1 Kasım seçimleri ile ilgili siyasi çekişme, yaşamakta olduğumuz terör sorununun üzerine monte edilecektir. Bu çirkin gerçek şimdiden

Demokrasinin en önemli varlık-şartı, ne belli sürelerde halkın önüne konan sandıktır, ne meclistir ve ne de sistemdir. Birincil koşul, halkın

Her insanın morale ihtiyacı var. Daha entel olanlar buna motivasyon, diyorlar. Kişinin, kendi dinamiklerini harekete geçirici, duruma göre ateşleyici bir

Bir süredir yazmıyorum… Düzeltiyorum: –          Yazamıyorum… Çünkü iğreniyorum. Çünkü içimde derin bir tiksinti duygusu deviniyor, salınıyor. Ve her yaklaştığımda uzaklaştırıyor

Bir ticari ortaklık ne zaman biter? Yanıt: a.- Şirket battığı zaman. b.- Ya da çok kazanıp zirve yaptığı zaman. Bu

Geldik mi yılın başına?.. Geldik. Ya da gün/be/gün yaşadığımız koskoca bir yılın sonuna geldik? O zaman her yıl olduğu gibi

Gelinen yer, üzerine yorum yapılamayacak kadar açık; apaçık… Görünen köy, kılavuz istemiyor. İşte orada… Düpe/düz, çıplak ve acıtıcı. Mesele, bu

Ülkemizde toplam 25 bin olan resmi [vesikalı] fahişe sayısı son 8 yılda 100 bin rakamına ulaşmış. Bilgiyi veren Devlet’in resmi

Sabit ve asla değişmeyecek sandığımız her şey değişmektedir. Örneğin bu gece, yılın en uzun gecesi… Yarını takip eden her gün,

Ne yazacaksınız ki?.. Neyi yorumlayacaksınız? Neyin ucundan tutup, silkeleyeceksiniz? –     Her şey ortada! Kabak gibi. Apaçık. Hangi hukuk

Savcı Zekeriya Öz, Ergenekon dosyası üzerinde “çalışırken” yalama basın tozu dumana katıyordu… Yetkililerin ağzından ise, hep aynı sözü duyuyorduk: –         

Demokrasi kolay bir rejim değil. Bir anayasa yaparak, iki yönetmelik ve üç-beş tebliğ yayınlayarak gerçekleşmez. İyi, yetkin ve becerikli bir

“Aidiyet duygusu,” insanlarımızın ihtiyaç duymaktan kendilerini kurtaramadıkları bir sosyal-kalkan adeta… Siz kalkan yerine siper mi, diyorsunuz?.. O da olabilir.  Öyle

İnanç, insanın gününe enerji pompalayan önemli bir motivasyon kaynağı… İnanç, hele hele kurumlaştırılarak, sosyal ve siyasal bir yapılanma düzeyine ulaştırıldığında

Sanıyoruz, toplama işaretinin gereklerini gerektiği şekilde yerine getiremiyoruz. Sonra da doğal olarak sonuca ulaşamıyor… Ve olanı-biteni çok çabuk unutuyoruz. Örneğin,

Daha uygun koşulların oluşmasını bekliyorlar. Hazım için en olgun koşulları [sabırla, ellerini ovuştura ovuştura]… Bir tarafta din kurallarına bağlı devlet

Atatürk’te birleşmek yetmez. Aslanlı Yol’da “Mustafa Kemal’in askeri” olduğunu haykırmak da yetmez. Atatürk’te birleşme iradesinde “askere yazılanları” kurmaylık beceri ve

Atatürk’te birleşmek yetmez. Aslanlı Yol’da “Mustafa Kemal’in askeri” olduğunu haykırmak da yetmez. Atatürk’te birleşme iradesinde “askere yazılanları” kurmaylık beceri ve

Şöyle diyor bir İngiliz Atasözü: –      Demokrasi, sabahın saat 7’sinde kapınızı çalanın sütçü olduğuna duyduğunuz güvenin adıdır… Saat, sabahın 7’si…

Merhum Bülent Ecevit’in sık sık kullandığı bir söz vardı: –          Hazmedemiyorum!.. Olanı biteni, hedeflenen amacı ve bu amaca varmak için

Bayrakları yarıya indirdik. Saat 9’u 5 geçe olduğumuz yerde ayağa kalkıp, başlarımız önümüze eğdik. Ve saygı ile O büyük insanı

Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun [mu?] Ne dersiniz?.. Bunu hak ediyor muyuz? Çağdaş bir insan olanı, olmayandan ayıran en önemli kıstas, hesaplaşma

Bu yazıda hemen hemen herkesin bildiği basit ve yalın gerçeklerden söz edilecek. Niçin mi? Sanıyorum bunun nedenini, okumakta olduğunuz yazının

Acaba hangisi daha önemli: Önemli sorular sorabilmek mi? Yoksa vaktiyle sorulmuş olan soruların, cevaplarını bulabilmek mi? Belki de, sorulan her