Önce; genç, alımlı bir bakire seçtik…
Eline bir kılıç, // bir de terazi verdik.
Toplum, güvensin…
Kutsal bilsin; tapsın istedik!..
Gözlerini bağlayıp; adaletin sembolü bu olsun dedik!..
Ve sıkıca t e m b i h l e d i k !..
A d a l e t s i n!..
Mülke temelsin!..,
Akılsın,
İzansın…
Mizansın…
Vicdansın!..
Bakiresin… bağımsızsın,
Gözün bağlı… tarafsızsın;
Kılıcın var… caydırırsın…
**
Heyy haat!
Kocattık adaleti, uzun yargılamalarla;
O nazende bakire…
Yüzüne bakılmaz ucube oldu!..
Gönüllerden düştü önce;
Gitmedi kimse peşinden;
Tanrısal güven hepten kayboldu!..
Demedik; nazendedir adalet…
Bu kadar yüklenmeye gelmez;
“Zira; bu terazi bu kadar sıkleti çekmez!..”
Hadsiz yüklenince terazide mizan bozuldu;
Mizan bozulunca, çıkarcıya, yeni fırsatlar doğdu!..
Gizli tanık icat oldu;
Mertlik bozuldu;
Sert kayalara çarpınca adaletin kılıcı;
Ya kırıldı ya kör oldu!..
Güçsüzü… muhalifi kesti de;
Hanedanı-yalakayı-yandaşı…
Kesemez oldu;
Meğer…
Karanlığı beklermiş…
Tecavüz ehli;
Bekaret bozulup da, uçkur kopunca…
O güçlü; o narin: o saygı değer adalet;
Ortalık malı oldu;
Sade namus değildi yiten;
Onur, erdem, hukuk…
Beraberdiler;
Göremedi faillerini…
Göz-bağı sebep oldu!