Oktay Erol

Oktay Erol

02 Mayıs 2024 Perşembe

Tarımda “bu güne değin” yapılmayan yapılsın!

Tarımda “bu güne değin” yapılmayan yapılsın!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İşi kolayından anlatıyorum:

Tarımın, canlı yaşamı için olmazsa/ olmaz zorunluluğunu bilmeyen yok!

Bunun yanı sırada, ülkemizde tarım sektörünün; toprak işlenin, su kullananın, hayvan yetiştirenin sorunlar yumağında umarsız biçimde kıvrandığını da bilmeyen yok!

Eğer, ülkede tarımın “hak ettiği” konuma gelmesini istiyorsanız, yapacağınız “ilk eylem”/ bu güne değin “ne” yapılmışsa, “onları” yapmamak…

Salt son yirmi yıldan söz etmiyorum; öncesinde yapılan eksiklikler/ yanlışlar da masaya yayılmalı…

Bir bölgenin toprağının “hangi” ürüne uygun, “ne denli” gereksinecek, “pazar” payı nedir, “üreticiye” kazandırdığı ne olacak, “ülke” ekonomisine katkısı ne olacak, diye bir çalışma içerisine “hiç” girilmiş mi?

İllerdeki, ilçelerdeki “tarım müdürlükleri” ödevlerini yerine getiriyor mu, gerekli donanım var mı, üreticilerin sorunlarına yanıt verebiliyor mu?

Soruları istediğiniz gibi artırırsınız…

***

Toprağa “tohumu” ekmeden, “tohumun” boy sürmesi aşamasında kullanılacak tarımsal girdiler, sulama “toprağı” ne denli değişime uğratacak?

Toprağa tohumu ekip, tarımsal girdilerle de “toprakta” olmayan gücü ortaya çıkarmak…

O aldığınız “toprağın” gücü/ verimi/ tadı değil, “topraktan” teknolojinin istediği…

Bugün pazarda karşımıza çıkan, market raflarında yer bulan, homojen ölçülerde olduğuna takılmadan sofralara gelen tarımsal ürünlerin “üretim” aşamaları o denli “suçsuz” gösteriliyor ki…

Mutlaka duyan olmuştur; buzdolabında “ses çıkararak” büyüyen salatalıktan söz ederler…

Büyüklerin sözünü ettiği, üç/ beş oda öteden kokusu yayılan sebzeler/ meyveler nerede şimdi?

Yerlerini şekli, biçimi, tadı bile “aynı” olmayan/ üzerinde tarımsal girdilerle oynanan ürünler şimdi sofralarda…

Bugün ülkemizde “hangi” tarımsal ürünü masaya koysan, hangisinin tadına bakmak istesen, hangisinin üzerinde bir “inceleme” yapıldığında ortaya çıkan gerçeği düşünsen; ülkenin toprağına üzülüyorsun!

***

Ülkede tarımı, binlerce mezunu açıkta bekleyen “ziraat mühendislerine” bırakmaz, toprağı/ arkası varmış gibi kıt kaynak olduğunu bilmez anlayışların eline bıraktığınızda “sonuç” bundan daha iyi olmaz!

Geçtiğimiz günlerde, Adana yöresi için “üretim deposu” sayılan narenciyenin limon cinsine ilişkin söylenenler bu sorunun yanıtını çok iyi veriyordu:

“Binlerce ton limon gümrükten çıkış yapmasına karşın, zararlı tarımsal ilaç kullanıldığı gerekçesiyle geri gönderildi!”

Ürün daha parlak, daha homojen, daha çok olsun diye kullanılan “tarımsal girdiler” iç pazarda o denli önemli sayılmasa da, dış pazar bu olguyu önemsiyor!

Peki, dış pazarın “zararlı” bulup gönderdiği ürünlerin, iç pazarda tezgahlarda/ market raflarında yer bulduğu/ yerli tüketiciye sunulduğu yönünde ileri sürülenler doğru mu?

Bu güne değin, gümrükten dönen onlarca üründen hiç biri için “iç pazara sürülmedi” denildiğini duymadım; bunda bakliyatlar da var, narenciye de var, başkaları da…

Şunu saptayalım; bilinçsiz “tarımsal girdilerle” salt ürüne değil, toprağa da zarar verildiği “bu gün için” göz ardı ediliyor; toprak zorlanıyor, toprak özelliklerini yitiriyor, toprak konusunda uzaklaşıyor, birçok bitki ile havyanın yaşamına da son veriliyor!

Binlerce boş bekleyen “ziraat mühendisleri” bu yüzden önem taşımalıydı oysa…

Toprağın da, tohumun da, insanın da, yaşamın da “birlikteliği” sağlanabilmeliydi!

Daha çok tarımsal zehir/ ilaç/ gübre tükettirerek değil!

***

Ülkemizin toprağı, öyle “kendini” başka topraklardan ayıran özellikler taşımakta ki; ikilimi, coğrafi dokusu, içerik varsıllığı ile yabancıların düşlerinde…

Geçtiğimiz hafta medyada yer aldı; dünyanın en varlıklı isimlerinden Bill Gates buralardan uzaklaşmak istemiyor, üstelik elli/ yüz değil, üçbin dönüm toprak aradığı ileri sürülüyor!

“Üç yanı denizlerle çevrili yurdum” dediğimiz toprakların değeri/ önemi yabancıların gözünden kaçmazken, ülkemizin yönetenleri çoraklaştırmak/ verimsizleştirmek/ üretenleri topraktan uzaklaştırmak peşinde!

Bu günün fotoğrafı bunu gösteriyor!

***

Şu soruyu yinelemek gerek:

“Ülkemizde tarımın kurtulmasını istiyor musunuz, bunun için köklü çözüm oluşturmaktan yana mısınız?”

Bakan Pakdemirli’nin anlayışıyla bu “değişimin” olmayacağını her şeyden önce üretici biliyor!

Üretime vurulan darbelerle birlikte, üreticinin içine sürüklendiği çıkmazla bunun olanaksız olduğunu sonuç gösteriyor!

“Muhalefetin” belirttiği gibi, birçok alanda, tarımda da işler “mafyanın” elinde…

Piyasa, verilen fiyat, tarımsal girdi dışalımı (gübre, ilaç, tohum), dışalım ürünlerinin kazananı, yerli ürünlerin hasadı, toprağa atılacak tarımsal girdiler “hep” bunların istemi doğrultusunda kullanılıyor; ancak bir gerçek var ki, insan için gelecek herkes için kararıyor!

Gelecek kurtulsun isteniyor mu; öyleyse tarımda “bu güne değin” yapılmayan yapılsın!

031121