Oktay Erol

Oktay Erol

08 Mayıs 2024 Çarşamba

TÜM SORUN KIZGINLIĞI BİLMEMEKTE

TÜM SORUN KIZGINLIĞI BİLMEMEKTE
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bana kızıyor musunuz? Örneğin ‘paranoyak’ duruşumu söz konusu ederek… Ne bileyim işte, aklınızdan zaman bulup da(!) geçmeyen ‘kuşkuları’ adam edişim nedeniyle de. Ya da işte, altmışsekiz ‘anarşistlerinden’ değilse bile, yetmişsekizin yitiklerinden olmam nedeniyle anti-amerikanist durumum kızdırabilir ‘hani’ birilerini…

Ben şunu diyorum: günümüz olaylarını kanıksayıp da ‘hayıflanma’ gürültüsüne kapılmayanları ‘yok’ sayıyorum hani. ‘Yine’ hani Ecevit’in ‘çarşambadan belliydi- perşembenin getireceği’ dizelerindeki duyarlılığı görmemeyi ‘ayıpsamam’ nedeniyle de bir başkayım… Şimdi sorarın kızgınlarıma; hani ‘türban’ kaos olmaktan çıkacaktı. Hani ‘kamusal alan, ilk-orta eğitim’ bu kaosun dışında tutulacaktı. Hani toplumda rahatlama sağlanacaktı… Hiçte böyle değil bugün yaşananlar. Üstelik bunlara yakın da değil. Uzak, çok uzak! Düşünün ki, bu güne değin kolkola okul kapısından içeri girenler, ya da sokakta birlikte alışveriş yapanlar şimdi bir yerlere-bir köşelere çekilip birbirlerini yumruklar, taşlar, sopalar oldular! İyi mi şimdi? Daha ilk sözü edildiği gün bunların yaşanacağı bilinmiyor muydu? Bilenler, söyleyenler neden ‘paranoyaktı’?

‘Kızgınlarım’ iyi bilsinler ki, beni kızdıran ‘kızgınlarım’ değil, olamaz da, olmamalı da! Beni kızdıran ‘kuşkusuzluk’. Başkaları bunu nasıl adlandırır, ya da nasıl bir sözcükle anlatıyor ama; ben ‘kuşkusuzluk’ diyorum. Neden mi? Çünkü daha ilk gününde, sözümona başbakanın ‘velevkine siyasi simge’ dediği gün, bir yerlerim yontulmaya başladı! Bu günkü kuşağa bunu ne denli anlatsak da, biz yaşayanlar kadar ‘algılamalarını’ beklemiyorum açıkçası. Nasıl beklerim ki hem? Kapı komşumuzla, sokaklımızla nasıl da ‘birbirimizi’ kemirecek denli kullandırılmıştık! Okul çıkışlarında ‘Moskova’ya’ gönderilmemiz, onların ‘kahrolması’ için haykırışımız beynimizin derinliklerinde de olsalar; nasıl da daha dün gibi canlanıyorlar? Her canlanışı, bugün, yeni yetmelere anlatırken ‘Hatırla Sevgili’ dizisinden söz ettiğimiz sanılıyor! Kurtarılmış bölgeler, sokakta tek başına yürüyememeler, korka korka solumalar… Hepsi yalan gibi sanki! Ama gerçekti!

İşte bugün bunların ön basamaklarını izledik tevi karşısında. İzlerken de sarsıldık! Daha önce ‘izlediğimiz’ bir filmin sahnelerini gördük! Bir çok kez izlediğimiz Hababam Sınıfı gibi ‘ha ben buraları anımsadım’ dedirten, anımsadıkça yürekleri burkan sahneler… Sonunu bildiğimiz bir romanın ‘tembelliği’ içerisindeyiz! Seksenleri yaşayan biz ‘yitikler’ için hem anlamlı, hem ‘ders’ yüklü sahnelerdi unlar.acıya boğuldum!

Ne yapalım biliyor musunuz? Paranoyaklığımı bana bırakın! Sonra vurun, kırın, dövün! Bundan bir ay önce, bugünlerde yaşananları ‘gördüğümden’ dolayı kızılmıştım. Kızılmışlığımla birlikte savrulmuştum! Bunların hepsine tamam da, ama artık görün olanları, olacak olanları. Görülmedikçe, bende ‘kızıyorum’ ama. Düşünsenize bir siz ‘kızgın’, ben ‘kızgın’. Ne olur sonu biliyor musunuz? Bilmiyor musunuz yoksa? İşte tüm sorun burada..