Tülay SÜKÜN

Tülay SÜKÜN

29 Mart 2023 Çarşamba

Seçim…

Seçim…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DÜŞÜNDÜREN DÜŞÜNCELER

Tülay SÜKÜN

Kişi en iyi kendini tanır.
Oy kullanmak adına, bilip tanımadığı birini seçerse eğer, bilgili ve akıllı bir kişi mi yoksa cahil bir kişi Mİ sayılır?

Gerçekte her kişi, uzmanı olmadığı konularda cahil biri değil midir zaten?
Meslekler de bu nedenle yok mudur?
Eğer bir demirci değilsem ya da değilseniz, demirin nasıl dövüleceğini bilmediğimiz için o konuda cahiliz demektir…

İşte bu nedenle her kişi, bildiği konu hakkında söz söylemeli, uzmanı olduğu işleri yapmalıdır…

Yolcusu bin (1000) kişilik olan bir feribotta, kaç kişi gerçekten kaptanlık öğrenimi ve eğitimi almış olabilir?

Kaptanlık eğitimi almayanların, kaptanlık konusunda cahil olmaması mümkün müdür?

Ayrıca kaptanlık eğitimi alanların da bir süre çıraklık yapıp, gemiyi karaya oturtmadan, fırtınada devirmeden okyanusları geçirdiği görülüp, bundan da emin olunup, ‘Bu kişi, bu kaptanlık işinin ehlidir!’ denilip, daha sonra kaptan olarak ilan edilmesi gerekmez mi? Bu kaptanın, diğer kaptanlarla kıyaslanmasının sonucunda yapılacak bir seçimle daha iyi kaptanlık ünvanı verilebilir…

Kişi en iyi babasını annesini tanır ve kaptan olup olamayacağını görüp, anlar, bilir. Eğer onların kaptanlığıdan eminse ve diğer kaptanlardan çok daha iyi buluyorsa anne ya da babasını yönetici kaptan olarak seçer, değil mi?

Yine aynı şekilde, üretimde, işçi veya emekli sınıfındayken, NİYE tanımadığımız bir avukatı, eczacıyı, doktoru, müteahhidi, öğretmeni ya da iş adamını, bir yönetici kaptan olarak seçelim ki?

Bizim yollarımızdan geçmiş, yönetici kaptan olmanın gereklerini yerine getirmiş, çok iyi tanıyıp bildiğimiz bir işçiyi, bir emekliyi yönetici kaptan olarak seçelim!

Eğer kendi emek sınıfımızdan yönetici kaptan olabilecek nitelikte bir kişiyi tanımıyorsak, KAPİTALİST demokrasili bir cumhuriyet sistemimiz var diye, NİYE gidip oy kullanalım ki?

Bırakalım, öğretmeni öğretmenler, avukatı avukatlar, doktoru doktorlar, iş adamını da iş adamları seçsin! Her toplum, layık olduğu şekilde yönetilirmiş diyelim…

Aklımızı kullandığımız, ortak akılla oluşturduğumuz ve mantığımızla desteklediğimiz her olgunun felsefesi, en değerli varlığımızdır…

Sokrates 2500 yıl önce söyledi. DEMOKRASİ diye bir olgu yok!

Gerçekler ise bize, SINIF BİLİNCİ diye bir olgu olduğunu, gözümüze göstere göstere öğretti.

Emek ve alın terimizle mi karnımız doyuyor yoksa kapitalimiz yani paramızla mı paralar kazanıp, yemeği önümüze getirtiyoruz? Olayımız bu!

Çalışan mıyız, patron muyuz?
Toplumdaki yerimiz nerede, sınıfımız neresi? Aklımızı kullanalım, SINIFIMIZIN bilincinde olalım, buna göre davranalım…

Şimdi bu SEÇİM için ne düşünelim, NASIL davranalım?

SINIFIMIZIN FARKINA VARIP,
sayımız arttığında;

Bir kurtarıcı olmadan ortak akılla,

Seçme ve seçilmenin bulunmadığı,

Yönetimde her kişinin sırasıyla görevler aldığı,

Tüm insanların alın teri dökmeden emek vermeden geçinemediği,

Para ve silah çeşitlerinin olmadığı,

Her bireyin aynı haklara sahip olup, eşit bulunduğu,

Devlet de dahil hiç bir mülkiyetin görülmediği,

‘Ağaçlar ve toprak hiç kimsenin, meyveler ve sular herkesin!’ denildiği,

HACE Bektaş Veli’ nin adını koymadan uyguladığı, bir

“SOSYALİST SİYASİ TOPLUM SİSTEMİ”

kurabilir miyiz acaba?

secim

0

BEĞENDİM

ABONE OL