Damga

ABONE OL
29 Eylül 2015 10:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bilindiği gibi geçtiğimiz günlere damgasını vuran olaylar oldu; olanların tamamını ‘referandum’ ile içselleştirmenin doğru olduğu düşüncesindeyim.

Bunlardan ilki, PKK’nın geçici silah bırakması…

Üstelik örgütün üst düzey yetkilisinin ‘hükümetle anlaştık’ sözlerinin de yabana atılacak sözler olamadığını da düşünüyorum.

Gerek başbakan, gerekse AKP’li milletvekilleri ‘terör örgütüyle’ aynı masaya oturmanın ne denli ‘sevimsizliği’ üzerine yoğunlaşmış olsalar da şunları düşünebiliriz.

HAMAS kimdi, aklamaya çalışmadınız mı?

Habur’da karşılanan ‘göz yaşartan’ olayın görüşmeleri nasıl-kimlerle yapıldı?

Kırmızı halılarla karşılanan Talabani-Barzani daha iki yıl öncesine değin kimdi?

Bu soruların yanıtı, hükümetin ‘teröriste’ bakışını görmekte yeter!

 

* * *

TÜSİAD ile tartışma…

Referandumun ‘özgürlükler’ getireceğini inananların yalnız bu olayı düşünmeleri yetmez mi?

Aslında, bu şımarıklık tüm AKP seçilmişlerinde görülüyor!

Gazeteler ‘iyi’ yazarsa; iyiler!

Gazeteler eleştirirse; kötüler!

Başbakanın, geçtiğimiz yıl alanlara inip hükümeti eleştiren medyaya ateş açtığını unutmadık!

Her şey başbakanın istediği gibi olacak!

Yoksa ‘bertaraf’ olurlar!

Evet, TÜSİAD referandumda ‘evet’ diyeceğini açıklamadığı için ‘bertaraf’ edilebilecek!

Referanduma ‘evet’ denilmekle ülkemizin kurumlarının, kurumlara bağlı bireylerin yaşayacakları ‘özgürlük’ bu; bunu unutmamak gerek!

 

* * *

Soy- sop…

Nerede yaşayıp, kimlerce yönetildiğimizi düşündükçe hırçınlaşıyorum…

Bazan hırçınlaşmanın da ötesine gidip ‘her halk layık olduğu lideri kendi belirler’ tezinin ardına düşerek, ‘halkımızın layık olduğu liderler bunlar mı’ diye dövünüyorum!

Ya da şu an ‘lider’ olduklarını söyleyenler ‘lider’ değil; başka bir şey!

Geçen yıllarda Musa’nın Çocukları’nı okuduğumda bile, yazılanların içerisinde bulunan ‘soy-sop’ olgusu yerine, ‘neden’ orada olduğu ile ilgili yazılanları düşünmüştüm.

Başbakan nasıl politikaya atılmıştı, Amerika’da kimlerle-neler konuşmuştu, lobiler neler söylemişti gibi…

Yaşadığı kentin adının ne Potamya olduğu, ne de eşinin Yahudi asıllı Arap Celal’in kızı olduğu hiç ilgilendirmedi beni…

Seçilmeli miydi bunlar birer birer?

Hani Hitler’in maskladığı gibi yöntem mi denemeliydi?

Halk geçim sıkıntısı içerisinde her gün yarasının büyümesine sızlanırken, bu ülkeyi yönetenlerin soy ile sop ile ilgili alanları dolduranları ‘faşizan’ tutkularıyla coşturmaya çalışması hoşuma gitmiyor.

 

* * *

Referandum için son sözüm…

Önümüze konulan ‘evet’ ya da  ‘hayır’ dememiz istenen referandum yasalarının, ta baştan bu yana ‘yapılış’ biçimini hiç uygun bulmadığım gibi, sanki birilerinden bir şeyler kaçırma eylemi gibi ‘duruşu’ nedeniyle ‘evet’ denilmesini istemedim.

Anımsanması olası…

AKP’li Burhan Kuzu ‘taslağı’ hazırlamış, hazırlanan taslak ülkemizde gündeme getirilmeden AB’ye, ABD’ye sunulmuştu…

Bunu herkes ne denli ‘etik’ bulur bilmem ama, bana göre duyarsızlık…

Siz, bu ülke için yaptığınız yasaları, önce emperyalist güçlere göstereceksiniz, bu emperyalistlerin onayının ardından da ‘halkoyu’ deyip alanlara ineceksiniz!

İşte ben bunun için de ‘hayır’ diyorum…

 

* * *

Gündeme öyle olaylar ‘damga’ vuruyor ki…

Bunların hepsinin ‘ucunu’ referanduma bağlamak olası…

Bu halkın sorunu bu ya!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP