28 Eylül 2024 Cumartesi
Süleyman YAĞIZ
sokağından geçiyordum
bahçenden kokun geliyordu
giresim geldi içeriye
giremedim
korktum gecenin yıldızlarından
pırıl pırıl parlıyorlardı
sanki nöbet tutuyorlardı
sanki…
sanki…
seni benden koruyorlardı
aaahhh ah
bir bilseydin
bilebilseydin
ne kadar da çok özlemiştim seni
anlatabilseydim
anlatabilseydim hasretimi
dökebilseydim
dökebilseydim derdimi
tek bir gülün
tek bir tebessümün bile yetiyordu
yalnızdım sevdiğim
yapayalnızdım
taa ötelerden bir ses geliyordu
belki de vuslatın
sırrı çözülüyordu
bilmiyordum
sustum, kulak verdim
ses kesileverdi birden
kurudu dilim damağım
kırıldı dizlerim
giremedim bahçene
sese ses veremedim
kimdi, kimlerdi anlayamadım
kuşlar uykudaydı
dallarında ağaçların
gerildi perdesi gökyüzünün
ürktüm; tarumar oldu saçlarım
terledi avuçlarım
çekildi yıldızlar birer birer
karanlığı çöktü gecenin
gidecektim
geldiğim gibi sessizce
vuruldum sırtımdan aniden
utandım sevdiğim
sanki bir suçlu gibiydim
unuttum acımı
unuttum sancımı
çıktım vurulduğum pusudan
yaralı yaralı düştüm yollara
saçıldı kanlarım yerlere
dönüyordum sevdiğim
belki de veda ediyordum
bilmiyorum
bilemiyorum
güvenim kalmamıştı
yıldızlara
tek güvenim “ay”dı
o da uykudaydı
çok da yorulmuştum
sen yaşa sevdiğim sen yaşa
ben olsam da olmasam da
varlığın her şeye değer
yeniden gelir isem dünyaya eğer
seçerim seni sevdiğim
seni bir daha
bir daha sevdiğim
dün gece sevdiğim
düşümdeydin
ben seni
işte böyle delice sevdim
uğruna öldüğüm
vermem ellere
düşsem de dillere
çöllere sevdiğim
ölürüm!
ölürüm!
İstanbul, 26 Mart 2022