Ömer Alpdogan

Ömer Alpdogan

27 Nisan 2024 Cumartesi

Ayyüce Taş’ın iftar yemeği

Ayyüce Taş’ın iftar yemeği
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

18 Mart’ta bu sütunlarda Ayyüce Taş’ın eski ülkü ocakları başkanları ve ülkücülerle iftarda buluşmak için Ankara’dan girişimler yaptığını yazmıştık..

Ayyüce Taş, önceki gece muradına erdi..

Öğretmen Evi’nde gerçekleşen iftar yemeği programı, Ayyüce Taş’ın Ankara’dan bazı eski ocak başkanları aracılığıyla Adana’daki eski ocak başkanlarına ulaşıp iftar yemeğine katılmaları için yaptığı girişiminde beklediği sonuçtan uzaktı..

Katılanların hemen hemen tamamı, zaten yıllardır İyi Parti’de ya görev almış, ya da koşulsuz destek vermiş eski ülkücülerdi..

Yani, çok sayıda eski ocak başkanı, ne Ayyüce Taş’a; ne de katılmaları için ısrar eden eski ocak genel başkanı, eski DYP Genel Başkan Yardımcısı, Turgut Altınok’un eski yol arkadaşı ve eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı  Alaattin Aldemir gibi isimlere itibar etmemişlerdi..

Evet, Ayyüce Taş, çoğunluğu zaten İyi Parti’de olan, 2023 seçimlerinde Adana’da, Kozan’da birlikte çalıştığı, fotoğraflar çektirdiği eski ülkücülerle iftar programı nedeniyle bir kez daha buluşup, hasret gidermiş oldu..

Ama, planı ve hesabı şaştı..

Eski ocak başkanları ve ülkücülerden beklediği ilgiyi göremedi..

Yemek ile ilgili olarak Ayyüce Taş’ın sosyal medyadan yaptığı teşekkür mesajında bir şey dikkatimi çekti..

Herkese teşekkür eden Ayyüce hanım, Adana’daki tanıdığı tüm eski ocak başkanlarına telefon açıp, yemeğe katılmaları için ısrar eden Alaattin Aldemir’e teşekkürü çok görmüştü..

Acaba neden diye insan düşünmeden edemiyor..

Bu arada, Ayyüce Taş, teşekkür mesajında “Başbuğ Alparslan Türkeş’in öğrencileri” ifadesini de kullanmış..

Katılanların bir çoğu Türkeş’e sağlığında muhalefet etmiş, başka partilere gitmiş isimlerdi.

Yemekteki bazı kişiler, Türkeş’in sağlığında ona bayrak açmışlardı..

Zehir zemberek suçlamalarda bulunmuşlardı..

Hatta bir kısmı hızını alamamışlar, Türkeş düşmanlığını “Türkeş’i sandığa gömmek” gibi uç noktaya götürmüşlerdi..

Kimileri de “milliyete dayalı politikalar küfürdür” diyerek, Alparslan Türkeş ve MHP’yi küfür içinde olmakla suçlamışlardı..

Öte yandan, yemeğin düzenlendiği yer de dikkat çekiciydi..

Adana’da herkes, Ayyüce Taş’ın seçim çalışmalarındaki sponsorunu Bilici ailesi olarak biliyor..

Bilici ailesi, Ayyüce Taş’ın büyük önem verdiği, yüksek katılım olması için Ankara’dan Adana’ya telefonlar açtırdığı program için otellerinin kapısının neden açmadılar?..

Yemeğe katılanların bazılarının durumu da çok enteresandı..

Sekiz gün sonra yapılacak seçimler için başka partilerin adayları için sahada aktif çalışma yapanlar, yemekte Ayyüce hanımla fotoğraf çektiriyorlardı..

Eğer Ayyüce Taş, bu tür katılımcılara inanırsa, 31 Mart gecesi büyük bir hüsrana şimdiden hazır olsun..

 

Kediler

Ortadoğu’dan doğan ve göksel denilen dinlere göre, ilk insan Adem’den sonra yaratılan iki hayvandan biri Kedi diğeri Yılandır.

Ortadoğu kökenli (yahudilik, hıristiyanlık, islamiyet) dinlerde, yılan kötülüğü kedi iyiliği temsil eder.

Yılanın en korktuğu canlı kedidir. Kedi kokusunun olduğu yere yılan giremez.

Dördüncü boyutu görerek göremediklerinizi görürler, bunu size hizmet için kullanırlar. Size düşen hareketlerini analiz edecek dili öğrenmek

Duyuları çok hassas, sezileri çok kuvvetlidir.

Deprem dahil, gelen bir tehlike anında huzursuz ve temkinli olarak hazırlık yaparlar.

Evinizde sinek dahil, zararlı börtü böceği temizlerler. Siz uyurken hassas bir sensör gibi tehlikeye karşı bekçilik yaparlar.

20 ile 140 hertz arası mırıltılı ses frekans ayarlarını, sizin tedavi ihtiyacınıza göre otomatik ayarlarlar.

Mırıltıları, tendom ve sinir uçlarındaki hasarları tedavi eder.

Gizemli mırıltılar ile yaraların enfeksiyon ve şişlik düzeyini düşürürler.

Kedi sahibi insanlar daha az kalp krizi geçirir. Gece uyurken kalbinize yakın uyumasına müsaade ederseniz bu oran yükselir. Kalbinizin ritmleri ile uyumlu mırıltıları kediniz kendine verilen programa göre ayarlar. Otomatik bir sistem ile kalbiniz de buna karşılık verir.

Dokuların iyileşmesi hususunda kedilerin insan bünyesine yardımı üzerinde araştırmalar henüz tamamlanmamıştır. Fransız bilim adamları bu konuda öncüdür.

Bir kedi size yanaşıyor ve sürtünüyorsa, henüz etkileri tam keşfedilmemiş astral bir gücü, ihtiyacınız olduğu için sizinle paylaşıyordur. Onu uzaklaştırıp, size vermeye çalıştığı pozitif enerjiyi reddetmeyin.

Eski uygarlıklarda, Mısır piramitlerindeki duvar çizimlerde dahi önemli bir yere sahip bu gizemli evcil hayvanın, alınlarındaki M harfi yüzünden Avrupa’da “Muhammed’in hayvanı” olarak kabul edilmesi sonucu duvarlara vurularak öldürülmelerini, daha sonra kedilerin azlığının tetiklediği böcek ve fare istilası ile hayati önemlerinin fark edildiğini unutmayın!

Kedi iyilik, kedileri sevin. Özel canlılardır…

(Görsel: Pompeide yeni bulunan kedi villlasına ait mozaikler)

 

Cumartesi Öyküsü/ Kahvehanede kafam şişti

Birazcık dinlenip, günün yorgunluğunu atayım diye düşünüp, önüme çıkan ilk kahvehaneye kendimi attım.

Duvar dibinde gözüme kestirdiğimi bir masaya iliştim, kendime tavşan kanı bir çay ısmarladım. Yan masadakini birinin ters ters baktığımı hissettim. Kendine baktığımı görünce, “birader tavşan mekruh bir hayvan niye onun kanı gibi çay istiyorsun” diye sordu. Ölün mü, öldürün mü?. Kısa bir düşündüm, “valla insan kanı gibi çay isteyecektim, ağır olur diye tavşan kanı çay istedim” diye yanıt verdim..

O arada gelen çayımı yudumlamaya başlarken, diğer tarafımdaki masada hararetli bir tartışmayı izlerken buldum kendimi..

Altmışını devirmiş, yetmişine merdiven dayamış iki arkadaş birbirlerini ikna etmek için kendilerini paralıyorlardı.

Biri, elindeki gazeteden bir haber göstererek, “CHP zihniyetini gördün mü? Adamlar oturmuş çuval çuval para sayıyorlar. Kesin İmamınoğlu’nun parmağı var bu işte” diyor, gazeteyi de arkadaşının gözüne sokmaya çalışıyordu..

Diğeri altta kalır mı?.. Kalmaz tabi.. O da, başka bir gazeteden başka bir haberi gösterdi: “Sizin Turgut’un ne babası varmış.. Oğluna Fransa kadar arazi, altıyüz tane daire bırakmış. Bu kadar mal varken, birkaç valiz paranın lafı mı olur” diye savunmaya geçmişti.

Baktım, tartışma daha da alevleniyor, “ulan” dedim kendi kendime, “madem kafa dinlemeye oturdun başka masaya git.” Öyle de yaptım, çayımı alıp, kahvehanenin daha sakin olan diğer ucunda gittim, masaya oturup çayımı yudumlamaya başladım..

Tartışmayı izlerken, çayım biraz soğumuştu.. Haliyle beni de kesmedi. Yeniden bir tavşan kanı çay istedim ocaktan. Çayımla birlikte neşem de geldi. Ama o da uzun sürmedi.

Daha ilk yudumu almıştım ki, gencin bir “selamünaleyküm dayı” dedi masaya oturdu.. Başladı Adana’nın şimdiye kadar olanlardan farklı bir belediyecilik anlayışına ihtiyacı olduğunu anlatmaya. Adana’nın kurtuluşunu babam sağolsun belediyeciliğine ihtiyacı olduğunu, ancak babam sağolsun belediyeciliği ile kentin ayağa kalkacağını söyledi..

Herkes politize olmuş. Bir yere oturup dinlenmek olanaksız hale gelmiş..

Henüz bir yudum aldığın çayımı masaya bıraktım..Kendi kendime “Nereden oturdum kahveye. Dinlenmek istiyorsan git bir parka otur” diye söylene söylene kalkıp ocağa yürüdüm. İki çayın parasını ödeyip, kendimi sokağa attım..

Oh be hayat varmış!..

Dinlenmek için oturdum, kafam şişti. En iyisi sokaklarmış deyip vurdum kendini yollara.