‘Kartallar kırkında yeniden doğarlar’ bir yıl kadar önce yazdığım, ancak bugün için de canlılığını koruyan bir konu olması gereğiyle yeniden yayınladım.
Yazının sonuna da bir düşünürün ‘özgürlük gereksinmelerin karşılanmasıdır’ sözünü ekleyerek şunu sordum:
İnsanımız ekonomik, politik, sosyal ya da diğer gereksinmelerini karşılayabiliyor mu?
Yanıt ‘evet’se sorun yok demiştim.
Yanıt ya ‘hayır’sa…
Sözüm ona insanımız gereksinmelerini karşılayamıyorsa…
Sözüm ona adam gibi yaşayamıyorsa…
İşte ‘en büyük’ sorun bu!
* * *
Geçtiğimiz hafta babam ile Sevgican Hastanesi’ndeydik.
Özellikle sabah-öğle arası Devlet Hastanesi’ni aratmayan yoğunluk vardı.
Yine hastalar üst-üste…
Yine yer yer tartışmalar…
Yine hastası kapıda bekleyen doktorun, odasında geyik yapması…
Yine hastaların kapıda çocuklar gibi ‘savunmasız’ bekleyişlerini görünce ister-istemez düşündüm:
Halkımız, özel hastaneyi devlet hastanesine yeğlemiş olsa bile, alışmışlığından kurtulamıyor; her denilene uymayı, kabuk kırmamayı, yenilenmemeyi sürdürüyor…
Özgür olunamayışın ‘sinmişliğidir’ bu!
* * *
Ama bir şeyi yerli yerine oturtmak gerek…
Sistem, kendi etkinliğini sürdürebilmek için her yolu dener; halkı yoksullaştırır, mülklüleri mülksüzleştir, özü asimile eder…
Salt kendine boyun eğilsin diye.
Ne yapıldığını düşünelim:
Üreticinin daha az üretmesi, sıkıntı çekmesi için temel gereksinmelerin fiyatlarını acımasızca artırır. Bu gereksinmeler bider, mazot, gübredir.
İşçinin zor koşullarda çalışmasına ses çıkartmazken, egemen gücün daha çok kazanmasının yollarını arar. İşçinin geçim sıkıntısına göz yumar…
Piyasada alım gücünü iğdişler, esnafın ödemelerini yapamaz duruma gelmesini sağlar.
Gençliğin sıkıntılarını medya güçleriyle alalar.
Lüksü izletir; yoksulluğu yaşatır.
Sonunda…
Önünde boyun eğen bir katman oluşturur ki; onların ‘bundan daha iyisi var mı’ demesini rahatlıkla sağlar…
Bu da bir başka açıdan ‘özgürlüğün’ budanışıdır!
* * *
Evet, ‘özgürlük ne’ midir?
Adam gibi yaşamaktır be!
Adam gibi yaşamak için çaba harcamaktır!
Kartallar kırkında yeniden doğmak, özgürlüklerini kazanmak için önlerindeki sınavdan başarıyla çıkmanın koşulunu yerine getirirler…
Buradan şunu çıkarıyorum:
Özgürlükleri kısıtlayan egemen sınıfta özgür değil!
çocu� �ah�l0 n olsa mezardakileri bile kaldırıp ‘evet’ oyu kullandırmak lazım” demiştir.
Abdullah Öcalan, Kandil ve BDP, referandumu boykot’ görüntüsü altında “evet” propagandası yapmaktadır. AKP, hergün şehit cenazesi kalkarken terör örgütüyle aynı safta yeralmamak için BDP’ye ‘boykot’ cenahını uygun görmüştür.
BİZ işte tüm bu rezilliğe HAYIR diyoruz!
Faşist bir siyasi parti elinde tüm insan hakları ve demokratik özgürlüklerin yok edilmesine HAYIR diyoruz!
.
Tüm yasal haklarımızın , küresel çete emriyle, iktidar eliyle gaspedilmesine, konuşma, düşünme, yazma hürriyetimizi kaybetmeye HAYIR diyoruz. İzlenmeye, dinlenmeye, fişlenmeye HAYIR diyoruz.
Yargıçların bir parti tarafından atandığı ve bir partili olarak vatandaşı yargıladığı bir düzenin kurulmasına HAYIR diyoruz! İnsan hakları, Demokrasi Özgürlük çığlıklarıyla tüm haklarımıza el konulmasına HAYIR! diyoruz.
Suçunun ne olduğunu bilmeden, ‘kurbanlık koyun gibi’ içerde tutulan gazeteci, parti başkanı, subay ve aydınların hayatının gaspedilmesine HAYIR diyoruz..
EĞİTİM
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün öncePOLİTİKA
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYEREL HABER
4 gün önceDÜNYA
5 gün önce