Soyutlama üzerine (2)

Soyutlama üzerine (2)

ABONE OL
6 Aralık 2023 12:47
Soyutlama üzerine (2)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habip Hamza ERDEM

Bir önceki yazımızda Türkiye’deki ‘sosyal medya fenomenleri’nden hareketle fenomen terimini açıklamaya çalışmıştık.

 Yeri geldiğinde bu konuya yeniden dönebiliriz.

Bugün ise, genel olarak bilim ve özelde sosyal bilimlerde ‘tanım’ ve ‘tanımlama’ konusuna kısaca değineceğiz.

          Kuşkusuz İBB Başkanı’nın ‘tanımlama’ yerine ‘tarifleme’ gibi ne idüğü belirsiz bir sözcük kullandığına işaret ederek, bilimsel tanımlamanın nasıl olduğuna bakalım.

Şimdi dün akşam Tele 1’deki 18 Dakika programında Emre Kongar ile Merdan Yanardağ arasındaki tartışmadan bir örnek alabiliriz.

Merdan Yanardağ, Türkiye’deki Cumhuriyet Devrimi’nin ‘çok partili’ olmamasının onun ‘demokratik’ olmadığı anlamına gelmeyeceğini ileri sürdü.

Emre Kongar ise, bu görüşe katılmadığını; çünkü ‘tanım gereği’ demokrasinin ancak çok partili olması gerektiğini ileri sürdü.

Burada Emre Kongar’ın ‘tanım’ derken, Dr Recep’in Nas’ı gibi bir şeyi anladığı sonucunu çıkarabiliriz.

Benim ‘Cumhuriyet ve Demokrasi’ başlıklı yazım 21 sayı sürmüş, bir ara vermek durumunda kalmıştım.

Demek ki, 21 değil ama 210 sayı yazı yazsam, Türkiye’deki ‘kafa’ları değiştirmeye zerre kadar katkım olmayacakmış.

          O zaman iki yüz elli yıl öncesine giderek ‘bilimsel tanım’ların nasıl yapılıyor oluşuna yakından bakabiliriz.

1774’te Priestley, normal kirli hava içinden bir ‘temiz hava türü’ bulduğunda, daha adını bile koymamıştı. Aynı tarihlerde, İsveç’te Scheele aynı ‘temiz hava’nın atmosfer içinde bulunduğunu ileri sürecekti. Ona yanmayı durduran anlamında ‘air déplogistisé’ adını verdi. Ancak her ikisi de, phlogistique anlayışını yıkacak olan bu elementi phlogistique kategorileri içine koyamıyorlardı. Priestley, Paris’te Lavoisier ile ilişki kurdu ve Lavoisier bunun bir ‘yeni element’ olduğunu ileri sürerek, kimya dalında önemli bir ‘buluş’a imza attı: oksijen.

Demek ki, Lavoisier’den önceki iki isim, ‘yeni element’i bulmuş olmalarına karşın, sadece Lavoisier oksijen terimini (kavram) üretmiş oldu. Böylece Lavoisier kimyada kurucu (fondateur) bir buluş gerçekleştirmiş oldu.

Bu örnek, kimya biliminde temelleyici bir kopuş’a (coupure) örnek oluşturmaktadır. Ayrıca; ilk iki ‘bulucu’nun (kâşif) düzeyi ile Lavoisier’nin düzeyinin aynı olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Ve yine, burada bir ‘kuramsal devrim’ olduğu kadar ‘kuramda devrim’ olduğu da söylenebilecektir. Çünkü hem phlogistique kuramınına oksijen kavramı girmiş olmakta, ve hem de phlogistique kuramı kökten yenilenmiş olmaktadır. Demek ki, bir bilimsel kuramda, kuramın kendine özgü sistematik tipine bağlı kopuşa, kırılma da (rupture) denilebilecektir.

Bu durum genelleştirilmese bile; ileride göreceğimiz üzere, gerek Marx’ın ekonomi politikte, Euclide ve Pythagore’un matematikte ve Galile’nin gökbilimde yaptıkları bu bağlamda düşünülebilir.

Günümüzde ise gerek Cumhuriyet ve gerekse Demokrasi konusunda yeni ‘tanım’lar geliştirilmektedir diyorduk.

Bu konuda dünyada birçok bilimci harıl harıl çalışırken, Türkiye’de ‘tanım gereği’ şöyle ya da böyle yorumlayamayız diye diretilmesini anlamak zordur.

O zaman, çoğu yerde onlarca kez yinelediğimiz üzere, Türk Devriminin ‘demokratik’ bir devrim olduğu ve ‘tanım’ gereği ‘demokratik’ olarak anılmak zorunda olduğunun altını bir kez daha çizelim.

Çünkü, ‘Millî Demokratik Devrim’ler kuramında bir ‘kopuş’ (coupure) ya da ‘kırılma’ (rupture) yaşanmadığı sürece, ‘demokratik’ olarak tanımlanmak zorundadır.

Ancak ‘demokrasi’ konusunda, son yıllarda yapılmaya çalışılan ‘yeni tanımlamalar’ kavramın içeriğini boşaltmaktan başka bir işe yaramamış ve sadece insanları ‘demokrasi’den soğutmaya yaramıştır denilebilir.

Eğer bugün Türkiye’de ‘demokratik’ ve hem de çok partili demokratik bir rejim var deniliyorsa, bilimsel olarak olmasa bile güncel dille ‘lânet olsun böyle demokrasi’ye diyerek, bu parantezi kapatabiliriz.

Ve bu iki ısınma yazısından sonra ‘soyutlama’ konusuna girebileceğiz demektir.

(Sürecek)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP