Bak arkadaş…

Bak arkadaş…

ABONE OL
21 Ocak 2022 11:20
Bak arkadaş…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yaşamın kendisi uzun/ ince bir yol olduğunca, tüm anlaşılmazlığını/ tüm anlaşılırlığını da kendi içerisinde yaşatıyor!

Hiç kimse mutsuz olmak, aç kalmak, birinin önünde eğilmek, el pençe ovarak yaşamda kalmak, kışın soğuğunda ısınamamak, her yıl bir ay dinlenememek, güzel söz duymamak için yaşama gelmedi!

Dünyanın büyüklüğünden daha çok canlının yaşamını sürdürecek olanaklar var! Ancak güçlünün güçsüzü alt etme, patronun işçiyi sömürme, büyüğün küçüğü zapt etme, “iktidarın” yurttaşı istediği gibi sindirme/ algıya sürükleme “hırsı” nedeniyle yaşam karma/ karışık!

Düşünür “insan, toplumun kabına göre şekillenir” tezi yerinde bir düşüncedir! Toplumu “iktidar” olarak düşleyin, “iktidarı” da sistem… Sistemin koşulları yerine getirilirken, daha çocuk çağdan başlanarak planlar/ izlenceler oluşturulur! Yaşama/ topluma “nasıl” bir insan sürüklenmesi isteniyorsa, çocuklara “o” bilgi yüklenir! Bugün cemaat yurtlarından çıkan, yaşları delikanlı çağlarını aşmışlarla oturup bir konuşun! Kurdukları tümceler, tümcelerin arasındaki sözcükler bile “onun” aldığı eğitimi ortaya çıkaracaktır!

***

Bak arkadaş! Birini sevdiğin, birine gönül verdiğin, birinin yanında olduğun için suçlanmazsın! Çünkü bu olgu bir “bakışı” ortaya kor!

“Onun” olaylara yaklaşımını, çözüm odaklı tutumunu benimseyebilir, yanında olmak isteyebilirsin! Kimseyi ilgilendirecek bir olgu değil bu! Aldığın eğitim, sana yüklenen bilgi, kabının sana yüklediği bakış bunu ortaya çıkarmıştır!

Biri çıkıp “neden çikolatayı seviyorsun” diyemeyeceği gibi, biri neden “şiir okumaktan nasıl haz alırsın” diyemeyeceği gibi, biri önüne durup “nasıl bu denli inançlı olabiliyorsun” diyemeyeceği gibi, biri karşına dikilip “neden aşı karşıtısın” diyemeyeceği gibi, biri de çıkıp “sen bu partiye nasıl inanırsın nasıl oyunu verirsin” diyemez!

Kararı verecek olan, “onu” enine/ boyuna tartacak olan sensin arkadaş!

Bunları söylerken şunu da unutmamak gerek:

İnsan, değişebilen/ yaşadığı olaylara göre deneyimlenen bir canlıdır!

Adına “ikinci yaşam” bile denebilir!

***

Seksen darbesinin ardından kurulan yeni-liberalizm yanlısı Özal hükümetinin toplumda estirdiği havanın “sentezini” çok iyi yapmamız gerek arkadaş…

Seksen öncesinde toplumsal olaylara duyarlı olan bir kuşaktan, “işini” bilen bir yapıya büründü! Toplumsal yararlar yerine “bireysel” kazançlar, vurgunlar, çıkarlar ülkeyi sardı! Sanki insanlar yapmak istiyormuş da, ya da beliyormuşlar da “bulmuşlar” gibi…

Örneğin caddelerin köşelerinde para satanlar ortaya çıktı, bankerler ülkenin en saygın isimleri arasında yer aldı, kireç tozunu deterjan kolilerine doldurup satan merdiven altı işletmeler oluştu…

Toplumdaki “bu değişimin” araştırılmasının, sarstırılmasının sentezinden söz ediyorum…

Çünkü şu an “benzeri” yine yaşanıyor, arkadaş! Yeni-liberalist düşüncenin topluma yapıştırdığı “işini bilmek” ya da ünlü “benim memurum işini bilir” anlayışı, şimdi “bana yandaş olan kazanır” biçimindeki anlayışla sürüyor…

Bugün yaşananları başka türlü açıklamak olası değil arkadaş!

***

Sokağı, pazarı, akıl almaz biçimde yaşananları çok iyi gördüğünü, yaşamın içinde olduğunu, bu güne değin hangi siyasi görüşte olursan/ ol, bu güne değin kime oy verirsen/ ver, bu güne değin kimin için yokuşu yol eylersen/ eyle bile/ biliyorum…

Arkadaşımsın, “işini” bilecek denli kirlenmemişsin…

Gönül verdiğin, oy verdiğin, yollarına düştüğün yirmi yıllık “iktidar”, bunca yaşananlar karşısında, “muhalefet” gibi yapacaklarını ileri sürmeye başlamışsa, yurttaşlar açlıkla boğuşurken yaptıkları “iyi çalışmaları” dile getirmeyi sürdürmüşse, “halkımızı enflasyon karşında ezdirmedik” derken yılbaşından bu yana zam yağmurunun oluşturduğu travmayı unutturmak için çaba harcamışsa…

Bak arkadaş, bu yaşam senin, senden başkası da “senin” üzerinde yetki gücü oluşturamaz! Sana bu güne değin verilen sözlerin yerine getirilip/ getirilmediğini sorgulayacak olan da sensin!

Sokakta, pazarda, markette karşılaştıklarını unutma! “iktidarın” üstünde özellikle durduklarını ileri sürdükleri “fahiş fiyat” konusunda kimseyi dinlemeden raflara, tezgahlara bakman yeterli!

Bak arkadaş, kime/ neden oyunu verdiğine, kimi/ neden desteklediğine takılmıyorum; ancak sana dokunan eli, senin yaşamına vurulan izi, emeğine vurulan prangayı, sana yaşamı zorlaştıran gücü “gör” diyorum…

Hiç bir gücün karşısında ne aldatan ol, ne de aldanan; çünkü yaşam da, gelecek de, umut da sensin!

 

200122

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP