Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Selma Erdal

Dijital dünyada kapılar gerçekten açık mı, yoksa kapalı mı?

Bir zamanlar, kapıların ardında sıklıkla gizlenen dünyalar vardı. Kapanan kapılar, hep birer “büyük sırrın” izlerini taşır, içeri girenler için bilinmeyen bir dünyanın anahtarlarını sunar, dışarıda kalanlar ise merakla beklerdi. Dijital çağla birlikte, kapıların ardında kalan dünya biraz daha açık duruma geldi, ama bu “açık” olma durumunun da bir bedeli var mı? Devletin kapıları bir tıkla karşımıza geldiğinde, bunu gerçekten bir olanak olarak mı görmeliyiz? Yoksa bu, yalnızca dışarıda kalanları daha derin bir dijital uçuruma sürüklemekten başka bir şey değil mi?

E-Devlet: ‘Bir Tık’la Her Şey Çözülür, Ama Kim İçin?

Her şey “Bir tık”la başlayabilir, dediler. E-devlet dediğimiz dijital hizmetler platformu, resmî işlemleri parmak uçlarımıza getiriyor. Belediyeye gitmek, vergi borcunuzu sorgulamak, SGK primlerinizi kontrol etmek, hatta emeklilik başvurusu yapmak bile bu kadar kolay mı? Bunu diyenler büyük olasılıkla dijital okur-yazarlığı olan, hızlı internet bağlantısıyla yaşamını sürdüren, teknolojiyle barışık bir toplum kesimine yönelik… Ama “Bir tık”la her şeyin hallolduğunu söyleyenler, diğer tarafta dijital uçurumun içindeki kesimi görmezden geliyorlar. Dijitalleşmiş bir dünyada, teknolojiyi anlamayan bir köylü veya interneti kullanmakta zorlanan bir yaşlı nasıl bir tıklama ile işlemlerini yapacak? Dijitalleşme kurumlara kolaylıkla erişim sözü verdikçe; ne yazık ki gerçek yaşamda kapılar yalnızca bazı kesimlere açılıyor, geri kalanıysa dışarıda bırakılıyor. Ve bu dışlanma, e-devletin sunduğu olanakları bir düş, belki de kabus durumuna getiriyor.

E-devletin “herkes için kolaylık sağlamak” içerikli savı; genellikle çoğunluk için gerçeklikten oldukça uzak bir söylem… Dijital okur-yazarlık, her an herkesin edinmiş olduğu bir beceri değil… Haydi diyelim ki, “Dijital Devlet” yurttaşların işlemlerini kolaylaştıracak. Ama ya telefonunu nasıl kullanacağını bilmeyen pek çok sayıdaki 70’likler ne yapacak ya da internete erişimi olmayan bir köylünün durumu ne olacak? Onlar ne yapacak? Devletin sunduğu bu “kapılar,” yalnızca dijitalleşen dünyaya ayak uydurabilenler için açık, diğerlerine ise yalnızca ulaşılamayan lüks bir ürünün reklam kampanyasından başka bir şey değildir.

E-Belediye: Dijital Katılım mı, Dijital Dışlanma mı?

E-belediye uygulamaları, dijital devrimin belediye hizmetlerine yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Herkese deniyor ki “bir tıkla” belediyenizle iletişime geçebilir, şikayetlerinizi bildirebilir, dilekçe verebilir, hatta belediye başkanına direkt ulaşabilirsiniz. Ama “herkes” derken, kimlerden söz ediliyor? E-belediye uygulamasının sunduğu hizmetlere erişim; her an eşitlikçi mi, adil mi? Herkesin dijital okuryazarlığı var mı? Bir köyde, internet erişimi olmayan, akıllı telefonu olmayan ya da dijital platformlardan korkan bir yurttaşın; belediye hizmetlerine nasıl ulaşacağı gerçekten belirsiz. Peki, dijitalleşmiş bir belediyecilik, adaletin ve eşitliğin önündeki engelleri ortadan kaldıracak mı? Yoksa, yalnızca dijitalleşen sınıfların rahatça kullandığı, diğerlerineyse “kapalı” kalan bir dünyaya mı dönüşecek?

E-belediye platformları; dijitalleşen dünyanın sorunlarını gözler önüne seriyor: Ne yazık ki herkesin eşit koşullarda dijital katılım sağlama şansı yok. Sistemin söz verdiği kolaylık, yalnızca dijital okur-yazar olan kesimler için geçerli… E-belediye hizmetlerinin sunduğu “kolaylık”lar; akıllı telefonları olmayan, interneti olmayan ya da dijital becerileri kısıtlı olan insanlar için geçerli değil. Bir an için düşleyin; internet kafede bile zorlanarak interneti kullanan birinin, “E-belediye” üzerinden işlemlerini nasıl gerçekleştirebileceğini bir düşünün. Kısacası, dijitalleşme vaatleri yalnızca dijital okur-yazarlığı olanlar için bir olanak sunuyor. Gerçekten bu sistem herkesin erişebileceği kolaylıklar sunuyor mu, yoksa bazılarına açık, bazılarına kapalı bir alan mı yaratıyor?

Panoptikonun Dijital Versiyonu: E-Devlet ve Gözetim

E-devletin vaat ettiği şeffaflık / açıklık/ saydamlık; gerçekte ardında gizlenen çok daha derin bir sorunu gözler önüne seriyor: Panoptikon. Foucault’nun tanımladığı bu kavram ki anlaşılır bir dille gözlemleme ve denetim mekanizması; dijital devlet oluşumuyla daha çağdaş bir biçimde varlık gösteriyor. Dijital devletle hem devlet sizi gözlemliyor hem de siz, sürekli izlenme durumundasınız. Her işlem, her tıklama, her başvuru, bir veri durumuna geliyor ve sistemin “kolaylıkları”yla birlikte her adımınız izleniyor. E-devletin sunduğu bu “şeffaflık”, bir yandan size işlemleri hızlandıran bir kolaylık sağlarken, diğer yandan gizlilik hakkınızı ihlal ediyor ve sizi dijital bir panoptikona hapseden bir denetim sistemine dönüşüyor. E-devletin kapıları açıkken, aslında en büyük engel, kendinizi sürekli gözetim altında hissediyor olmanızdır.

Sonuç olarak;

E-devlet ve e-belediye gibi dijitalleşmiş uygulamalar, bize pek çok kolaylık vaat ediyor. Ancak bu vaatler; bir yanda dijital okuryazar olanları “dijital mutluluğa” taşırken, diğer taraftan dijitalleşemeyen kesimleri dışarıda bırakıyor. Dijital okur-yazarlık bazıları için bir bakıma lüks durumuna geldiğinden, dijitalleşen dünyada ne yazık ki herkes eşit koşullarda yer alamıyor. Kapıların gerçekten açık olması, yalnızca dijitalleşen ve teknolojiyle barışık olan bir kesim için geçerlidir. Diğerleri, bu dijital kapıların arkasında yalnızca dışlanmışlık ve izolasyonla karşılaşıyor.

Dijital dünyadaki kapılar ne kadar açılırsa açılsın; bu açılışlar, herkes için geçerli bir olanak sunmuyor. Hangi kapının açılacağını, kimin dışarıda kalacağını belirleyen, yalnızca dijital okur-yazarlık ve teknolojiye erişim olanaklarıdır. Bu kapıların arkasında kalanlar, dijital uçurumu derinleştiriyor. Dolayısıyla kapıların gerçekten “açık” olup olmadığını sorgulamak, dijitalleşmenin sunduğu eşitlik vaatlerinin ne kadar gerçek olduğunu görmek açısından oldukça önemlidir.

 

Didim, 11 Nisan 2025

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER