Cahiliye devri

Cahiliye devri

ABONE OL
23 Ocak 2024 16:24
Cahiliye devri
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

İslamiyet’ten önce kızları diri, diri gömerlermiş toprağa… Değer verilmezmiş kadına, kıza… Putlara taparlarmış. Her türlü haksızlık, adaletsizlik, gasp, soygun kol gezermiş toplumda ve ayırt edilmeksizin kız, erkek; tecavüz edilirmiş çocuklara… Cahiliye Devri diye tanımlanan dönemde Arap topraklarında böyleymiş manzara… İslamiyet’le birlikte gelmiş dirlik, düzen, nizam, intizam… Gerçekten de gelmiş mi acaba?

El hak İslamiyet’in aydınlattığı ileri sürülen topraklarda; kızlar diri, diri gömülmüyor toprağa iki gözüm önüme aksın ki…Önce bıçaklanıyor en az yedi yerinden ya da ölümüne kurşunlanıyor. İntihara zorlanıp iple de asılan var, derin sularda boğulan da…Velhasıl diri, diri gömülen yok İslamiyet sonrasında; kesinlikle cansız bedenler gömülüyor toprağa…

İslamiyet öncesinde kuşkusuz değer verilmezmiş kadına, İslamiyet’ten sonraysa değeri, ederi çok paha; bu nedenle saklanmakta kafes ardında, kilit altında, üstelik de başlık karşılığı alınır, satılır bir meta evlilik pazarında…

İslamiyet’ten önce putlara taparlarmış; insan eliyle taştan oyulmuş putlara… İslamiyet’ten sonrasında; putlar, taşlar boş inanç, hurafe, safsata… Artık tapılan değer; dolar, avro bazında cash para…

İslamiyet’ten öncesinde her türlü haksızlık, adaletsizlik, gasp, soygun; haramiler, çeteler, eşkıyalar aracılığıyla yapılırmış… Fazla söze gerek yok… İslamiyet’ten sonra; adalet mülkün, mülk Allah’ın, para softanın…

İslamiyet’ten önce ayırt edilmeksizin kız, erkek; tecavüz edilirmiş çocuklara… İslamiyet’ten sonra hiç olabilir mi böyle bir vaka? 9 yaşındaki kızın dinen en doğal hakkıdır kocaya gitmek; cinsel yaşamın icaplarını yerine getirmek… Ayşe anamız gibi 9 yaşında gelin olmak… Ne demek tecavüz?  Haşa! Dinimizin emirlerine uymayanlara kızgın maşa! … Hele ki oğlan çocuklara tecavüz; alenen kuru iftira… Henüz birkaç sene evvelinde buyurmadı mı Londra’da yaşayan bir ulema; erkek, erkeği sevebilir diye? Ve…  Karıştırınız hatıratı, sorun Murat Bardakçı abinize; Halife efendilerin buyruğu altındaki koskoca Osmanlı topraklarında kadı efendiler en çok ne severdi ?… Geceler boyu civanlarla muhabbet, hamam sefaları ve onlarla sabahlama… Hiç olur mu mahbuplarla, Gilmanlarla meşkin adı tecavüz?… Tövbe istihfaf getir kafir; cehenneminde yakar seni Allah, atma iftira, yoksa sen şeytana mı oldun sefir? …

Ne yazık ki şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda, misak-ı milli ile sınırları çizilmiş bu yurtta, Atatürk İlke ve Devrimleriyle aydınlatılmış ulusun oluşturduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde son yıllarda genel durum böyle, böyle… Devrimler dumura uğratılmakta, tersine bir evrim geçirmekte ülke, ulus…

Tüketim toplumunun moda olgusunun sürekli kendini yinelemesine; moda tekrardan ibarettir de deriz ama özellikle tarihin tekrardan, tekerrürden ibaret olduğunu, insanlık tarihi boyunca dünyalılar olarak çok iyi biliriz. Geçmişte yaşanan Cahiliye Devri; tekrar ederken günümüzde kendini, giderek Orman Kanunu da hüküm sürmeye başlamakta toplumsal yaşamda… Bir farkla ki; kaba gücün yerini, para gücü almakta…Para da tüm değerleri satın almakta, hakları kullanma, yasalardan yararlanma; parayı elinde bulundurana bahşedilmekte…

Bu Para Kanunu’nun yaptırım gücü; kağıt üzerinde yazılı olan yasalardan/kanunlardan, yazılı olmayan toplumsal kurallardan, değerlerden üstün sayılmaktadır. Bu Para Kanunu’nun karşısında; her şey satılıktır. Vatan toprakları yabana peşkeş çekile dursun, yurtiçinde de yurttaşlar satılıktır, hayasızca satmaktadırlar kendilerini…Daha önceleri; bulgura, nohuta, kömüre, bir iktidarlık ömür biçenler…Onların kendilerini satmalarına alışmıştık da… Artık kadınlar da satılık… Uğruna devrimler yapılan, erkeğiyle eş, eşit olması için savaşım verilen, yurttaşlık bilinci gelişsin diye eğitilen… Pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını kazanan kadınlar satılık; pazara çıkarmışlar kendilerini… Öylesine ki başlarına türban, yüzlerine peçe, pencerelerine kafes, kollarına, ayaklarına kelepçe; dillerine kilit vurulacağı kör, kör parmağım gözüne… Başlarına gelecekler böylesine ayan, beyan belli olan kadınlar; kolayından ceplerine girecek harçlık için sürmüşler kendilerini siyaset pazarına, satmışlar benliklerini çıkar uğruna çağdışı yozluklara…

Üniversite ortamında bile kadınlar satılık; tesettür türbana bürünmüş Atatürkçü bildiklerimiz, onlar da kendilerini satmış, dolayısıyla akademik payelerin gelişi de daha bir kolaylaşmış. Ve sıradan kolaycı kadınlar; kişiliğini kolay kazanımlar için değişen, benliğini ateşe atan, yan gelip yatan kadınlar var. Toplumsal yaşamda, her an, her yerde, her alanda; artık satılık kadınlar var. İşin gerçeği, asıl bugün, asıl şimdi; Cahiliye Devri…Kadının dönmüş kolaycılıktan yana nevri; satmış kendini yeni düzene, yeter ki kolayından bir şeyler dolsun kumbaraya… Varken emeksiz yemek… Erkekle eş, eşit olmak da ne demek? … Varken düzene uymak; başkaldırmak aptallık, enayilik… Şimdiki kadınlar; satılık, hak edilmeden kazanılan unvan, makam, ihtişam, kazanımlar cepte… Sen hala diret, dur verdiğin her nefeste; kadının kurtuluşu için… Kadın çoktan kurtulmuş, o artık yeni düzenin himayesinde; Cahiliye Devri’nin sermayesinde… Sen ufaktan çekil ayak altından, bulandırma ortalığı; yolunu al aheste, aheste… Sen kendi derdine yan; yeni düzenin kadınları altın kafeste…

Ve bu arada yazadursun takvimler; 3 Mart 1924 Hilafetin ilgası diye…Ne olmuş yazıyorsa, bundan; varlığını yeni düzene satan kadına ne? …

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP