Ah şu İngilizler

Ah şu İngilizler

ABONE OL
9 Eylül 2021 13:28
Ah şu İngilizler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Derler ki TARİH kitaplarında…

“Yirminci yüzyılın başlarında İngiltere’de ortaya çıkan Osmanlı düşmanlığı sebebiyle, onun birinci düşmanı artık Rusya değil, İngiltere olmuştur. Denilebilir ki Osmanlı Devleti’ni Rusya sersemletmiş, Almanya kendi sömürgecilik ve yayılmacılık emelleri sonucu onu kullanmasını müteakip Osmanlı’yı yere yatırmış, en sonunda İngiltere boğazını sıkarak öldürmüştür. Fransa ise, yıkılış safhasında Milliyetçilik, milli isyanlar zehri zerk ederek dördüncü büyük rolü oynamıştır.

Birinci Dünya Harbi ve İstiklal Harbimiz, genelde İngiltere ile olmuş, mütareke de, sulh da onunla yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nin üç kıtaya yayılmış topraklarını, büyük ve küçük devletlere bol keseden dağıtan İngiltere, Avrupa Türkiyesi’nde Elenizm ve Slavcılık, Asya Türkiyesi’nde de Ermenicilik, Siyonizm, Arapçılık gibi vatan bölücü cereyanları teşvik ve tahrik ederek Osmanlı Devleti’ni ufaladıkça ufalamış, en sonunda onu Anadolu’ya hapsetmiştir.”

Ve Türk-İngiliz ilişkileri sonucunda toplumun diline de “asılacaksan İngiliz ipi ile asıl” gibi İngiliz’i yüce gösteren sözler ve İngiliz devletinden, bu devletin halkından çekinilmesi, ürkülmesi, korkulması anlamlarına gönderme yapan “İngiliz oyunu-İngiliz tuzağı-İngiliz hilesi” gibi kavramlar yerleşmiştir toplumun belleğine…

Ah şu İngilizler…

Daha önce Tarih ve Siyaset Kitapları aracılığıyla tanıdığımız… Daha sonra da Didimli olunca komşuluk yaparken birebir ilişkiler sonucu ciğerlerini öğrendiğimiz İngilizler…

İngiliz sever Abdulah Gül tarafından ülkemizde toprak edinme haklarına kavuşan İngilizler…

Ve ah şu sömürgeci, emperyalist, kan emici İngilizler…

Uluslararası Dünya Siyaseti bağlamında kafa yapılarını bilirdik de… Sıradan halkının ne olduğunu da Didim’de onlarla yaşamağa başladığımızda çok iyi öğrendik.

Güleryüzlü, kibar havalarındalar yeri geldiğinde… Bir dokun da çıkarlarına, bir çelme tak da bizden çıkar sağlama girişimlerine, gör bak ne menem bir şeyler?

Ve bizim esmer, yağız, yakışıklı delikanlılar… Babaanneleri yaşındaki İngiliz kadınlarına yanaşanlar, onlarla “sözde” aşk yaşayanlar… Buruşmuş tenlerde en çok 30’luk gencin yakınlığı… Aşk, sevgi, hayranlık için midir sanki?

Elbette ki UK pasaportu için…

Olgun İngiliz madamlar da her şeyin farkındalar ama onların gönül parkında duracak “erkek” bulabilmek oldukça zor ülkelerinde… Bilindiği gibi İngiliz erkeklerinin büyük çoğunluğu “eşeysel” ilişkileri severler. İşte bu madamlar da bulamayınca ülkelerinde sağlam erkekleri… Bu durumda ne oluyor?

Bodrum için derler ya Türkiye’nin bedroom’u, Türkiye’nin yatak odası… İşte Didim de yaşlı İngiliz kadınlarının aşk yuvası oluyor.

Son bir kaç yıldır televizyon yansılarında yüzünü göremediğimiz Prof. Dr. Zekeriya Beyaz hoca; az mı feryat etmişti gençlerimize yazık oluyor diye…

Her yıl Amerikan Doları alıp başını giderken, kankisi İngiliz Sterlini; hiç kalır mı ondan geri? Koşa, koşa onu sollar. Dolayısıyla İngiliz’in ülkesi de Didim’e bu yıl daha çok sayıda menopoz madamlarını yollar, eğer küresel salgın izin verirse elbette…

Onlara yaklaşabilmek için de bizim esmer, yağız gençler ne çok ümit besler. Olurlar onlara kul, köle; emirlerine amade… Dolayısıyla kendini tüm Dünyalılara göre “mavi kandan” asil sayan İngiliz madamlar ve elbette ki adamlar da… Sanırlar ki Türkiye her anlamda dize getirebilecekleri, Tükler de İngiliz sömürgelerindeki halklar gibi ezip geçebilecekleri insanlar.

Bu İngilizler Türklere hep tepeden bakarlar; esmer, yağız gençlerin “İngiliz pasaportu avlama” amacıyla takındıkları tutum ve davranışlara aldanarak… Oysa burunları havada gezerken farkında olmadan mayın tarlasına basarlar.

Ara,sıra da olsa… Türkün hası… Verir onlara dersini… Burası Türkiye; benim ülkem! Yavaş gel bakalım; dilediğince at oynattırmam sana ben der mi, der.

İşte esmer, yağızların; yakın, bazen yavşak, yalaka ilişkilerine bakıp… Herkesten bu tarz ve tavır ilişkilerin beklentisine girerken… Bazen de çıkar Türkün birisi; anında verir onlara dersini, bu sefer de ters yüz olup, şaşkınlığa düşerler.

İnsanları kullanmağa, sömürüp, aldatmağa öylesine alışmışlar ki… Ne de olsa ülkelerinin Dünya genelinde siyaseti böyle… Sanıyorlar ki İngiliz dostu Abdullah Gül eliyle, özellikle İngilizler’e kurulan Didim sofrasının ziyafeti de böyle…

Dolaşsa da diller de “esnaf İngiliz’i fahiş fiyatlarla kandırıyor, dolandırıyor” sözleri… Onların öylesine açık ki gözleri… Her anlamda Türkler’i sömürmeğe bakıyorlar. Kaçak su kullanan, sigortasız işçi çalıştıran… Say sayabildiğin kadar yanlış… Yakalandıklarında da “Türk yasalarını bilmiyorduk” diyerek safa yatıyorlar.

Sanki burası Patagonya ülkesi… Onların gözünde Türkiye; sağmal inek… Sanki bu ülkede yasalar yok. Sanki Türkiye; Arap çöllerindeki bir çadır devleti… Sanki Türk halkı da Arap aşireti… Nedense bir türlü gerçek Türkiye’yi ve gerçek Türk halkını görmüyorlar, görmek istemiyorlar ya da görmezden geliyorlar. Nasıl ki Avrupa ülkelerinin gözünde Türkün tanımı; “Almancı” kimliğindekilerle eş değer… Atatürk İlke ve Devrimlerinin aydınlanmasında büyüyen, kendini geliştiren Türk Ulusu; çağdaş halklarla aynı yönde, aynı hızda gelişir, gider. Ama bu İngilizler de “İngiliz pasaportu elde etmek için; moruk madamların karşısında dokuz takla atıp, amuda kalkan” esmer, yağız gençlere aldanıp, Türk halkına da aynı değeri biçmekteler.

Onlara gerçek Türk nedir, nasıldır; öğretmek gerek derim.

Beceriksizce yapılan dış siyaset ve ekonomik ilişkiler sonucunda; Devletimizin geçirdiği sarsıntı nedeniyle, ülkemizi de, ulusumuzu da küçük düşürmeğe niyetliler karşısında onur, şeref ve haysiyetimizle…

Vee de yedi düvele karşı, sömürgeci güçlere karşı bir KURTULUŞ SAVAŞI vermiş bir ulusun yurttaşları olarak dik durmasını bilelim derim. Kendi ülkemizde İngilizlere uşaklık etmeyelim isterim.

Didim

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP