15 Kasım 2024 Cuma
Çocuktum, büyükbabam Bornova’da sağlık memuruydu. O yıllarda sıkça yaz tatilini geçirdiğim güzeller güzeli Bornova ilçesinin insanları büyülemişti beni.
Adana da kimse gece on iki ’den sonra parkta bahçede dolaşmazken, gençler sohbet etmeye o saatler de dışarı çıkarlardı.
Ve en fazla beş katlı evleri, ağaçlı yolları hiçbir zaman unutamadım. A… ayrıca dağlardan mı, denizden mi? Estiğini bilmediğim yaz aylarında ki rüzgarı…
Gel zaman git zaman oğlum Ege Üniversitesini kazandı. Bu yaz oğlumun okuduğu ilçeye gitmek kısmet olmuştu. O an ki yaşadığım şoku hiç unutmam. “Ne olmuş Bornova’ya her yerde koca koca binalar var ve bu bölge fay hattında” diye hayıflanırken gökdelenleri görmemle “inşallah bir sarsıntı olmaz” diye de içimden geçirmiştim
Ve Adana…
Adana İlinin ilk yerleşim alanı Seyhan İlçesidir. Çünkü diğer bölgelerden daha sert toprağı vardır. Bunu herkes bilir, o yüzden Seyhan’ın belli bölgelerinin dışında evler ya tek katlı ya da dört, beş katlıdır. Biz çocukken en azından bu böyleydi. Zira tarıma elverişli, yumuşak toprakların üzerine konuşlanmış bir İl, ayrıca yine fay hattında ve Seyhan-Ceyhan nehir yatağında.
Kuzey Adana denilen bölge, sonradan oluşmuş bir ilçedir ve buralarda da evler beş katın üstüne çıkmazken ki buraları bağ ve tarla alanıydı. Hükümetlerin politikasıyla imar planı değişikliğine uğrayarak yine kocaman binalar, Seyhan ilçesine olmak üzere Adana’nın bütün il sınırları içerisinde, gün geçtikçe çoğalarak her apartmanın bir mahalle durumuna gelmesine neden oldu.
Kentsel dönüşüm dediler ve belki de güçlendirilerek ayakta kalmaya devam edebilecek binaları yıkıp yerlerine kocaman konserve kutularını yerleştirdiler.
Burada aslında ne suçlu aramak ne de veryansın etmenin hiçbir anlamı yok. Zira alan memnundu satan memnun…
Eğer bir bölgede yaşıyorsanız bu bölgenin coğrafi konumunu mutlaka biliyorsunuzdur. Fay hattın da ya da dere yatağında olduğunuzu bildiğiniz yerleşim alanlarına yapılan evlere göz yumanlar da bu evlerin arsasını müteahhide verenler de ve bu evleri satın alan insanlar da İzmir depremin de ve diğer afetlerde hayatını, malını kaybeden insanlar adına suçludur.
Sürekli gelen imar afları, dayın varsa kontrollerden geçen binalar, bu binaların tadilatını yapan ya da güçlendirme yapan firmaların denetimsizliği olduğu ve bizim aç gözlülüğümüz devam ettiği sürece deprem bölgesin de olup daha çok canların yitip gideceği ortada.
Lütfen, iki ev fazla almak için beş kat verilmiş arsalarınıza, dayınızı, dananızı aracı yapıp on kat izni almayı bırakın.
Lütfen, “çok lüksmüş” diyerek özellikle bizim gibi tarım alanı, dere yatağı olan bölgelerden çok katlı ev almaktan vazgeçin.
Lütfen, artık görün! Hiçbir merkezi ya da yerel yönetim sizin canınızın peşinde değil ve maalesef sürekli bütün bu afetlere zemin hazırlayan yöneticilerimiz bizlere yalan söylüyorlar.
Ve unutmayın ki bu işler arz talep meselesidir. Siz talep etmediğiniz sürece bu koca mezarları yapanlar bir gün bu işlerden vazgeçecektir.
Ya şimdi ne oldu!
Onca yitip giden canlar, onca yarım kalmış hayatlar sizce tekrar gelecek mi?
Ailelerin ocağına düşen bu ateş hiç sönecek mi?
Peki değdi mi?
Artık, aklımızı başımıza alıp evlerimizi mezarlarımız haline getirmekten vazgeçelim.
Afette canından olan vatandaşlarımızın ruhu huzur bulsun ve yaralılara acil şifalar dilerim.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığını korumaya çalışın!