Nedenlerin çoğalması beni yoruyor

ABONE OL
30 Eylül 2015 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yaz sıcağının kanı ‘cıvıtması’ ile birlikte, yaşanan olayların estirdiği havanın da; tanıdığımca, tanımadığım yüzlerin bile ‘dokunsan’ patlayacak konumları karşısında ‘ne yapılabilir’ sorusundan daha çok, ‘ne yapılmak isteniyor’ sorusunun da anımsanması gerektiği kanısını taşıyanlardanım…

Bu duruma durup dururken geldiğim söylenemez…

Olanları yan yana ya da üst üste koyduğumda, içinden çıkılmaz ‘paranoya’ kapılıyorum.

Gelmemeli miyim?

Neden?

 

* * *

Hangi yöne baksam, mağara sarkıtlarını andıran ‘görüntüleri’; ‘yaşamak yine de güzel’ ilgisizliği ile pekiştirenlere tanık olmak işin ‘en’ dayanılmazı!

Ya da, imlenen karmaşıklıkları ‘toz-bulut/ sen olanları unut’ soytarılığına değin indirgeyip hiçbir şey olmamış gibi, olanlar ‘yaşamı yaşanılır’ kılmak için öncüllermiş gibi sunanların, bu yurtta nasıl yaşıyor olmasını bile düşünmeye başladım…

Düşünmemeli miyim?

Neden?

 

* * *

Birkaç gün önce Marmaris’ten gelen bir tanıdığım şöyle söyledi:

‘Yabancılardan başkasının alınmadığı yerleri görünce parmaklarımı ısırdım. Orada olmak için, kendi yurdunda, yabancı olacaksın…’

Önemsiz bir konu mu?

Çok partili sistemle birlikte, yurdu parselleyip ağır silahlarla donatanlar, bu yurdun insanlarını kendi uğurlarında öldürtmek için nerelere götürdüklerini herkes biliyor.

Anzakların, Çanakkale’ye gelişleri gibi…

Şimdi aynı yabancıların uzantılarına sahiller, enerjiler, madenler, telekomlar veriliyor…

Verilen yerlerde ‘söz’ bitiyor!

Bu yurdun insanı, çalışmadan, karnelerle yaşamaya itiliyor…

El açtırmanın yöntemi bu; önce mülksüzleştirmek, sonra da bu…

Sevinmeli miyim?

Neden?

 

* * *

Uzun süredir düşünüyordum…

Başbakan önce küresel ekonomik kriz için ‘teğet geçti’ deyimini kullanmış, IMF’ye seslenerek ‘size gerek duymuyoruz’ bile demişti…

Ne yalan söyleyeyim; bu başkaldırı hoşuma gitmişti.

Sonra, son kriz…

‘Teğet bile geçmeyecek’ dedi.

Komşum Metin ile durum değerlendirmesi yaparken Yılmaz Özdil’in ‘kriz yaratacak banka mı kaldı, hepsi yabancıya satıldı’ sözüne odaklandık…

Öyle ya bankaları yabancıya satarsan, krediyi bankalar alacaktı.

Yurttaş, bankalara borçlanacak ama, devlet fona borçlanmayacaktı.

Yurttaş borçlanmak için, bankalara taşınmazlarını tutu verecekti.

Teğete inanmalı mıyım?

Neden?

 

* * *

Nedenleri çoğaltmak olası…

Bu ‘çoğaltmalar’ beni yoruyor işte…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP