BENİ YORAN GELİŞMELER

ABONE OL
28 Eylül 2015 08:36
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifa etmesinin ardından birçok kişi ‘partinin başına kim gelecek’ sorusunu sormasına karşın; ‘Amerika’dan gelen iletinin içtenliğine inandığını belirtmesi beni daha çok yoruyor.

Üstelik ‘aylardır’ cemaat-asker birlikteliği ile cemaatleri anlamak gerektiği üzerine yazılar yazan Serdar Turgut’ta  ‘mücadelemde doğru yolda olduğuma inancım arttı’ diye biten bir paragraf  kondurdu  yazdığı yazının ortasına…

Bunun dışında ‘yıllarca’, özellikle AKP hükümetiyle birlikte gelişen olayların ‘gizli’ eşgüdümcüsü (koordinatörü) olarak ortaya atılan ‘cemaatler’ savı ne oldu da, ‘kasetin’ ortaya çıkmasıyla birlikte ‘aklanma’ gereği duyuldu?

Bunu düşünmek işte beni yoruyor açıkçası.

 

* * *

Gerek ülkemizdeki, gerekse dünyadaki ‘illuminati’ komplolarını okumuş, düşünmüş, yorumlamış biri olarak ‘acaba bu işin altında da mı bir komplo var’ demekten kendimi kurtaramıyorum!

Şöyle ki:

Örneğin, Başbakan Erdoğan’ın ‘van minut’ çıkışıyla birlikte değişen bir hava olabileceği kuşkusunu bugün için bile taşıyorum!

Başbakan, İsrail’e böyle davranmakla ABD’den koptuğunu mu, yoksa ABD’nin Erdoğan’ı bir başına bıraktığını mı anlamak gerekiyordu; uzun süre düşündüm.

Ben artık şuna inanmaya başlıyorum; ülkemiz ya on yılda bir darbeyle karşılaşır, ya da hiçbir hükümet on yıldan fazla sürdürülmez!

Neden mi?

Çünkü on yıldan fazla bir zaman ülkenin bir katmanına dağılan iktidar ‘nimetleri’, nerede olursa olsan halkı gerer, başkaldırtır!

Bu tür bir olayın, bu bölgede yaşanması ‘gelişmişlerin’ çıkarlarını sarsar!

Onun için de, ülkemizde bu dönem hükümet değiştirilecek!

 

* * *

Evet…

CHP’den gerekse, ‘muhalefet’ yanlı basından sıkça okuduğumuz F Tipi patentli düşüncelerin nereden, nasıl, neden geldiğini anlatan birçok yazı, birçok söylev duydum; duymayanın olduğunu da sanmıyorum!

Deniyordu ki; ABD’de yaşayan Fethullah Gülen kuş sütü ile en iyi biçimde korunarak yaşamını sürdürürken, ülkemizde Ergenekon ‘suçlamasını’ yönetiyor! Fethullah’tan gelen yönergeler doğrultusunda ülkede ‘kargaşa’ yaratılmaya çalışılıyor!

Hem Fethullah Gülen, ABD’ye olduğunca, CİA ile de eşgüdüm içerisindeydi!

Okul aştığı tüm ülkelerde asıl CİA ile anlaşmalıydı; ABD’nin bir başına girmekte zorlanacağı ülkelere Gülen okulları aracılığı ile girmekteydi!

Değil miydi yoksa?

Uyutulduk mu, kandırıldık mı yoksa?

 

* * *

Burada şuna dikkat çekmek istiyorum:

Her şeyde ‘komplo arama’, denecek olsa da beni yoran durumu açayım…

AKP’nin dönemi kapandı; bunda ayrı düşünen değil de, ‘seçenek’ sorusunda takılı kalanların olduğunu biliyorum.

Ancak, bir günde ‘birkaç gündem’ birden oluşturulabiliyorsa, bir ‘seçenek’ yaratılması da o denli zor değil kanımca…

İki dudak arasından çıkan ‘van minut’ kadar bir zaman!

Neler oldu bakalım:

Son zamanlarda CHP’nin gösterdiği trent artık yadsınmaz duruma geldi. Örneğin ‘mayınlı bölge temizliği’ sırasında, ya da ‘anayasa görüşmeleri’ sürecinde izlediği politikanın halkın gönlünü okşadığı da…

Anti-Amerikanist bir CHP’nin Kemalist çizgisi yerine; İkinci Cumhuriyetçi, sosyal demokrat yapılanmaya hazır bir CHP’nin oluşabilmesinin yolları arandı.

Baykal’ın kaseti çıktı ortaya…

Üç günlük suskunluğun ardından Baykal hem istifasını açıkladı, hem de Fethullah cemaatinin ‘bu işte’ eli olmadığına ‘inandığını’ açıkladı!

Ne CHP’nin başına gelecek olanı, ne de Deniz Baykal’ın konuşması sırasında ‘gözyaşlarına boğulanların’ durumunu önemsiyorum…

Bana bunlar inandırıcı gelmiyor işte!

Daha düne değin Genel Başkan olmasının, partinin başında durmasının ‘yanlışlığını’ anlatanların, ‘gidiyorum işte’ demesinin önüne yatmaları da bana inandırıcı gelmediği gibi, beni yoruyor!

Bunları düşünmek beni yoruyor!

 

Yüksek duvarlı iki kapıdan ilkini seçip, önce yenileşen konağı kat kat geziyoruz.

‘Butik Otel’ odalarını, terası, nargile salonunu…

Sonra, bahçede, üstte bir masaya oturuyoruz.

Portakal ağaçları, ağaçların yaprakları, çiçekleri, yaydığı koku…

Bir de Yaverin Konağı…

Harcanan iş gücüne kimsenin bir şey diyeceği yok.

Akşam karanlığı yavaşça abanmak üzerine Kozan’ın…

Çay getiren konak çalışanına soruyoruz:

‘Hangi saatlerde yoğun oluyorsunuz?’

‘Öğle ile akşam sıra bekleyen bile oluyor. Diğer zamanlar sakiniz. Gerçi kaleye çıkanlar, genelde buraya da uğruyorlar. Çay ikram ediyoruz. Yorgunluk atmış oluyorlar…’

 

* * *

Pelesenk yağı, birçok çiçeğin karışımından bu bölgede yapılırmış bir zamanlar.

O kokuların tamamını ayrı ayrı burada bulmak olası.

Ne de olsa aylardan nisan…

Ne de olsa portakal çiçeği, lale, kekik, melengiç kokuyor Kozan.

Ne de olsa Kozan Kalesi var ışıldayan…

Ne de olsa…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP