Yurttaş olmak için mi?

ABONE OL
29 Eylül 2015 10:04
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Halkımızın üzerine ‘bindirilen’ var olanı kullanma alışkanlığı egemenliğini sürdürüyor.

Okuma alışkınlığı olmayan, olanları yorumlayamayan, biatı arkasına takmış rüzgarıyla yol alan bir toplum konumundayız…

Sokağa çıkıyorsunuz, yüzlerde belirginleşen ‘hoşnutsuzluğun’ gizlenemediğine tanık oluyorsunuz…

Sonra da ‘istikrar’ kavramını ‘biat’ ile değerlendirebilmesi olanaksız gruplarda ‘tozpembe’ tablolar çizenlerle yüz yüze geliyorsunuz…

Şu soruları duyuyoruz:

‘Kime vereyim ki?’

‘Verecek yer mi var da?’

‘Sen söyle nereye vereyim?’

Konuyu biraz daha ‘ötelere’ götürenler de oluyor elbette:

‘Kimin şansı daha iyi sence?’

 

Nerede, ne yapacağı belli olmayan bir topluluk…

Yurttaş olma bilincinin yitikliği…

Okumaya, bilgilenmeye ‘ayırabilecekleri’ zamanı genelde ‘dedikodu’ kültüründe harcayanlar; günü geldiğinde, ne düşündüğü sorulduğunda, yurttaşlık hakkı gereği seçmen olduğu anımsatıldığında ‘kendi’ istençleriyle bir yer bulmalarının olanaksızlığını bilmelerinden olacak, işte bu soruyu soruyorlar: ne yapacağız?

Sonrada şu ‘emirleri’ beklerler:

‘Şunun arkasına git!’

‘Şunun çığırtkanlığını yap!’

‘Şunu omzunda taşı!’

‘şuna çelme tak!’

‘Şuna oyunu ver!’

 

* * *

Bana sorana böyle demiyorum…

İlk sorum şu oluyor:

‘Yaşadıklarını anımsayabiliyor musun?’

Yanıt şöyle:

‘Elbette!’

‘Örneğin beş yıl önceni, ya da on yıl önceni…’

‘Biliyorum. Ecevit başbakandı. Koalisyon vardı. Üç ayrı ses! Arada bir kavga ederler, sonra barışırlardı. Ama bir şey daha vardı; tartışırlardı.’

 

* * *

Diyorum ki:

‘Sokağa çık…’

‘Gördüğün insanların yüzlerine, adımlarına bak…’

‘Çünkü ‘bu görünen’ toplumun aynasıdır.’

‘Ya da ‘görmeyi’ beceremediğimiz ‘arkamızda’ gelişen yaşamındır.’

‘Yolda yürüyenin bir amaca mı, yoksa çıkmaza mı gittiğinin matematiksel formülünü oluştur.’

‘Sonra da kendine sor: Özellikle son yıllarda yaşanan bu olaylar bana ‘haz’ veriyor mu? Bu gelişmelerden ‘hoşnut’ muyum? Geleceğim konusunda kuşkularım azaldı mı, çoğaldı mı?’

‘Sınavların dolaplarını, doğanın bozulmasını, düşünenin susturulmasını, gençlerin kovalanmasını, piyasanın kartelleşmesini unutma…’

‘İşte bunlara vereceğin yanıta göre kendine ‘yön’ var.’

 

* * *

Yapılacak olan seçimin öneminden çok, halkımızın ‘yaşananlardan’ çıkardığı ‘dersi’ ön plana çıkarmak zorunluluğu var…

‘Yaşananlardan’ ders alamamış toplumların, üzerine ‘abanan’ karabasanı görmezden gelme ‘aptallığı’ bağışlanamaz bir ‘bilgisizlik’ sonucudur.

Kimsenin, kimseye ‘oy’ kalpazanlığı yapmasını ‘hoş’ bulmadığım gibi, benim ya da başka birinin ‘oyunun’ üzerine ‘abanarak’ bundan güç almaları da ‘hoş’ bulmuyorum!’

‘Ne yapacağız’ sorusunca ‘can sıkıcı’ olanını da bilmiyor, anlamıyorum da…

Salt ‘yaşananları’ anımsatmak kalıyor, sokağı ‘iyi’ tanımak gerekiyor; ‘yönlenmeyi’ iyi bilmek için…

Yurttaş olabilmek için…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP