Ömer Alpdogan

Ömer Alpdogan

27 Mart 2024 Çarşamba

Sandık yaklaştıkça mücadele sertleşiyor

Sandık yaklaştıkça mücadele sertleşiyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Sandığa gitmeye altı gün kala, siyasal partilerin ve siyasetçilerin rekabeti de, söylemleri de sertleşti.. Aslında, benim için sürpriz olmadı.

Rekabetin bu noktaya geleceğini 18 Mart’ta bu köşede, “Adayların rekabeti sertleşecek” başlığıyla yazmıştım.

Aynen şöyle yazmıştım:

“Seçimlere onüç gün kala, adaylar arasında mücadele sertleşecek..

Bu hafta içinde sertleşme karşılıklı suçlamalara doğru evrilecek..

Sahada yaptığım çalışma bende bu duyguyu inandırdı..

Özellikle seçimlerde iddialı üç ad arasında iddia yarışı başlayacak gibi görünüyor..

Projeler yerine rakiple ilgili iddialar ortaya atılarak, rakibi zayıflatma ve oy devşirme politikası baskın olacak..

Sahada konuşulanlara göre, rakiplerini PKK üzerinden vurmaya çalışacaklar..

Dağdan ölen akraba, PKK’lılara iş verme, Öcalan’ı savunma gibi iddialara seçimler yaklaştıkça çok daha sık duyacağımızı şimdiden söyleyeyim..”

Ve, dün itibariyle, iş o noktaya geldi ne yazık ki..

Birileri, Cumhur İttifakı AK Parti  Seyhan Belediye Başkan Adayı Erdal Hatipoğlu’nun yakınlarını PKK ile bağlantılı gösteren el broşürlerinin dağıttı..

Bir çok isim, Erdal Hatipoğlu ile bağlantılı gösterildi..

Aynı anlarda birileri, Adana Büyükşehir  Belediye Başkanı ve CHP Adayı Zeydan Karalar’ın Karataş’ta yaptığı ve MHP’li eski ülkücülerle ilgili konuşmasını önü arkası kesilmiş şekilde servis ettiler..

Bu gelişmeler, sandığa sayılı günler kala ortamın daha da sertleşeceğinin göstergesi..

Yarın, başkalarının da bir belediye başkanının yardımcısının Hatipoğlu’nun yakınlarına isnat edilen suçlardan açığa alındığını be yargılandığını, bir başka başkanın söz konusu örgütün liderinin avukatlığını üstlenmek için dilekçe verdiğini gündeme getireceklerine artık kesin gözüyle bakıyorum..

Keşke, siyaseti kendi projeleriyle yapsalar..

Bir başka parti ya da örgüt üzerinden birbirlerini vurmaya kalkmasalar..

 

Devamını Oku

“Oyları bölmek için geliyoruz”

“Oyları bölmek için geliyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Cumartesi günü Türkiye Komünist Partisi Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kubilay Altuntaş’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinliği izledim..

Altuntaş, TKP’nin belediyecilik anlayışı hakkında doyurucu bilgiler verdi..

Gördüğüm kadarıyla da, dersine iyi çalışmıştı..

Meslek örgütlerinin kentin sorunları ve çözüm yollarının ilgilendiren konularda hazırladıkları araştırma raporlarını da dikkatli biçimde incelediği anlaşılıyordu..

Soru yanıt bölümünde, haliyle oyların bölünmesi de soruldu..

TKP’nin aday çıkararak CHP’nin oylarının bölüp bölmediği sorusuna Kubilay Altuntaş ilginç bir yanıt verdi:

“Zaten oyları bölmek için geliyoruz. Siyasal partiler oyları bölmek için kurulurlar. Bir başka partiye oy toplamak için parti kurulduğu görülmüş müdür?”

Yanıt aslında, son  yıllarda “oyları bölmeyelim” kampanyasıyla unuttuğumuz bir gerçeği yeniden anımsatıyordu bizlere..

Siyasal partiler, çözüm yollarını anlatmak ve halkın oyunu almak için kurulur ve mücadele ederler..

Televizyon ekranlarında kesilen ahkamlar, gazete köşelerinde yazılanlar, sosyal medyada seçimlere tek başına gireceğinin açıklayan partilere karşı yürütülen “bölüyorsunuz, iktidara hizmet ediyorsunuz” kampanyalarına bakınca, Kubilay Altuntaş’ın dile getirdiği gerçeği unuttuğumuz, başka partilerin bir partiye payanda olmasını siyasal bir  gerçeklik, uygulanması zorunlu bir kural, seçimlere katılan partileri karşı tarafa hizmet eden hainler olarak görmeyi kanıksadığımızı anlıyoruz..

Toplumumuzun büyük bölümünün gerçekliği bırakıp sanal bir gerçekliğin kuyruğuna takıldığını görüyoruz..

O nedenle, Kubilay Altuntaş’ım, unuttuğumuz gerçeği anımsatması çok yerinde oldu..

 

İbretlik bir davranış

Sosyal medyada bir hanımefendi, babasıyla yaşadığı diyaloğu anlatmıştı..

Hanımfendinin anlattıkları, unuttuğumuz bir hasletimizi dile getiriyordu aslında..

Ve bugün kimilerinin kurduğu büyük reklamlar yaptıkları iftar sofraları ve gıda yardımlarında iyi özelliğimizden ne enli uzaklaştığımı da anlatıyordu..

Şöyleydi hanımefendinin anlattıkları:

“Biraz fasulye ve biraz pilav alarak bakır bir tepsiye koydum.

Üzerine patlıcan, salatalık ve bir kaç tane kayısı ekledim….

Tam dışarı çıkacaktım ki babam sordu:

“- Nereye gidiyorsun kızım ?”

“Ninem bunları kimsesiz yaşlı adama götürmemi söyledi” diye cevap verdim.

Bunun üzerine babam:

“- Şöyle yap.

Mutfaktan bir kaç tabak daha getir.

Her bir şeyi ayrı tabağa koy ve tepsiyi güzelce düzenle.

Yanlarına kaşık, bıçak ve bir bardak su da koy, öyle götür” dedi.

Dediklerinin hepsini yaptım ve elimdekileri dedeye götürdüm.

Dönünce babama neden böyle yapmamı istediğini sordum.

Babam :

– Yemek ikram etmek ‘mal’ sadakasıdır.

Bir şeyi düzgün vermek ise ‘gönül’ sadakasıdır.

Birincisi karnı doyurur; ikincisi ise kalbi doldurur.

Birincisi, kimsesiz dedeye, yardım isteyen dilenci hissini verir.

İkincisi, yakın bir dost, iyi bir misafir olduğu hissini verir” diye cevap verdi ve devam etti :

-Maldan vermek ile gönülden vermek arasında büyük bir fark vardır.

Gönülden olanın hem Allah katında hem de insanlar yanında değeri daha büyüktür,  dedikten sonra biraz durdu.

Sonra gözlerimin içine bakarak sözlerini şöyle tamamladı:

  • Bak yavrucuğum. Yapacağımız ikramlar, sevgi ve iyilikle birlikte olsun.  Sakın aşağılayıcı ve küçük düşürücü olmasın.”

Bir gün, tüm insanlarımızın çoktan yitirdikleri o eli öpülesice babanın anlayışına yeniden kavuşmalarını diliyorum..

Dünya o baba be onun gibi davrananlarla güzelleşiyor..

 

Devamını Oku

Ayyüce Taş’ın iftar yemeği

Ayyüce Taş’ın iftar yemeği
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

18 Mart’ta bu sütunlarda Ayyüce Taş’ın eski ülkü ocakları başkanları ve ülkücülerle iftarda buluşmak için Ankara’dan girişimler yaptığını yazmıştık..

Ayyüce Taş, önceki gece muradına erdi..

Öğretmen Evi’nde gerçekleşen iftar yemeği programı, Ayyüce Taş’ın Ankara’dan bazı eski ocak başkanları aracılığıyla Adana’daki eski ocak başkanlarına ulaşıp iftar yemeğine katılmaları için yaptığı girişiminde beklediği sonuçtan uzaktı..

Katılanların hemen hemen tamamı, zaten yıllardır İyi Parti’de ya görev almış, ya da koşulsuz destek vermiş eski ülkücülerdi..

Yani, çok sayıda eski ocak başkanı, ne Ayyüce Taş’a; ne de katılmaları için ısrar eden eski ocak genel başkanı, eski DYP Genel Başkan Yardımcısı, Turgut Altınok’un eski yol arkadaşı ve eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı  Alaattin Aldemir gibi isimlere itibar etmemişlerdi..

Evet, Ayyüce Taş, çoğunluğu zaten İyi Parti’de olan, 2023 seçimlerinde Adana’da, Kozan’da birlikte çalıştığı, fotoğraflar çektirdiği eski ülkücülerle iftar programı nedeniyle bir kez daha buluşup, hasret gidermiş oldu..

Ama, planı ve hesabı şaştı..

Eski ocak başkanları ve ülkücülerden beklediği ilgiyi göremedi..

Yemek ile ilgili olarak Ayyüce Taş’ın sosyal medyadan yaptığı teşekkür mesajında bir şey dikkatimi çekti..

Herkese teşekkür eden Ayyüce hanım, Adana’daki tanıdığı tüm eski ocak başkanlarına telefon açıp, yemeğe katılmaları için ısrar eden Alaattin Aldemir’e teşekkürü çok görmüştü..

Acaba neden diye insan düşünmeden edemiyor..

Bu arada, Ayyüce Taş, teşekkür mesajında “Başbuğ Alparslan Türkeş’in öğrencileri” ifadesini de kullanmış..

Katılanların bir çoğu Türkeş’e sağlığında muhalefet etmiş, başka partilere gitmiş isimlerdi.

Yemekteki bazı kişiler, Türkeş’in sağlığında ona bayrak açmışlardı..

Zehir zemberek suçlamalarda bulunmuşlardı..

Hatta bir kısmı hızını alamamışlar, Türkeş düşmanlığını “Türkeş’i sandığa gömmek” gibi uç noktaya götürmüşlerdi..

Kimileri de “milliyete dayalı politikalar küfürdür” diyerek, Alparslan Türkeş ve MHP’yi küfür içinde olmakla suçlamışlardı..

Öte yandan, yemeğin düzenlendiği yer de dikkat çekiciydi..

Adana’da herkes, Ayyüce Taş’ın seçim çalışmalarındaki sponsorunu Bilici ailesi olarak biliyor..

Bilici ailesi, Ayyüce Taş’ın büyük önem verdiği, yüksek katılım olması için Ankara’dan Adana’ya telefonlar açtırdığı program için otellerinin kapısının neden açmadılar?..

Yemeğe katılanların bazılarının durumu da çok enteresandı..

Sekiz gün sonra yapılacak seçimler için başka partilerin adayları için sahada aktif çalışma yapanlar, yemekte Ayyüce hanımla fotoğraf çektiriyorlardı..

Eğer Ayyüce Taş, bu tür katılımcılara inanırsa, 31 Mart gecesi büyük bir hüsrana şimdiden hazır olsun..

 

Kediler

Ortadoğu’dan doğan ve göksel denilen dinlere göre, ilk insan Adem’den sonra yaratılan iki hayvandan biri Kedi diğeri Yılandır.

Ortadoğu kökenli (yahudilik, hıristiyanlık, islamiyet) dinlerde, yılan kötülüğü kedi iyiliği temsil eder.

Yılanın en korktuğu canlı kedidir. Kedi kokusunun olduğu yere yılan giremez.

Dördüncü boyutu görerek göremediklerinizi görürler, bunu size hizmet için kullanırlar. Size düşen hareketlerini analiz edecek dili öğrenmek

Duyuları çok hassas, sezileri çok kuvvetlidir.

Deprem dahil, gelen bir tehlike anında huzursuz ve temkinli olarak hazırlık yaparlar.

Evinizde sinek dahil, zararlı börtü böceği temizlerler. Siz uyurken hassas bir sensör gibi tehlikeye karşı bekçilik yaparlar.

20 ile 140 hertz arası mırıltılı ses frekans ayarlarını, sizin tedavi ihtiyacınıza göre otomatik ayarlarlar.

Mırıltıları, tendom ve sinir uçlarındaki hasarları tedavi eder.

Gizemli mırıltılar ile yaraların enfeksiyon ve şişlik düzeyini düşürürler.

Kedi sahibi insanlar daha az kalp krizi geçirir. Gece uyurken kalbinize yakın uyumasına müsaade ederseniz bu oran yükselir. Kalbinizin ritmleri ile uyumlu mırıltıları kediniz kendine verilen programa göre ayarlar. Otomatik bir sistem ile kalbiniz de buna karşılık verir.

Dokuların iyileşmesi hususunda kedilerin insan bünyesine yardımı üzerinde araştırmalar henüz tamamlanmamıştır. Fransız bilim adamları bu konuda öncüdür.

Bir kedi size yanaşıyor ve sürtünüyorsa, henüz etkileri tam keşfedilmemiş astral bir gücü, ihtiyacınız olduğu için sizinle paylaşıyordur. Onu uzaklaştırıp, size vermeye çalıştığı pozitif enerjiyi reddetmeyin.

Eski uygarlıklarda, Mısır piramitlerindeki duvar çizimlerde dahi önemli bir yere sahip bu gizemli evcil hayvanın, alınlarındaki M harfi yüzünden Avrupa’da “Muhammed’in hayvanı” olarak kabul edilmesi sonucu duvarlara vurularak öldürülmelerini, daha sonra kedilerin azlığının tetiklediği böcek ve fare istilası ile hayati önemlerinin fark edildiğini unutmayın!

Kedi iyilik, kedileri sevin. Özel canlılardır…

(Görsel: Pompeide yeni bulunan kedi villlasına ait mozaikler)

 

Cumartesi Öyküsü/ Kahvehanede kafam şişti

Birazcık dinlenip, günün yorgunluğunu atayım diye düşünüp, önüme çıkan ilk kahvehaneye kendimi attım.

Duvar dibinde gözüme kestirdiğimi bir masaya iliştim, kendime tavşan kanı bir çay ısmarladım. Yan masadakini birinin ters ters baktığımı hissettim. Kendine baktığımı görünce, “birader tavşan mekruh bir hayvan niye onun kanı gibi çay istiyorsun” diye sordu. Ölün mü, öldürün mü?. Kısa bir düşündüm, “valla insan kanı gibi çay isteyecektim, ağır olur diye tavşan kanı çay istedim” diye yanıt verdim..

O arada gelen çayımı yudumlamaya başlarken, diğer tarafımdaki masada hararetli bir tartışmayı izlerken buldum kendimi..

Altmışını devirmiş, yetmişine merdiven dayamış iki arkadaş birbirlerini ikna etmek için kendilerini paralıyorlardı.

Biri, elindeki gazeteden bir haber göstererek, “CHP zihniyetini gördün mü? Adamlar oturmuş çuval çuval para sayıyorlar. Kesin İmamınoğlu’nun parmağı var bu işte” diyor, gazeteyi de arkadaşının gözüne sokmaya çalışıyordu..

Diğeri altta kalır mı?.. Kalmaz tabi.. O da, başka bir gazeteden başka bir haberi gösterdi: “Sizin Turgut’un ne babası varmış.. Oğluna Fransa kadar arazi, altıyüz tane daire bırakmış. Bu kadar mal varken, birkaç valiz paranın lafı mı olur” diye savunmaya geçmişti.

Baktım, tartışma daha da alevleniyor, “ulan” dedim kendi kendime, “madem kafa dinlemeye oturdun başka masaya git.” Öyle de yaptım, çayımı alıp, kahvehanenin daha sakin olan diğer ucunda gittim, masaya oturup çayımı yudumlamaya başladım..

Tartışmayı izlerken, çayım biraz soğumuştu.. Haliyle beni de kesmedi. Yeniden bir tavşan kanı çay istedim ocaktan. Çayımla birlikte neşem de geldi. Ama o da uzun sürmedi.

Daha ilk yudumu almıştım ki, gencin bir “selamünaleyküm dayı” dedi masaya oturdu.. Başladı Adana’nın şimdiye kadar olanlardan farklı bir belediyecilik anlayışına ihtiyacı olduğunu anlatmaya. Adana’nın kurtuluşunu babam sağolsun belediyeciliğine ihtiyacı olduğunu, ancak babam sağolsun belediyeciliği ile kentin ayağa kalkacağını söyledi..

Herkes politize olmuş. Bir yere oturup dinlenmek olanaksız hale gelmiş..

Henüz bir yudum aldığın çayımı masaya bıraktım..Kendi kendime “Nereden oturdum kahveye. Dinlenmek istiyorsan git bir parka otur” diye söylene söylene kalkıp ocağa yürüdüm. İki çayın parasını ödeyip, kendimi sokağa attım..

Oh be hayat varmış!..

Dinlenmek için oturdum, kafam şişti. En iyisi sokaklarmış deyip vurdum kendini yollara.

Devamını Oku

Zeydan Karalar ve Taş’ın afişleri

Zeydan Karalar ve Taş’ın afişleri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Adana cadde ve bulvarları devasa afişlerden temizlendikten sonra pırıl pırıl oldu..

Ancak, devasa afişler gitti ama, billboardlar ile cadde ve bulvarlarda ağaçlara kimi iple kimi çiviyle asılan afişler ile binalardaki devasa afişlerden hala çok sayıda duruyor..

Cadde, bulvar ve meydanlarda billboardlarda, totemlerde ve ağaçlara asılan afişlerle, binaların duvarlarına asılan dev afişlerde iki aday öne çıkıyor:

CHP Büyükşehir Adayı Zeydan Karalar ile İyi Parti Adayı Ayyüce Taş..

İlginçtir, Ayyüce Taş’ın afişleri mevcut Başkan Zeydan Karalar’dan fazla..

Durumu kişisel olarak, Bilici ailesinin sponsorluğuna bağlamıştım..

Ancak, bazı Türk milliyetçisi arkadaşlar başka bir şeye dikkati çekince, o açıdan değerlendirmenin çok da yanlış olmadığını fark ettim..

2019’da Zeydan Karalar’a oy vermiş, 31 Mart’ta da yine Karalar’a oy vereceğini ifade eden bazı Türk milliyetçisi dostlarım, önceki gün bir araya geldiğimizde, kararlarını değiştirdiklerinin 31 Mart’ta Karalar’a oy vermeyeceklerini ifade ettiler..

Nedenini sorduğumda ilginç bir yanıt aldım, daha doğrusu ilginç bir noktaya işaret ettiler..

Türk milliyetçisi dostlarım, Adana’da Ayyüce Taş’ın afişlerinin Zeydan Karalar’dan fazla olmasının Karalar’ın bir taktiği, onun talimatıyla yapılan bir uygulama olduğu fikrine kapılmışlar..

Karalar’ın Ayyüce Taş’ın Cumhur İttifakı ve Türk milliyetçilerinden koparabildiği kadar seçmeni koparmasını ve oylarını almasını hesap ettiğini, böylece seçimi kazanma şansını yükseltmek istediğini düşündüklerini söylediler..

Bu hesabı bozmak için de Zeydan Karalar’a oy vermekten vazgeçtiklerinin ifade ettiler..

Bu arkadaşlar verdikleri sözleri tutan, sonuna kadar arkasında duran kişiler..

Bu düşünceyle Karalar’a oy vermeyeceklerini ifade ediyorlarsa Zeydan Beye oy vermeyecekleri kesin demektir..

Aslında,  o arkadaşların ifadelerinden sonra düşününce savlarının hiç de yabana atılacak savlar olmadığını fark ettim..

Bulvar, cadde ve meydanlardaki görüntüler o Türk milliyetçilerinin  doğruluyor..

Eğer, Zeydan Karalar, Ayyüce Taş’ın Türk milliyetçileri ve ülkücülerden oy alması hesabıyla İyi Parti adayı Taş’ın afişlerini astırdıysa, attığı taşım ürküttüğü kurbağalara değmeyeceğini söyleyelim..

Ayyüce Taş, Türk milliyetçileri ve ülkücülerin oyunu daha fazla alsın derken, kendine oy veren Türk milliyetçilerini kaybedecek..

Durum biraz Dimyat ve bulgur olayına dönecek…

Benden söylemesi..

Önlem alır mı almaz mı, orası Zeydan Başkan’ın bileceği iş..

 

Diplomalı cahiller tarihi de bilmiyor

Nasıl bir döneme denk geldiysek, diplomalı cahiller ortalığı sarmış; sarmakla kalmamış medyada televizyon ekranlarında ahkam keser olmuşlar..

Geçenlerde bir televizyon kanalında ilginç konuşmalara tanık oldum..

Altaylardan gelip ekranların fatihi olan zatın moderatörlüğünü yaptığı programda mesleği dışında her konuda konuşan yerbilimci profesör ile popular bir tarih profesörü konuşmacı olarak bulunuyorlardı..

Her konuda uzman yerbilimci, yine kendi alanı dışında sıkıyordu:

“Mesela Yoğurt. Yoğurdu Yunan da sahiplenir ama bizde Türklerin biliriz ama Türklere ait değil.  Milattan önce 1.000’li yıllarda kayıtlar net bir şekilde yoğurdun Sakalara ait olduğunu gösteriyor.”

Yani yerbilimci profesöre göre yoğurt Türklerin değil Sakalarınmış!..

Şimdi cehaletin neresini düzeltelim..

Adam bilim insanı kisvesiyle ahkam kesiyor ama Türk tarihini bilmiyor..

Yanındaki popülist tarih profesörü de sevgili dostuna “Sakalar kim?” diye sormuyor..

Görkemli şekilde şengören cehaletin doruklarına çıkmış şahısın eminim Saka kağanı Alper Tunga’dan, ona yazılan sagudan, Pers imparatorunu yenen Tomris Katun’dan da haberi yok..

Alper Tunga’nın, Tomris Katun’un ve Sakaların Türk olduğunu hiç duymamış, Alper Tunga sagusunun Türkçe olduğundan da habersiz..

Üstelik, yakın dostu Şengörlerin görkemlisi cehaletin doruğuna çıkarken, cahilsavar tarihçi  ağzını açıp bir tek söz etmiyor..

Arkadaşının cehaletinin yüzüne vurmuyor..

İnsan sormadan edemiyor:

Gerçekten siz şaka mısınız?

Biri tarihçi iki anlı şanlı profesör, Sakaların Türk olduğunu bilmeyecek kadar şaka mısınız?..

Yaptığınız program şaka programı mı?..

Tabi bu soru anlamsız bir sporu oluyor..

Sakaların Türk olduğu bilmeyen yerbilim ve tarih profesörleri olsa olsa ya cehalet ya da ihanet içinde olabilirler…

Bu arada, yoğurt Türklerin değil Sakaların diyen bilim insanının kendisini, “Babaanneme bakıyorum; mavi göz, sapsarı saç, şahane bir endam; Sırp kızı. Gayet açık. Dedeme bakıyorum; tipik bir Arnavut, Sırp karışımı var belli. Anneanneme bakıyorum, tipik bir Helen. Hepsi de Türk. Pasaportlarında Türk yazıyor. Benim damarlarımda bir damla Türk kanı yok” diye tanımladığını da dikkate almak gerekir..

 

Masa ortaklığında kumpas suçlamasına

Sekiz yıldır birlikte hareket eden, altılı masada bir arada oturan CHP ile İyi Parti arasında basşlayan söz düellosu Aydıj Kuşadası’nda farklı bir boyuta evrildi..

CHP’li Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, İyi Parti Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Özer Kayalı ve İyi Parti Kuşadası Belediye Başkan Adayı Behçet Alp’in kendisine kumpas kurduklarını iddia etti..

Konuyu yargıya taşıaacağını açıklayan CHP’li Belediye Başkanı, “’Meşru zeminde hizmet yolculuğunu sürdüren bir siyasetçiyi bu şekilde yenmeye çalışanlara yargı dur demelidir. Cumhuriyet Halk Partisi’ni sandıkta, demokrasi meydanlarında yenmeyi beceremeyenler bu tip yollara başvurmaktadır. Bu durum tek kelimeyle rezalettir, vicdansızlıktır. Bu sahtecilikle, bu kumpasla seçim kazanacaklarını sananlara 31 Mart’ta Kuşadası halkı sandıkta cevabını verecektir.’ diye konuştu” diyor..

Ortaklıktan kumpasa..

Türk siyaseti bu denli180 derece farklı davranmaya, masa birlikteliğinden mahkeme kapılarına koşmaya tanık olmamıştı..

Yaşadıkça daha neler göreceğiz acaba?…

Devamını Oku

Destici’nin kafası çoook karışık

Destici’nin kafası çoook karışık
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Cumhur İttifakı içinde yer alan Büyük Birlik Partisi’nin Genel Başkanı Mustafa Destici’nin kafası çok karışmış..

Sarıçam ve Kozan’da partisinin adaylarının seçim bürolarının açılışlarına katılan Destici’nin Adana ziyareti, kafasının karışık olduğunu net biçimde bizlere gösterdi..

Mustafa Destici, Sarıçam’da ve Kozan’da yaptığı konuşmalarda Yeniden Refah Partisi ve Fatih Erbakan’a yönelik açıklamaları kafa karışıklığının kanıtı..

Ne diyor Destici:

““Şimdi yerel seçimlere gidiyoruz. Yine Cumhur İttifakı içerisindeyiz. Birileri gibi Cumhur İttifakı ile meşruiyet kazanıp daha sonra da bayrak açanlardan, Cumhur İttifakı’na kaybettirmek için uğraşanlardan asla olmadık ve olmayacağız.”

Yeniden Refah Partisi’ne “Bir dost, kardeş çağrısı; ülkenin, milletin menfaati açısından başta İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi böyle kritik olan büyükşehirlerdeki adaylarını çekip Cumhur İttifakı’nı desteklemeleri hem ülkemiz hem milletimiz için daha hayırlı olacaktır” çağrısında bulunuyor..

Cumhur İttifakı içinde olduklarının ifade eden ve Yeniden Refah’a adaylarının çekme çağrısında bulunan Mustafa Destici, Büyükşehir Belediye Başkanlığı düzeyinde olmasa da, ilçe belediyelerinde Yeniden Refah gibi davrandığını unutmuşa benziyor..

Örneğin seçim bürolarının açılışını yaptığı Sarıçam ve Kozan’da, BBP Cumhur İttifakı ve MHP’nin kaybetmesi için çalışmıyor mu?

Kozan ve Sarıçam’da oylarını kazanma olasılığı en yüksek olan MHP tabanından almak için seçim çalışması yürütmüyorlar mı?..

Üstelik Sarıçam adayı, MHP’den aday adayı olduktan sonra, aday gösterilmeyeceği kesinleşince BBP’ye geçip oradan aday olduğunu bilmiyor mu?..

Siyasette inandırıcılık çok önemli..

Eğer seçmeni inandıramazsanız, seçmen doğruluğunuzdan kuşkuya düşerse sizle oy vermez..

Hem, Cumhur İttifakı içinde olduğunu söylerken, Yeniden Refah Partisi’ne adaylarının  çekin çağrısı yaparken, MHP’nin aday göstermediği birini aday gösterip MHP tabanından oy devşirmeye çalışmak doğru bir hareket midir?..

Seçmen, bu davranışı gördükten sonra Destici ve Adana’daki adaylarına neden güvensin ve oy versin..

Destici ve BBP’nin durumu, insana ister istemez “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” dedirtiyor..

Tabii bir de, meşhur Emirdağ/Afyonkarahisar türküsünün “Karakolda doğru söyler, Mahkemede şaşar” şeklindeki nakaratının sözlerini anımsatıyor..

Yalan mıyım sayın Destici!…

 

Tebrikler Hülya Erdem

Ceyhan’da CHP’li Belediye Başkanı Kadir Aydar’ın görevinden uzaklaştırılmasından sonra yaklaşık üç yıldır Belediye Başkanlığı görevini yürüten Hülya Erdem CHP tarafından aday gösterilmedi..

CHP’nin Kadir Aydar’ı bir kez daha tercih etmesine karşın, aday adaylığı başvurusunu yapan Hülya Erdem başka bazı başkanlar gibi partisinden ayrılıp başka partilerden aday olmadı..

Aday olmak bir yana, sanki adaymış gibi çalışmasının hiç aksatmadan sürdürdü..

Aday gösterilemeyen bir çok siyasetçi başka partinin kapısını çaldıkları, başka partilerden aday olmayanların ise sessizliğe gömüldükleri, adeta ortadan kayboldukları dönemde Hülya Erdem’in tutumu siyasal ve etik açıdan takdir edilecek bir davranış..

Soyadı gibi erdemli bir davranış örneği..

Erdem’in çalışmaları, kişisel egolarını yendiğini ve diğer siyasetçilerden çok farklı bir figür olduğunu ortaya koyuyor..

Türk siyasetinin yeniden etik bir yola girmesi için Hülya Erdem gibi siyasetçilerin çoğalması olmazsa olmaz bir koşuldur..

 

Gürer haber sıkıntısı çekiyor?

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Meclis’in en çalışkan milletvekillerinden biri..

Belki de birincisi..

Her gün bir haber mutlaka gönderir..

Bazen, haber sayısı ikiye hatta üçe bile çıktığı olmakta..

Ancak, sanırım dün ve önceki gün haber sıkıntısı yaşamış..

Öyle olmasa, aynı bülteni iki gün üst üste servis etmezdi diye düşünüyorum..

Ömer Fethi Gürer 19 Mart ve 20 Mart’ta gazetelere gönderdiği haber bülteninde konu aynıydı..

Kamudaki taşeron işçilerinin kadroya alınması için verdiği kanun teklifini içeriyordu..

Bültenleri görünce, çalışkan vekile nazar değdi ve haber sıkıntısı çekmeye başladı diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım..

Tabii, bir olasılık daha var:

Konunun önemi nedeniyle medya ve kamuoyunda herkesin haberi olana kadar aynı haber bültenini gönderme kararı almış olabilir..

 

TKP’DEN GENİŞ KATILIMLI TOPLANTI

Türkiye Komünist Partisi adayları, Adana’da cumartesi günü düzenlenecek etkinlikte toplumun farklı kesimlerinin temsilcileriyle buluşacak.

TKP’nin “Zübüklerden Kurtuluyor”” özlü deyişiyle düzenlediği toplantıya TKP Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kubilay Altuntaş ile Çukurova Belediye Başkan Adayı Özgün Dinçel katılacak..

Toplantı 23 Mart Cumartesi günü saat 14.00’de TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Akın Özdemir Salonu’nda gerçekleştirilecek..

TKP adayları toplantıda, aydınlar, sanatçılar, akademisyenler, emek örgütleri temsilcileriyle buluşacaklar..

Toplantıda sorunlar ve çözüm yolları tartışılacak..

Siyasetle ilgilenenlerin, sorunlara ve çözüm yollar için kafa yoranların kaçırmaması gereken bir toplantı..

Devamını Oku