Geçen hafta, komşuluk ilişkileri üzerine yazdıklarım birçok okuru düşündürmüş olmalı…
Elektronik postaya gelen bir iletide şu sözler vardı:
‘Beni düşündüren şu; Somali’yi komşu diye dillendirenler, ayrıca ‘komşusu açken tok yatan bizden değil’ hadisi ile bütünlemeye kalkışanlar, neden böyle bir yanılgı içindeler? İnanın anlayamıyorum. Somali, gereksinmesi olan, açlıkla mücadele eden bir yer. Tamam. Peki başbakanın yanından ayrılmayan ABD destekli Somali Cumhurbaşkanı bu açlığın neresinde? Bu neden düşünülmez, bilinmek istenmez. Bana her şey senaryo gibi geliyor. Yazdıklarınızı takdir ediyorum…’
* * *
Okur, yazılanla birlikte, yazılmak istenenleri de düşünmeye başlamışsa, ‘yazılan’ yerini bulmuştur anlamını taşır…
Geçenlerde bir tanıdık, yine ‘komşu’ yazısını değerlendirirken, oruç ayında ardı kesilmeyen ‘iftar’ yemeklerinin ‘anlam’ karmaşası içerisinde olduğuna değindi.
Yapılanın, ‘dinsel’ anlamı üzerinde durdu.
Şöyle dedi:
‘Özü ile sözü belirsiz olan kurum ile kuruluşların, neden böyle bir eyleme bulaştıklarını, neden bu duyarsızlığa alet olduklarını anlamam zor. Düşünsene, çalıştırdıkları insanları boğmak isterken, görevlerini kötüye kullanırken, işinde her tür kalpazanlığı yaparken, önünden gidene çelme takarken, insanları işsizleştirirken, mülklüleri mülksüzleştirirken bu yemekler ne anlam taşır? Ayrıca, yemekleri izleyin, ya da fotoğraflarını anımsayın… Hep aynı isimler! Neden bu fotoğrafın içinde olmak isterler?
İftar yemeği, denince ‘aşırılığa’ gitmeyen, mideyi yormayan yemek gelir aklıma. Ne yenir, ne içilir bilmiyorum ama, bir çoklarının sofrasında bulunmayan menülerden oluştuğu kanısındayım.
Birde ayrıca, bazı yemeklerin arasında gezinen fotoğraf makineleri, televizyon kameraları ne yaptıklarını ya bilmiyorlar, ya da yaptıklarının ‘çok iyi’ bir şey olduğunu kafalarına vurarak inandıran birileri var… Bunları anlamıyorum…’
* * *
Okurun anlattıkları da beni düşündürdü…
Oruç ayı…
Yalnız yerel ölçekte değil, genelde de yaşananlar var anlaşılmayan…
Daha dün, Deniz Fener’i yolsuzluğunun savcıları oruçlu ağızlarca, yeni bir ‘iftar’ yemeğinin yapılacağı bir günün ortasında ‘görevden alınması’ hoş olmadı…
Savcılar, ‘yeni bir dalga’ başlatacaklardı.
Deniz Feneri nedeniyle kritik isimle rde sorgulanacaktı!
Hükümet…
Hükümetin Bakanları…
Deniz Feneri’nin, televizyon kanalının, dinci yayınları…
Yetmedi daha başkaları ‘iftar yemeği’ öncesinde kararını verdi…
‘Savcıları durdurun…’
Oh be…
* * *
Yarın bayram…
Ozan ‘şeker de yiyebilsin çocuklar’ diyor.
‘Şeker’ bir simge…
Ağız tadı, anlatılmak istenen…
Ülkenin, büyük üretim araçlarını elinde bulunduran bir kapitalist, şeker hastalığı olduğundan dolayı birçok yiyecekten uzaktı.
Sorduklarında ‘ne yapayım, yaşamak için yemiyorum’ demişti.
Mal, mülk ‘ağız tadıyla’ güzel…
Ağız tadını bozanların, ağız tadı olmaz!
Ağız tadıyla geçsin bayramınız…
EĞİTİM
15 saat önceYAZARLAR
17 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce