Oktay Erol

Oktay Erol

28 Nisan 2024 Pazar

Seçim süreci “adil” mi?  

Seçim süreci “adil” mi?   
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Dört gün sonra Yerel Seçim için parti adayları yarışacak! Bu güne değin ortaya koyulan söylemler, “beş yılda yapacaklarım” sözleri seçmence değerlendirilecek! Seçim öncesinde gerçekleşen çalışmaların “adil” olup/ olmadığıyla ilgilene var mı bilmiyorum! Kent içi billboardlardan tutun, “verilen sözler” biçiminde oluşan gelişmeler hiç de “adil” bir seçim olmadığını ortaya koyuyor! “Kime yararı oluyor” oluyor derseniz, başta “seçmene” hiçbir katkı sağlamadığını söylemek olası!

İşbaşındaki belediyeler “belediye” olanaklarını, “iktidar” elinde bulundurduğu “hükümet” gücünü kullanmaktan geri durmuyor! Geri kalan adaylar da kendi varlıklarını ortaya koyarak seçim çalışmalarını sürdürüyor!

Bakıyorsunuz, beş yıldır yapılmayan yollara asfalt dökülüyor, parklar açılıyor, “yardım paketleri” daha gösterişli biçimde sürdürülüyor, yeni sözler veriliyor, “yaptık, yine yaparız” deniyor! Hele “iktidar”… Hükümet olmanın avantajıyla, adayların yanına bakanları gönderiyor, bakanlar “aday adına” sözler veriyor, “adayımızı seçin daha iyini yapalım” deniyor! Bunları “adil” olmayla bağdaştırın!

Bunlar “eski Türkiye’de” alışık olmadığımız şeyler… Bazı bakanlıklar vardı ki, seçim zamanı “siyaset yapmaktan” uzak tutulurdu! Şimdi öyle bir şey yok! Yollar, tokiler, betondan yapıların arkası kesilmiyor! Dört gün sonra gerçekleşecek seçimin “adil” olduğunu söyleyin söyleyebilirseniz haydi!

 

Karalar’ı anlamaya çalışıyorum!

Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ı anlamaya çalışıyorum! Bir dönem Seyhan, ardından Anakent Belediye Başkanlığını “iyi oylarla” alırken, toplumun her katmanından destek görmüştü. Zoru başarmıştı! Birçok seçmen Karalar’a Chp adayı olarak değil, Adana’yı çok iyi bilen/ Adanalıyı sahiplenecek/ haklarını koruyabilecek/ Adana’nın yaşanılırlığını artıracak diye destek olmuştu!

Dört gün sonra yapılacak yerel seçim öncesinde; gerek Adana’da, gerekse partide yaşanan “aday belirleme” süreci sancılı geçmesine karşın, Karalar geçtiğimiz yıllarda yarıştığı seçimler gibi başarı çizgisini yukarılarda tutmayı sürdürdü! Yine “o” seçmenlerden oy alabileceğini, yine “o” partilerin desteğinin yineleneceğini beklemeyi savsaklamadı! Öyle de, geçmişte oy verip de “bundan sonraki seçimde oy vermezsin olur/ biter” dediği seçmenin kırgınlığını tartısına koymayı unuttu!

Geçtiğimiz yıl yapılan Genel Seçim’de birlikte hareket ettiği “millet ittifakı” içindeki partilerin “her birinin” ayrı adayları var şimdi! Buna karşın “biz tabanda ittifak yaptık” deme gereği duydu! Peki, “taban ittifakı” denilen hangi partiler… Dem mi, İyip mi, diğerleri mi? Dem Parti “kimseyle ittifak için değiliz, bunun da nedeni Karalar’dır” dedi. İyip’in adayı Türkeş, “Karalar’ın asfalttan ibaret 1960 model belediyeciliği” diyerek tavrını koydu!

Daha dün, Karataş’ta yaptığı bir konuşmasında “taş medreselerde yetişenler bizim kardeşimiz olamaz” dedi. Tümcesini bitirirken de, “burayı çıkarın, yayınlamayın” direktifinde bulundu! Hani “taban ittifakı” demişti!

Kimin kiminle “kardeş olmak” gibi bir isteği var bilemem de, yurttaş “herkesle eşit hakları” olsun istiyor! Üstelik “tabanda ittifak” denilmesine karşın, böyle bir tümcenin kullanılıyor olmasındaki “amacı” gerçekten bilmek isteyenlerdenim, anlamaya çalışıyorum!

“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sözünü anımsadım birden; neden acba? 250324