CMK’nun 102. maddesi gereğince, tutuksuz yargılanmak amacıyla serbest kalanların, daha çıkışlarında ‘günlük imza’ sürecine direnecekleri bilinmiyor muydu?
Tamam, bilinmiyordu, diyelim…
Hükümet, bunların ‘kaçabilme’ olasılığına karşı önlemini almak zorunda değil miydi?
İktidarın yanlıları şimdi bu sorulara yanıt aramazken, muhalefetin, özellikle de Yeni CHP’nin ‘demogojilere’ söz yetiştirme yarışına, bir de piyasa araştırmalarına yönelik tartışmalara katılmalarına anlam vermekte zorlananlardanım…
İktidarın istediği de bu değil mi?
Başbakanın tüm yanlışlarına karşın ‘engellenemeyen’ yükselişine herkes izleyici…
Tekel işçilerine nasıl davranıldığı unutulmasın!
Öğrencilere tekme-cop girilmesi de…
‘Ucube’ sözüne gerekçe olan anıt da…
Yirmidört yaşa sınırlama denilenler de…
En son Galatasaray taraftarının ‘birikmiş’ tepkisi; tepkiye verilen tepki de…
Tüm bunlara karşın ‘peki’ muhalefet ne yapıyor?
* * *
Bugün yaşanan olayları kimse ‘yok’ sayamaz!
Başbakanın ‘kimin neyine karışıyoruz’ sözlerini de kimse duymamaktan gelemez!
İşte ‘bu’ konularda toplumu uyaracak, kitleleri aydınlatacak en etkili katmanın kendisi olduğunu ‘muhalefet’ anlayabilmeli…
Onun için de ‘ödevine’ yerel çalışarak halkın karşısına çıkmalı…
Bakın şimdi neler oluyor?
Emekçilerin, ezilmişlerin, ötelenmişlerin partisi olacağını sıkça yinelediğini bildiğimiz, Kemal Kılıçdaroğlu ile gönülleri çelen Yeni CHP’nin yukarıda bir kaçını sıraladığım son gündem konuları üzerine dedikleri çabucak unutuldu, unutturuldu; neden?
CMK’nun 102. maddesi o denli mi geçiştirilecek bir olgu?
Tekel işçileri, öğrenciler, ucube sanat…
Hizbullah dosyalarının hükümetçe sümen altı edilmesi gibi, yaşananlarda Yeni CHP ile aynı yazgıyı üleşmiyor mu?
Düşünün, tüm sorun bitti, sıra anketleri değerlendirmeye geldi!
Ya da seçim oldu de, koalisyon ortağı aramaya…
Yapmayın ama!
Halkın ‘sorunlarını’ bilmek, günü kurtarmak anlamı taşımamalı, yaşananlara birkaç boyutlu bakmalı; yaşananların ‘bu gününü’ olduğunca, ‘dününü, yarınını’ da değerlendirmeli, bunu kitlelerle üleşmeli…
* * *
Yeni CHP’nin, herkes gibi önemsediğim kırkbir maddelik ‘sözünden’ bir kaçını daha sıralamak istiyorum…
* Yüzde on seçim barajı kaldırılacak.
* Liderlerin değil, milletin kendi milletvekilini seçebilmesi sağlanacak.
* Siyasi Partiler Yasası demokratikleşecek, lider sultasına son verilecek.
* Milletvekilleri dokunulmazlıkları, kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılacak.
* Siyasi Ahlak Yasası çıkarılacak.
* Seçimle gelen milletvekilleri ve yöneticilerin mal bildirimleri internet ortamında kamuoyunun bilgisine sunulacak.
* Siyasetin finansmanı saydamlaşacak.
* Parlamentoda, başkanlığını muhalefetin yapacağı, Kesin Hesap Komisyonu Kurulacak.
* * *
Hep biliyoruz ki, seçim barajı ‘azınlıkların temsil haklarının’ yok edilmesi amacını güder! Bugün, ‘azınlıkları’ potansiyel suçlular katmanına yerleştiren ülkelerde de ‘seçim barajı’ uygulaması olduğu açıktır.
Peki, ülkemizde ‘azınlıklar’ konusunda ne düşünülüyor? ‘Temsil’ edilmelerinin önünün açılması mı isteniyor, yoksa tıkanması mı? Ülkemizdeki siyasi partilerin bu sorulara vereceği yanıt önem taşımaktadır.
Burada, barajın önemince ‘liderlerin’ aday belirlemede üstlendikleri ‘tek güç’ de önemlidir. Anımsarım, çocukluğumuzda aday adayları partinin delegelerini bir bir gezer, oyunu isterdi. Bugün, ‘liderin’ yakında bulunması yeterli; adı nasıl bir siyasi istikrarsa…
Yeni bir Siyasi partiler Yasası, dokunulmazlık, Siyasi Ahlak Yasası, Mal Bildirimleri, finansman saydamlığı, hesap komisyonu…
* * *
Şunu diyebiliriz:
Yeni CHP, verdiği sözlerin önemine inandığınca; yerel ölçekte yaşananları özümsemesi-özümsetmesi de zorunludur…
Günü kurtarmak, polemik yapmaktan daha çok halkın yaşanılan zorluklarına ağırlık vermelidir…
YAZARLAR
6 saat önceYAZARLAR
8 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
12 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önce