İlk Türk astronot mu?

İlk Türk astronot mu?

ABONE OL
22 Ocak 2024 17:36
İlk Türk astronot mu?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mümtaz F16 pilotlarından Alper Gezeravcı, ABD’nin Houston kentindeki NASA’ya ait Kennedy Hava Üssü’nden Amerikan SpaceX firmasının Falcon 9 roketiyle fırlatılan ABD’nin Dragon uzay aracıyla uzaya gitti..

Alper Gezeravcı ile birlikte İspanyol, İtalyan ve İsveçli birer astronotta uzaya gittiler..

Türkiye’ye ellibeş milyon dolara mal olan uzay yolculuğuna çıkan Alper Gezeravcı’nın “uzaya giden ilk Türk astronot” olduğu haberlerde ve canlı yayınlarda sürekli dile getirildi..

Başarılı bir seyahat geçirmesinin dilerim ama, maalesef,  Alper Gezeravcı, uzaya giden ilk Türk astronot değil..

Alper Gezeravcı’dan yıllar önce üç Türk astronot zaten uzaya gitmişlerdi..

Uzaya giden ilk Türk astronot Andriyan Grigoryeviç Nikolayev adındaki Çuvaş Türkü idi..

Nikolayev, 1962 yılında uzaya giden üçüncü insan, Türk kökenli ilk kozmonottu..

Nikolayev iki uzay uçuşunda görev aldı: Vostok3 ve Soyoz9. Her iki uçuşta da çağrı kodu “şahin” idi.

Her iki uçuşta da en uzun sure uzayda kalma rekorları kırdı..

Uzay uçuşunun ilk zamanlarında uzayadamı adayları, yalıtma odalarında bırakılarak yalnızlığa ne kadar dayanabileceklerine bakılırdı. Adaylar mutlak sessizlik içindeki bu odalarda, saate bakma imkânı olmadan otururlardı. Adayların çoğu bu denemede başarısız olurdu. Nikolayev bu deneye en uzun süre (dört gün) dayanan kişi oldu ve Demir Adam lakabını almıştı.

Uzaya giden ikinci Türk astronot Azerbaycan Türkü Musa Manarov idi..

Uzaya ilk çıkan Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti vatandaşı olarak uzayda 541 gün geçirmişti..

21 Aralık 1987 ile 21 Aralık 1988 tarihleri arasında Soyuz TM-4 aracında uçuş mühendisi görevini üstlendi. Uçuş süresi 365 gün 22 saat 38 dakika oldu.

2 Aralık 1990’dan 26 Mayıs 1991’ye kadar, bu kez Soyuz TM-11’de yine uçuş mühendisi olarak uçtu. Süre 175 gün 1 saat 50 dakika idi, sürekli olarak uzayda geçirilen en uzun süre rekorunu ele geçirdi.

Manarov, 176 günlük ziyareti sırasında Dünya’yı gözlemledi ve uzay ortamında yapılması gereken manuel onarımları gerçekleştirdi. Ayrıca 20 saat uzay yürüyüşü gerçekleştirdi..

Üçüncü  Türk asıllı  kozmonot Kazak Türklerinden Toktar Ebubekirov idi.

Toktar Ebubekirov, 1991 tarihinde SSCB, Almanya ve Avusturya arasındaki iş birliği ile Baykonur Uzay Üssünden kalkan Soyuz Uzay aracı ile uzaya çıkmıştı.

Uzayda yapılan çalışmalara katılmış ve uzayda 8 gün kalmıştı. Baykonur Uzay Üssü’nden uzay aracı fırlatıldığında Kazakistan SSCB’ye bağlı iken uzay aracı üsse indiğinde Kazakistan bağımsız bir devlet olmuştu.

Bu durumda, uzaya giden Türk astronotlar sıralaması şöyle oluyor:

  • Çuvaş Türkü Andriyan Grigoryeviç Nikolayev
  • Azerbaycan Türkü Musa Manarov
  • Kazakistan Türkü Toktar Ebubekirov
  • Türkiye Türkü Alper Gezeravcı

Meslektaşlarımızı gerek yazılı basında, gerek televizyon ekranlarından, gerek dijital medyada halka doğru haber vermek gibi bir görevleri vardır..

Bu gerçeği göz ardı edip, Alper Gezeravcı’nin uzaya giden ilk Türk astronot olduğunu yazıp söylemeleri medya etiğine de ters bir durumdur..

Elbette, Alper Gezeravcı’nın uzay yolculuğuna seviniyoruz ama, bu gerçekleri gözardı etmemizi de gerektirmiyor..

Alperr Gezeravcı’nın uzaya giden dördüncü Türk astronot olduğu gerçeğini söylemek, Gezeravcı’nın seyahatini küçültmez..

 

Biraz da halka izin verseniz

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın açışıl ya da farklı nedenlerle mahallelerde gerçekleştirdiği toplantılarda ilginç bir durum hep dikkatimi çekiyordu..

Sayın Karalar’ın bir gün bu durumu fark edip, birilerine “hele siz biraz geride durum” diyeceğinin düşünmüşüm.

Yeşiloba Mahallesinden NİYET Akademi’nin açılış fotoğrafının görünce, artık yazmak gerek diye düşündüm..

Karalar’ın ve Büyükşehir Belediyesi’nin bu tür toplantılarında önde toplanan bir kadınlar grubu var.

Bu kişiler Büyükşehir Belediyesi’nin benzer her etkinliğinde en önde görmek mümkün..

Hepsi CHP’nin çeşitli kademelerinde görevli..

Tamam anladık, Zeydan Karalar’ı ve Adana Büyükşehir Belediyesi’ni çok seviyorsunuz..

Her toplantıda en önde yerinizi alıp Zeydan Karalar’ı dinlemeyi ve alkışlamayı seviyorsunuz..

Ancak, artık seçim sath-ı meailine girdik..

Yani, Karalar’ın CHP’li kadınlardan çok halkla temas kurması gereken günlerdeyiz..

Bıraksanız, o mahalledeki insanların ön sıralardan Karalar’ı dinlemelerine izin verseniz..

Sizlerde en geriye gidip Karalar’ın halka bütünleşmesini izleyip alkışlasanız nasıl olur?..

Bir sözüm de sayın Zeydan Karalar’a..

Toplantılara gittiğinizde cumbur cemaat her toplantıya katılan kadınlar ekibine “siz şöyle kenara çekilin, ben yurttaşlarımı görmek istiyorum” deme zamanınız geldi de geçiyor bile..

O kadınlar ekibini, gittiğiniz mahallenin sakini sanma gafletine düşmeyin..

Öyle sanırsanız, kalabalığı yanlış değerlendirir, sonrasında sandıktan farklı sonuç çıktığında şaşkınlık yaşarsınız..

Benzer bir durumu da sizden önce Hüseyin Sözlü de yaşamıştı..

Her toplantıda en önde yer alanları, o mahallelerin seçmeni sanmıştı..

Halbuki, bütün toplantılarda aynı kalabalığa hitap etmişti..

Mahalle mahalle gezen grupların aynı kişiler olduğunu, kalabalıkları yapay hale getirdiklerini fark edememişti..

Benden uyarması..

Bir gün Yeşilobalı, bir güm Yeşlievlerli, bir başka gün Namık Kemalli olarak çıkanlar alanlardan uzaklaştırıp, gerçek halkla buluşmaya çalışın..

İnanın çok karlı çıkacaksınız…

 

Ağaç kesmeye hapis cezası

Atatürk sadece savaş ve devlet yönetiminde değil, çevrecilikte de bir dehaymış..

Atatürk, taa o yıllardır bugünleri görmüş olacak ki, sağlığında İstanbul’da ağaç kesmeye hapis cezası uygulamış..

1934 yılında İstanbul’da ağaç kesmenin cezasını iki yıla kadar hapis olarak uygulatmış..

Dönemin gazetelerinde yer alan habere göre, İstanbul’da “müsaadesiz ağaç kesenler üç aydan iki seneye kadar” hapsedilecek..

Atatürk’ten sonra ağaç ve yeşil hassasiyetini sürdürülememiş..

Her genel yönetim, ağaçları katledip yeşil alanları yapılaşmaya açmış..

Gelinen noktada,
İstanbul’da cadde ve sokaklarda bir tane bile ağaç bulamak, yolda yürürken para bulmaktan daha zor..

Neredeyse olanaksız yani..

İstanbul devasa bir beton yığınına dönüşmüş durumda..

Üç dört yıl önce İstanbul’a gittiğimde, Alibeyköy Cep Otogarı’nın çevresindeki yol kenarları ağaç ve yeşilliklerle kaplıydı..

Beton yığınları arasında biraz olsun nefes almak olasıydı..

Ocak ayının ilk haftasında gittiğimde ise o yerlerde bırakın ağacı, bir tutam ot bile kalmamış, hepsi düzenlenerek binalar dikilmişti..

Ey Ulu Atatürk, ne uzak görüşlü insanmışsınız..

Doksan yıl öncesinden bugünleri görmüş, İstanbul beton kente dönmesin diye ağaç kesenlere hapis cezası uygulatmışsınız..

Duyarlılığını anlamamışız, bizi affet!…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP