Sabahtı; süte zam vardı!

Sabahtı; süte zam vardı!

ABONE OL
9 Eylül 2021 13:17
Sabahtı; süte zam vardı!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sabahtı. Haftada iki kez süt aldığımız yerde her zamanki kalabalık var! Sütçüyü, davranışlarını, güler yüzünü, yaklaşımını, sarı kaşlarının altından gülüşünü “hep” seviyoruz…

Sokak aralarında gezinen başka sütçüler olmasına karşın, nerede/ ne zaman derse “orada” olmaya zaman ayırarak koşuyoruz!

Ben üç yıldan bu yana tanıyorum; bir kez olsun sattığı sütün kesildiğine tanık olmadım!

Diğer bekleyenler arasında daha uzun süredir “tanıyanların” da, “aynı” düşüncede olduklarını yer yer duydum!

Şu sözünü anımsıyorum:

“Kesilecek sütü, bilerek ne buraya getiririm, ne de sizlerden birine satarım. Hava sıcaklığına göre, soğutma işlemini yapmadan buraya süt getirmem!”

Sabahın erken saatlerinde kalktığını, Adana’ya yakın köylere gittiğini, oradaki üreticilerin sütünü topladığını, soğutma işlemini yaptıktan sonra da “satışa” çıktığını biliyorum…

***

Sabahtı. Sıkça rastladığım yüzlerle birlikte sütçünün gelmesini bekliyoruz!

Sıradaki bir kadın, “bugün süte zam yapacak, dün söyledi” dedi.

Sıradakiler birbirine baktı. Başı kasketli, yüzünde yılların çabası/ emeği olduğu belli olan biri “gelmese şaşardım, ben de neden böyle gecikti diye düşünenlerdenim” dedi, yarı alaysı, yarı olup- biteni anlayan biri gibi…

Sıradaki bir kadın, “senin de ineklerin var sanırım, sevinmiş gibisin” diye tepki gösterinde, aynı kişi, “sevindiğimden değil bacı, inek besleyene ne diyeceksin, alıp buraya getirene ne giyeceksin, alıcıya ne diyeceksin, bizim gibi dar gelirliye ne diyeceksin, bilmiyorum; ama bizim almamız kadar, bunu üretmek de öyle zor ki” dediğinde de “haklısınız” dedi kadın!

Aslında “tepkisizlik” anlaşılacak gibi değil…

Birileri tutuyor, emeğinizin karşılığı aldığınız ekmeğinizin köşesinden/ güç kullanarak koparıyor, doymanızı engelliyor, beslenmenizi durduruyor, cılız/ salpa/ aptal kalmanıza neden oluyor…

Karşı koyulamıyor; neden?

***

Sabahtı. Sütçü, Anadol pikabının arkasına koyduğu güğümlerle kalabalığın arasında/ uygun/ her zaman ki yerinde durdu. Hazırlıklarını yaptı. Güğümlerden birinin kapağını açarken de, “arkadaşlar, bildiğiniz gibi birçokları aylar öncesinden süt fiyatına zam yaparken direndim, ancak bu güne dekmiş, üzülerek/ üreticinin zorunlu zam yapmasına hak vererek, bugünden başlayarak, kilo fiyatına beşyüz kuruş zam yapmak zorunda kaldım; anlayışla karşılayacağınızı umuyorum” deyip, sıradan uzatılan bidonları doldurmaya başladı.

Sütün üretiminde sağlığı/ varlığı için çaba harcana hayvanlarının bakımında/ doyumunda oluşan artışlar hiç bitmiyordu!

Yem, saman, veterinerin salık verdiği bakım ilaçları her ay yenilenerek/ artarak geliyordu!

Gerekçe olarak da üçten beşe, beşten altıya, altıdan dokuza fırlayan dolar kuruydu…

Tarımsal ürünlerde olduğu gibi hayvansal ürünlerde de “hep” dövizdeki artışlar konuşuldu, girdiler “artışa” göre zamlandı, ancak “hiçbir” kurdaki gerileme fiyatlara yansıtılmadı!

Şu oluyordu: Bir yıl önce, gerek tarımsal/ gerekse hayvansal ürünlerin fiyatları yerinde sayarken, girdi fiyatlarına akıl almaz zamlar geliyordu! Üretici kazanamıyordu, yeniliklere ulaşamıyordu, üretimini artıracak besinler sağlayamıyordu!

Bu nedenle de birçok toprak sahibi toprağını/ hayvan sahibi hayvanını elden çıkarma yoluna gitti! Birçokları da ya toprağı işlemekten uzaklaştı/ ya da süt veren hayvanını kesime gönderdi!

Üretimin yetersiz, tüketimin her gün büyümesi göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan da şu: ülkemizde süt üretimi düştü, sütteki fiyat artışı kaçınılmaz!

***

Sabahtı. Sütçünün, daha alana gelmeden bilinen “süt zammı” kimseyi şaşırtmadı! Beş kilo alanlardan bazıları yarım kilo eksiltti! Aralarında bir kilo eksilten de vardı!

Tüketici zamma, tepkisizliğe, sessizliğe, karşı koymamaya öyle “alışıktı” ki…

Seksen öncesinin şekere, akaryakıta, yağa her zam gelişinde sokaktan gelen tepkileri özlüyorum!

Bu yaşamaktı!

Dolar kuruna tamam, girdilerin yükselmesine tamam, üreticinin kazanamamasına tamam, zam yapma haklarına tamam da…

Bunların “son” durağı olan “tüketici” nerede?

Tüketici dar gelirli, tüketici esnaf, tüketici emekli, tüketici asgari ücretli, tüketici işsiz…

Tüm bunların, “döviz kuru” artışından dolayı yaşanan zamlar gibi bir “bedeli” olmamalı mı?

Ağzını açtığında “herkes”, insan için/ insanlık için uğraş verdiğini söyler; pazar alışverişinde kilolar düşürüldü, market raflarında ucuz ürünlere koşuldu, süt için bidonlar küçüldü, kuyrukta kavgalar oluşmaya başladı…

Dolarınız da, kazancınız da, büyümeniz de, “tarikte ilk kez gördükleriniz de”, yaşadığınız şatafatınız da, etrafınızı saran ballı lokmalarınızda “hepsi”/ ama “hepsi” sizin olsun!

Yok saydığınız/ yadsıdığınız/ gözlerinizi kör ettiğiniz “insanların” yaşadıkları ya…

Daha sırada “doğal gaz” bulundu sevinciyle bayram yapanların elektrik fiyatlarına gelecek olan zamdan sonra yapacakları var…

Sabahtı; süte zam vardı!

080921

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP