* Açık alanlarda da sigara içme yasağı da geliyordu, gelecekti derken… Pek sevinmiştim ama… Gerçi sizler… Kapalı yerde sigara içme

1999 yılında Şili’de halk ayaklanmıştı. Pinochet’i elinde tutan İngiltere için Şilili öfkeliydi o günlerde… Şili, Pinochet için bir kavga veriyordu;

Şu eşi, benzeri yeryüzünde görülmemiş “ileri” demokratik düzenimizde… Burunlarını sokmadıkları bir tek dilimiz, Türkçemiz kalmıştı; onu da yaptılar, günlerimizin başlangıcında

Ne çenesi düşük moruklarız; gelinin, damadın indinde… Ne de bir ayağı çukurda sayarız kendimizi; beynimizle her dem genciz şu sanal

29 Ekim yaklaşıyor; Cumhuriyet Bayramımızı içtenlikle, coşkuyla kutlamak için hazırlanıyoruz… 29 Ekim demişken dünden anılar düşüyor bugünüme… 1998 yılının 29

Kentler; küçük kent soyluların yaşam alanları… Kente özgü ve uzmanlık gerektiren işlerle uğraşanların çalışma ve pazarda buluşma alanları… Kentler; aldığı

İtalyanlar; Tortellini tipi makarnayı Aşk Tanrıçası Venüs’ün göbek deliğinden ilham alarak üretmişler. Bu tip makarna Yılbaşı sofralarının vazgeçilmez bir yemeği

Dünya’nın üzerinde yaşayanların bir bölümü; talancı, yalancı, dolancı ve hep “Rab bana, hep bana” bencili olsa da… Kuşkusuz diğer bölümü;

*MOSTAR’I KİM ONARDI? İstanbul’un büyüklüğünü küçülten; kesinlikle toplu taşıma araçlarıdır. Trafikte yığılmalar olsa da, bazen araçların duraklara geliş saatlerinde şaşmalar

*Dün dediğin 21 Şubat 2000, SHOW TV’de HABERLER… Yansıda Reha MUHTAR yorumlarıyla, izleyenleri yormakta… Minik Kardeş İbo ile Cüce Ferhat;

Veee işte bir zamanlar Ahmet Hakan… Ki o günlerde Takvim-i Zaman 30 Ağustos 2007 Unutmuş olabilirsiniz; bir okuyunuz bakalım o

ATAM; devrimler ve değişiklikler yapıyor, tam bağımsız bir devlet oluşturmak için… 1923’de Ankara başkent oluyor. Yine 1923’de Halk Fırkası kuruluyor.

*Bir kent; İstanbul Veli’nin oğlu Orhan; İstanbul’u dinlemiş gözleri kapalı… Yazgı bu ya ölmeseydi o denli erken… Bugünlerde İstanbul’u dinlerken;

Geçmişte ibadet de gizliydi, kabahat de… Ve o günlerde “kabahat” olarak adli ya da adi suçlar anlamında değildi varsayılan; yalnızca

Bu başlık her iki anlama da gelebilir. Yaşadıklarımızdan dolayı; canımızın sıkılması, ruhumuzun daralması… Yine yaşadıklarımızdan dolayı; limon gibi sıkılıp, posamızın

Devletimizin kurtarıcısı ve kurucusu Ulu Önderimiz Atatürk’ü anmaktan sakınırlar, ölüm yıldönümlerinde göstermelik çelenkler koyup, saygı duruşunda bulunur gibi yaparlar. Ne

*Bilinmelidir ki… Dünyamız yalnızca uzayda gezen, boşlukta yüzen bir küre değil. Dünyamız; yeraltı ve yerüstü tüm canlılarıyla bir yaşam alanıdır…

Yakın geçmişimizde yaşanan, gece yarısı bankaların açılıp, Dolar’ın ayrıcalıklı kişiler için saçıldığını; kim bilecekti eğer olmasaydı şu gammazcılar? Ki o

6 Eylül Balıkesir…7 Eylül Aydın…9 Eylül İzmir… Düşman işgalinden kurtarılmış sıra, sıra… Ve 11 Eylül’de de doğduğum kent Bursa… Bu

Derler ki TARİH kitaplarında… “Yirminci yüzyılın başlarında İngiltere’de ortaya çıkan Osmanlı düşmanlığı sebebiyle, onun birinci düşmanı artık Rusya değil, İngiltere

  En iyi yönetim biçimi Cumhuriyet dedik; Padişah Vahdeddin’in İngilizlerin gemisiyle ülkeden kaçışının fotoğraflarını görerek büyüdük. Padişah’ın iki dudağı arasından

*Bizden öncesinde bu ülkede hiç bir şey yoktu diyenlere! Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk yıllarında sanayileşmeden söz etmemiz olası değildir.

Dünlerden gelen bir anım… 1 Eylül 2018 gecesi; DMax kanalından canlı yayınlanan KAFES DÖVÜŞÜ Şampiyonası’nı izliyorum. Şampiyonluk için, altın kemer

Aşk şarkıları söylerdi ALPAY ergenlik yıllarımda “Eylül geldi yine, sen de döndün şehre” sözlerini içeren, Eylül geldiğinde, okullar açılacağı için