Oktay Erol

Oktay Erol

08 Mayıs 2024 Çarşamba

SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI YA DA YABANCILAŞTIRMAK

SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI YA DA YABANCILAŞTIRMAK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL 

  Gündemden düşmeyen bir kavram var:

    Sosyal Devlet…

    Hükümet, işsiz-yoksul yurttaşlarımıza dağıttığı kömürün, erzakın, beyaz eşyanın, demirin, çimentonun, alışveriş çekinin ‘sosyal devlet’ anlayışı gereği yapıldığı tezi üzerine kurgulanmış durumda…

    Dağıtımın nasıl yapıldığı, hangi koşulları taşıyanlara verildiği, kimlerce seçildiği, nasıl araştırıldığı konuşulmadan, tartışılmadan işin adı konuldu:

    ‘Sosyal devlet’ anlayışı!

    Araçların önünde elleri açık beklemek, boyunları bükmek, sıraya girmek, eve güle-oynaya gitmek, çocuklara bir başarının sonucu gibi göstermek…

    Hepsi, ama hepsi ‘sosyal devlet’ anlayışı!

    * * *

    Marx’ın ‘insanın her türkü sömürüden kurtarılıp özgürleştirilmesi’ tezi, ‘sosyal devlet’ kavramının yapı taşı olduğu gibi, 1848 yılında Fransız Anayasası’na girerek konunun ne denli önem taşıdığı da ortaya çıkmıştır…

    Burada Marx’a göre ‘özgürlüğün’,  ‘yabancılaşmanın aşılması-yok edilmesi’ olarak bilinmesi gerekir!

    Peki ya ‘yabancılaşma’?

    Başta ‘bireyin’ kendisine…

    Varlığını sürdürdüğü katmana, soluduğu doğaya, yüzüne güldüğü insana, emeksiz yaşamı ilke edinmeye…

    Bu yabancılaşmayı önlemektir, ‘sosyal devlet’ anlayışı…

    Hukuku çalıştırmak, çalışana iş vermek, çalışamayanı kollamak, eğitimde her çocuğa aynı olanağı sağlamak, sağlıkta herkese açık olmak…

    İnsana ‘insanca yaşayabileceği, kendini onurla koruyabileceği’ bir ortam sunabilmektir ‘sosyal devlet’ anlayışı…

    * * *

    Liberalizmin ‘serbest piyasa’ anlayışını kucaklayan katmanın kurduğu-kurguladığı bir dünyada yaşarken, yine aynı katmanlardan yükselen ‘acıklanmaların’ ne demek olduğunu düşünebilip anlayabilsek biraz…

    ‘Yabancılaşmada’ ne denli etken olabildiğini görebilsek…

    Bunu gerçekten abartmıyorum, içtenlikle söylüyorum. Şu an yaşanan sıkıntıların ‘kurgusu’ liberalizm saçmalığının dünyaya yaymış olduğu ‘yabancılaşma’ olgusuyla iç içe…

    Marketlerin yaygınlaşmasından tutun, marketlerde satılan ürünlere, medyada baş sayfadan inmeyen dedikodulara; lüks düşkünlüğü, sanal dünya arayışı, birbirini kazıklama, işini bilme, köşeyi dönme, düşene vurma, tek-el olabilmeye özendirme…

    Bunlar ‘liberalizmin’ ürünüdür…

    Ayrıca da ‘yabancılaşmanın’ nedeni…

    * * *

    Düşünebiliyor musunuz?

    Hükümet, ‘sosyal devlet’ anlayışına dayanarak yurttaşı ‘o günü’ bekler ‘biçime’ sürüklerken de ‘yurttaşın yabancılaşması’ nın önüne kırmızı halılar seriyor!

    Yeter ki halk uyanmasın!

    Yeter ki halk ‘yardımın’ nasıl olduğunu anlamasın!

    Yeter ki halk bunu ‘sosyal devlet’ anlayışı sansın!

    Yeter ki…

    Aslında ‘yetmemeli’!

    * * *

    Şu an Amerika’da başlayan bir çalkantıdan dolayı tüm dünyayı saran kriz nedeniyle, ülkeler ard arda ‘çözüm’ yolları ararken, bizde ‘yerel seçim’ kampanyasını varsıllandırmak(!) için her tür dağıtımın yanına bir de ‘her eve tuvalet-banyo’ kampanyası başlatıldı.

    Evin ‘tuvalet-banyosu’ sosyal devlet anlayışıyla destekleniyor!

    Bundan bir anlam çıkarmıyor musunuz?

    Yüzde yirmibeş artan işsizliği çözmek yerine, yurttaşa çalışacağı işler yaratmanın önünü açmak yerine, ‘balık tutmayı öğretmek’ yerine, kendini bulmasını sağlamak yerine, yaşamı bilmesini öğretmek yerine, yaşama sıkıca sarıldığını görmek yerine, en önemlisi kendini bilmek yerine; el açtırarak ‘yabancılaştırmak!’

    Ekonomik özgürlük unutturulmak, yok edilmek istenmekte!

    Bunun altını ‘cesurca’ çizmeliler artık… ,