Ne mi yaptım… Olduğum yerdeyim; bir şey yaptığım yok! Sabahları, evden çıkarken sesini duyduğumda sıkıntısını anladığım Linda’ya kızmıyorum; sıkıntısı bu,

Pazar günü bir seçim var. Benim bildiğim ‘en kapalı’ seçim! Açıkça söylemem gerekirse, ‘birçok konuda’ karanlıktayım. Ne iktidarın, ne de

Gelişmeler karşısında ‘dum dum dum/ uyuyordum/ bildiğimi okurum/ düşünmüyorum’ dizelerini nakarat yapanlara denilecek ‘bir şey’ bulamıyorum. Deniyor ki: ‘Onun verdiklerini

Halkımızın üzerine ‘bindirilen’ var olanı kullanma alışkanlığı egemenliğini sürdürüyor. Okuma alışkınlığı olmayan, olanları yorumlayamayan, biatı arkasına takmış rüzgarıyla yol alan

Aylardır ‘seçim, seçim’ derken, birden odağında bulduk işte kendimizi. Hem de ne seçim? Üzerine ölü toprağı atılmış gibi… İlk sıradakiler

Üstün Sokaktayız… Hava nasıl olur ki; aylardan mayıs bir de… Nisan ayının sonrası… Bir ozanın ‘oğlum deniz kadına benzer- dalga

Evet, çünkü ‘özgürlüğü’ yaşamak istiyoruz; leke düşmemiş, yalın, bizim olan yaşamda ‘özgür’ olmaktan ‘usanık’ bir kuşak olmamak uğruna uğraş veriyoruz…

Şu koskocaman şehrin sokaklarında dolaşanların yüzlerine bakın… Yüz mü bunlar! Sararmış, uzamış… Gülmeyi unutmuş… Bu yüzler sevinci unutmuş. Sevmeyi unutmuş.

Gelişmeleri üst üste koymaya çalışıyorum… Aslında, birinin atlanması da bir anlam taşımıyor. YGS olayını ele alın… Yetmedi, YSK’nun yaptıklarını buna

Daha önce ‘Yeni CHP Ne Yapmalı’ diye sorarken, bugün geldiğimiz noktada ‘Kozanlı Ne Yapmalı’ diye sorunun değişmesi gerektiği kanısındayım. Bilindiği

(…) Kızdığımda kızanlar oluyor ya; O zaman ben yeniden kızıyorum… Köpürüyorum… Kendimden geçiyorum.   * * * Benim ya da

(…) Uykudan uyanalım hadi. Tozpembeli, karabasanlı, kırkaltı kez başrol oyuncusu olduğumuz ‘arkası yarın akşam’ dizilerinden uyanalım… Gözkapaklarımızım, yumulmaktan silikon yuvarlacıklarından

(Not:İki yıl önce kontrahaber.com´da yayınlanan bir yazı) Okurlardan gelen kimi yorumlar karşısında sevinirim. Üç kişi, ya da beş kişi de

Bireyin hakları, Bireyin özgürlükleri, Bireyin çalışma yaşamı, Bireyin sosyal hakları Bireyin yaşamını sürdürebilmesi için gereksinmeleri, Bireyin dini, Bireyin vicdan… Tüm

Son günlerde en çok sözü edilen, ancak her edilişinde biraz daha anlamından uzaklaştırılan bir sözcüktür, demokrasi… Yunanca olan iki sözcüğün

Zamansız öten horozu keserlermiş… Bir de ‘kaldırılamayacak yükün’ altına giren insan ezilirmiş… Günümüzde kesmek için geceden yola çıkıp horoz aramanın

Başkasını bilmiyorum, ancak Yeni CHP’nin özellikle hükümetin, ‘yargıda yeniden yapılanma’ eylemine karşı gösterdiği tavrı yerinde bulanlardanım. Hükümet alanlara inip ‘eşkıya’

Geçenlerde Başbakan’ın ‘kimin neyine karıştık, kimin içkisine engel olduk’ sözleri hergün ‘yeni’ biçimiyle konuşulurken muhalefetin, özellikle de ‘demokrasi savunucusu’ Yeni

CMK’nun 102. maddesi gereğince, tutuksuz yargılanmak amacıyla serbest kalanların, daha çıkışlarında ‘günlük imza’ sürecine direnecekleri bilinmiyor muydu? Tamam, bilinmiyordu, diyelim…

CMK’nun 102. maddesi gereğince, tutuksuz yargılanmak amacıyla serbest kalanların toplumda yarattığı ‘paranoya’; hükümet tarafından olmadığınca, muhalefetten de ‘içi dolu’ biçimde

2010 yılının son günlerinde Başbakan’ın verdiği ‘yeni yıl’ müjdeleri arasında önemli bir yeri de öğrenci bursları ile kredilerine getirilen yüzde

Neler oluyor böyle? Kapitalizm aşamasını bile tamamlayamayan ülkemizde, bir etnik yapının ‘yazgısını belirleme hakkını’ gündeme getirmesi; hadi getirmesini düşünmeyelim, bu

‘Yeni CHP ne yapmalı’ sorusunu yer yer konuştuğumuz dostlar; bugün yaşanan-yaşanmakta olan olaylar ile yurttaşın ‘etkilenimlerini’ göz önünde bulundurduğumuzda ‘ne

Son günlerde özellikle okuduğum felsefe ile siyasal içerikli yapıtlar, Yeni CHP oluşumuna ‘katkım’ olmasını zorunlu kılıyor… Bir süre önce okuduğum