21 Kasım 2024 Perşembe
Rifat SERDAROĞLU
Her şeyi bildiğini sanan kişiler yanlışlıkla bir ülkenin iktidarını ve muhalefetini ele geçirirlerse, o ülkenin başkaca bir düşmana ihtiyacı yoktur.
Hiçbir düşman o ülkeye bunlar kadar zarar veremez.
Vücutlarının tamamını yani belden yukarısını özellikle kafalarını kullanamazlar. Akılları genellikle bel altına çalışır. Bu tarzları konuşmalarına, hareketlerine, esprilerine ve fetvalarına bile yansır!
Yarım Yamalak İnsanlar tarih bilmezler.
Bugünün coğrafyasından ve dünyasından haberleri yoktur. Demokrasiyi sadece seçim-oylama olarak algılarlar.
Karşı fikirlere saygıları yoktur. Herkes onlar gibi düşünmelidir.
Başka türlü düşünenler, gerekiyorsa “Devlet Gücü” kullanılarak diz çöktürülürler.
Basın özgürlüğü, sadece onların lehine yazıldığı sürece sonsuzdur. İktidarın da, muhalefetin de gazeteleri vardır. Sistem ikisinde de aynıdır. Doğruyu yazanlar, söyleyenler TV ve Gazetelerde yer bulamaz! Aleyhlerine yazanlar ise gazeteci-yazar değildir. Ya teröristtirler ya da tasmaları çözülmüş kalemlerinden kan damlayan pisliklerdir!
Teknolojiyi takip etmezler, bilime inanmazlar, kitap okumazlar.
Onlar için bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir!
Gazetelerin sadece spor sayfalarını okurlar. Milliyetlerini, yabancı takımlarla yapılan futbol maçlarında hatırlarlar.
Dindar geçinirler ama ne din ne de dinler tarihi hakkında en ufak bir bilgileri bile yoktur! İndirilmiş İslam’a değil, uydurulmuş İslam’a inanırlar.
Halkı kışkırtmak, oy toplamak, zenginleşmek için dini kullanırlar. İnançlı saf Müslümanların verdiği sadaka paralarını çalmaktan utanmazlar. Yüreklerinde “Allah’tan korkmak kuldan utanmak ve merhametin kırıntısı yoktur!”
Sosyolojik olarak bunlara insan denemez. Anatomik olarak ise bunlar yarım insanlardır. Bu yüzden bu sepetlere Yarım Yamalak İnsan diyoruz!
Diğer yarılarının ne olduğu ise bulundukları konuma göre değişir.
Akrepten, Kutup Ayısına- Canavardan, Seccade Şeytanına kadar çeşitli kılıklara girebilirler.
Kendilerini bir ulusun onurlu vatandaşları yapan tarihi şahsiyetlerle kavgaları vardır. Aydınlıktan, şeffaflıktan korkarlar. İçinden çıktıkları “Karanlık çağı” severler. Kadının özgür olmasını ve topluma karışmasını hiç istemezler. Onlar için kadın, sadece doğurmak ve çalışmak için yaratılmış bir köledir. Kadın-Erkek eşitliğinin, yaradılışa ters geldiğine inanırlar.
Bunlar istihdam yaratmayı, insanlara iş olanakları sağlayıp onların onurlu insanlar olarak huzur içinde yaşamalarını istemezler.
“Aç kalsınlar, cahil kalsınlar, böylelikle bana ve benim vereceğim yemek paketlerine, kömüre, maddi yardıma muhtaç olsunlar” düşüncesi, onlara daha uygun gelir ve buna utanmadan “Sosyal Adalet” derler!
Ülkenin en stratejik tesislerini üç-beş yıllık kiraları karşılığında satmaktan çekinmezler. En kolay ve en çabuk avanta kapmak yolu olan inşaat işlerinden başka bir şey bilmezler.
Sanat anlayışları yoktur. Ya sanatın içine tükürürler ya da yıktırırlar.
Bale-Tiyatro-Klasik Müzik onların dünyalarında yoktur. Dünyanın saydığı alkışladığı kendi sanatçılarından nefret ederler, tutuklatmak için gayret ederler.
Delikanlı gibi mertçe dövüşmezler. Her türlü hile-yalan-sahtecilik bunlarda vardır.
Bunların girdiği yerde Adalet-Hukuk olmaz. Bunlar insanlara tuzak kurarlar, kendilerine emanet edilen devlet gücünü adaleti saptırmak için kullanarak insanların özgürlüklerini ellerinden alırlar, kul hakkı yerler ve bunu din adına yaptıklarını söylerler…
Bizde böyle yarım yamalak yöneticiler var mı?
Olmaz mı? Çünkü bizde ileri demokrasi var! Hem de en ilerisinden…
Not; Sayın Kılıçdaroğlu;
100 Milyon Dolarlık Hasan Cengiz olayını, bu adamın kimin elemanı olduğunu,
bunun isteğiyle Eski AKP’li, sonra PKK’lı Perinaz Yaman’ı ve Mustafa Kemal Kahya’yı neden Başdanışman yaptığınızı açıklar mısınız? Lütfen açıklayın, lütfen!
02 Eylül 2023