Nöbetçi Eczaneler
Yazılı ve görsel medyada görmüşsünüzdür; THY pilotları İstanbul Sahihe Gökçen Havalimanı üzerinde tanımlamayan uçuşlar ve yoğun trafikten bahsettiler, kontrol kulesinin uyardılar.
Çukurova Havalimanı’nın reklamlarından sorumlu Ulaştır(ma)ma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’ndan henüz bir ses seda yok ama, toplumda genel kanı, o uçakların sözde küresel ısınmayı durdurmak için güneş ışınlarının azaltacağı iddia edilen kimyasalları gökyüzüne atan uçaklar olduğu yönünde.
Haksızda sayılmazlar.
Gökyüzü sözde güneş ışınlarına karşı ne olduğu –en azından- bizim tarafımızdan bilinmeyen kimyasallara dolunca uzun süreli grip ve türevleri sanılan hastalıkları Türkiye de dahil tüm dünyada arttı.
Uçakların gökyüzüne beyaza boyadığı görüntülere insanlar kimyasal derken, devlet yöneticileri motor izi diyor.
Ancak ABD’nin yeni yönetiminin Sağlık Bakanı yaptığı açıklamayla insanları zehirleyenlerin maskeler düşürdü.
O görülenlerin motor izi değil gizli kimyasallar olduğunu açıkladı.
Başkan Trump’ın sağ kolu ve Sağlık Bakanı Robert Francis Kennedy Jr., ABD hükümetinin Amerikalıları ve diğer ülke yurttaşlarının zehirleyen gizli kimyasal iz operasyonlarının durduracağını ve suçluların suçlarından sorumlu tutulacağının sözünü verdi.
Robert F. Kennedy Jr.’ın sözü çok önemli.
Çünkü Trump hükümeti açıkladıkları her sözün arkasında duran ve uygulamaya koyan bir anlayışla hareket ediyor.
Küresel emperyalizmin dünya çapında sürdürdüğü gökyüzünü gizli kimyasal izlerle kaplamaya “Chremtrails (Kimyasal spreyleme)” deniyor.
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr.’ın “Amerikalılar ve diğer ülkelerin yurttaşlarının zehirleyen gizli kimyasal iz” olarak tanımladığı chemtrails kimyasalları gökyüzüne atıldıkları bölgelerde boğaz ağrıları, baş ağrıları, zatürre, yorgunluk, nefes darlığı ve eklem ağrılarına yol açıyor.
Çevrenize şöyle dikkatli bir biçimde bakın insanların uzun süredir bunlardan şikayetçi olduklarının göreceksiniz.
ABD’nin chemtrailse karşı aldığı karar Türkiye ve diğer ülkelere de örnek olmalı.
Türkiye acilen ülke semalarında chemtrailse izin veren sözleşmeden çekilmeli, hava analizlerinden sonra chemtrails sorumluları hakkında TCK’nın ilgili maddeleri dairesinde dava açmalıdır…
Chemtrails uygulamasının sahipleri küresel emperyalizmin, gökyüzünü kimyasalla kaplamasın izin veren Paris İklim Anlaşmasından çekilmelidir.
Türkiye ayrıca, küresel emperyalizmin chemtrails oyununu bozarken, önümüzdeki beş yıl içinde covid 19 sahte pandemisi gibi yeni bir sahte pandemi hazırlığında olduğu bilinen Dünya Sağlık Örgüt üyeliğinden de ayrılmalı ve harcamalarını karşıladığı ancak denetleyemediği Dünya Sağlık Örgütü’nü acilen Türkiye’den kovmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda itiraf
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kartalkaya faciasında sorumluluğu üzerine almamış, Bolu Belediyesi’ni suçlamıştı.
İktidar yanlısı medyada Bolu Belediyesi ve Başkan Tanju Özcan’ı adeta linç etmişlerdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı göre de, yandaş medyaya göre de, tek suçlu Bolu Belediyesiydi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise sütten çıkmış ak kaşıktı.
Turizm belgesi işletmelerin denetimin Kültür Bakanlığı’nda olduğunu bu köşede daha önce dile getirmiştim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın faciadan günler sonra valilikleri ivedi notuyla gönderdiği yazı, Bakanlığın facianın sorumlusu olduğunu ortaya koyuyor…
Bilindiği üzere, 21 Ocak’ta Kartalkaya’da Grand Kartal Otel’de çıkan yangında yetmiş altı yurttaşımız yaşamını yitirmişti.
Bakanlık alelacele suçu Bolu Belediyesine atmış, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünün iki elemanı tutuklanmıştı.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, yanan otelin denetiminin diğer turistik belgeli oteller gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na olduğu haykırmış durmuştu.
Yandaş medya ise yasaları görmezden gelerek Özcan’ı hedef tahtasına oturtmuştu.
Facia tarihindin üzerinden yedi gün geçtikten sonra Bakanlık (Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü) valiliklere ivedi notuyla gönderilen E-12539730-323-6286075 Sayılı, 28.01.2025 tarihli Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan imzalı yazıda, 28.07.2021 tarihli ve 31551 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7334 sayılı Kanun ile 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunun geçici 11’inci madde anımsatılarak eklenen “basit konaklama Turizm İşletmelisi Belgesi İşletmelere” bu belgenin Turizm Bakanlığı tarafından verileceğin hükmüne işaret edilerek, Valiliklerden turizm işletmelerinin ruhsatlarının denetlenmesini, işyeri açma ve çalışma ruhsatları geçerliliğini korumayan işletmelerin faaliyetine son verilmesi istenmektedir..
Kendisinin de otelleri bulunan ve yanan oteli denetlemekle görevli Kültür ve Turizm Bakanlığının başında bulunan Mehmet Nuri Ersoy’a, sorumluluğun kimde olduğunun araştırılacağını söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a, “Hani Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumlu olduğu belli değildi?” sorarlar şimdi.
Nitekim, olayın başından bu yana Bakanlık tarafından ilan edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan haklı olarak sormuş.
Tanju Özcan, Bakanlığın iki sayfalık yazısını “Havale tarihine dikkat!!!” başlığıyla sosyal medya hesabından paylaştı.
Paylaşımında şu değerlendirmeyi yaptı sayın Tanju Özcan:
“Turizm Bakanlığı Kartalkaya faciasından hemen sonra “İVEDİ” başlıklı aşağıdaki yazıyı tüm valiliklere gönderdi. Hani bakanlık “Sütten çıkmış ak kaşık”dı. Bu yazı ile tüm denetim sorumluluğunun Turizm Bakanlığı’na ait olduğu “İTİRAF EDİLİYOR”
Sizi defalarca uyardık, gerçekler Birgün ortaya çıkar dedik. Sağa sola çamur atacağınıza bu yazıyı 6 ay önce yazsaydınız belki de bu facia hiç yaşanmamış olurdu.”
Şimdi böyle konuşmakta haksız mı sayın Özcan?..
Bizim Ocak’tan CHP’ye
CHP listelerinden Demokrat Parti İstanbul ve İzmir milletvekilleri olarak Meclis’e giren Cemal Enginyurt katıldılar. Özcan, sonunda resmen CHP’ye katıldılar.
Demokrat Parti’den ayrıldıktan sonra hangi partiye katılacakları yolunda çeşitli söylentiler ortaya atılan Enginyurt ve Özcan’ın CHP’ye geçeceklerinin aylar önce bu sütunlarda gerekçelerinin de anlatarak dile getirmiştik.
Sonunda beklenen gün geldi.
Cemal Enginyurt ve Salih Özcan resmen CHP’li oldular ve dünkü CHP Grup Toplantısında CHP vekilleri olarak katıldılar.
Altıoklu rozetlerini de Genel Başkan Özgür Özel taktı.
Cemal Enginyurt milliyetçi, Salih Uzun liberal kanattan geliyorlardı.
Salih Uzun DYP- ANAP birleşmesinden önce ANAP’ın genel başkanlığını yapmıştı.
En dramatik durum Cemal Enginyurt’un durumu.
Ülkü Ocakları’nın kapalı olduğu 1988’lerde Ülkü Ocakları gibi faaliyet gösteren Bizim Ocak Dergisinin Ordu temsilciliği, MHP milletvekilliği, Demokrat Parti derken geldiği nokta CHP oldu.
MHP’den ihraç edildiğinde çok iddialı bir konuşma yapmıştı. Şöyle demişti Enginyurt:
“MHP’den ihraç ettiniz! Ülkücülüğümü almadınız, alamazsınız. İhraç edenler! Bir gün sıra size de gelir. Konuşmamı kesemezsiniz, kesemeyeceksiniz. Ülkücülerin sesini kimse kesemez. Millet, devlet ve Ordulular için, hep doğruları konuşan olacağım. Açıklamalarında bulunmuştur. (^ Cemal Enginyurt [@cenginyurt52] (30 Temmuz 2020). “MHP’den ihraç ettiniz! ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜ almadınız, alamazsınız. İhraç edenler! Bir gün sıra size de gelir. Konuşmamı kesemezsiniz, kesemeyeceksiniz. ÜLKÜCÜLERİN SESİNİ KİMSE KESEMEZ. MİLLET, DEVLET VE ORDULULAR İÇİN, HEP DOĞRULARI KONUŞAN OLACAĞIM. t.co/C1tZPXpVkZ” (X gönderisi). Erişim tarihi: 30 Temmuz 2020 – X aracılığıyla.)”
Enginyurt’un ülkücülüğünün MHP almadı ama, Cemal Enginyurt bizzat kendisi aldı ülkücülüğünün.
Ülkücülükten sosyal demokratlığa evrildi…
Evrim Kuramı kapsamında bilimsel olarak incelenmesi gereken bir evrim…
Gerçi ben Adana’daki konuşmasından sonra daha fazlasının bekliyordum…
CHP ve sol seçmene gönderilen bekliyordum. Gezmişler’i anmalar, “Tayyip Erdoğan benim gibi ülkücüyü komünist yaptı” sözlerinden sonra doğrusu Cemal Enginyurt’un komünist ya da sosyalist olduğunu açıklamasını, hatta TKP, TKH, TİP gibi partilere katılmasının bekliyordum.
Yanıldım. O sadece ülkücülükten sosyal demokratlığa doğru evrim geçirmekle yetindi!..
