Yazıyı ‘bu halkın sorunu; bu ya’ diye bitirince soran dostlar oldu:
‘Halkın sorunu değil mi bu? Halk, yönetileceği yasayı belirlememeli mi?’
Bir deyim vardır, ‘aşağı tükürsem sakal, yukarısı bıyık…’
İnsanların, yönetilecekleri yasaları kendilerinin belirleme özgürlüğü olmasını ret etmemin ne denli ‘son tümcemle’ özleştiğini düşündüm ister istemez…
Bu anlatılması zor durum…
Bir yaşamlının yaşam kanallarını tıkamak gibi…
Suyunu kesmek gibi…
Beslenmesine engel olmak gibi bir şey…
* * *
Önce soruyu soralım:
‘Bu halkın sorunu ne?’
Ya da, insanın yaşamını sürdürebilmesi için ilk olmazsa olmazlar nelerdir?
İnsanlığın, tarihsel gelişim süreci incelendiğinde şu sıralama göze çarpar:
Beslenme…
Barınma…
Cinsellik…
Günümüzde, ‘insan gibi’ beslenmeyi sağlayamamışların olduğunu düşündüğümüzde; sözüm ona günlük gereksindiği kaloriyi, günlük gereksineceği dinlenmeyi, eğlenmeyi, gezmeyi, okumayı, tartışmayı, gülüşmeyi yaşamları boyunca görmeyenlere siz tutar ‘referandum’ derseniz, ‘yönetileceğin yasayı seç’ derseniz ne olur biliyor musunuz?
Üzgünüm…
* * *
Üzgün olduğumca da, tedirgin…
Nerede, hangi koşullarda olursanız olun, ‘halk’ dediğiniz kişilerin arasında birkaç saat dolaşıp, yine bu ‘halk’ dediklerinize sorun…
Deyin ki:
‘Yaşamından hoşnut musun?’
‘Geçim zorluğu çekiyor musun?’
‘Çocukların için gelecek korkun var mı?’
Hükümetin cesareti varsa, bu soruları da ‘referandum’ maddeleri arasına alsın; hadi…
Bakalım ‘halk’ bu sorulara ne diyecek bir görsün!
Olmaz mı?
Olmaz!
* * *
Şimdi burada durup düşünelim;
Bireyin, en iyi bildiği ‘şey’ yaşadıkları, bildikleri, içinde bulundukları değil midir?
Yaşanan nedir?
Acı…
Mutsuzluk…
Tok azınlık…
Aç çoğunluk…
‘Aç bırakılan’ çoğunlukta denebilir buna?
İşi elinden alınarak, işsiz bırakılarak…
Sonu da şudur:
Bu yaz sıcağında, insanlar serin yerler aramak için koşuştururken ‘aç-işsiz bırakılana’ kömür dağıtmaktır…
Oruç ayında, dinsel özellik hiçe sayılarak, aba altından sopayı göstererek, ‘bana evet demeseniz’ diye başlayan sözleri duymaktır…
* * *
Yazıyı ‘bu halkın sorunu; bu ya’ diye bitirirken bunları düşündüm…
Bugün referanduma on gün kaldı…
Bugün bile ‘referandum’ konusunda Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın sözleriyle birlikte, muhalefet partilerinin genel başkanlarının sözlerinden başka ‘bir şey’ bilmeyen, bilmeyi de önemsemeyen o denli çok tanıdıklarım var ki…
Bu arada ‘elbette evet diyeceğim, bana erzak, yeşil kart verecek başkası var mı?’ diyenleri de biliyorum…
Ne güzel değil mi?
EĞİTİM
14 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce