Oktay Erol

Oktay Erol

08 Mayıs 2024 Çarşamba

SARACAK KANAYAN YÜREK KALMASIN İSTİYORUM

SARACAK KANAYAN YÜREK KALMASIN İSTİYORUM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ayrı ayrı duruşumuzun altında yatan gerçekleri, bir bir gün ışığına çıkarmak için verilen ne uğraş varsa kutsamayalım mı? Yüreklerimiz dolup taşarken, gözyaşlarımız pınar olup akarken donup kalmayalım mı?

 

Olmuyor arkadaşım, olmuyor!

 

Bir canevimizden kopuş, bir aramızdan ayrılış yıkıyor oysa yuvalarımızı!

 

Daha dün, ya da ondan birkaç gün önce de, oruçlu kapılardan içeri dalan karanlık, salt o ocağa kurşun gibi inmiyor. Salt orada bulunanları vurmuyor, parçalamıyor, yıldırmıyor; gören, duyan kim varsa-herkesi darağacında sallıyor.

 

Oysa ‘şeker de yiyebilmeliydi çocuklar’ analarıyla, babalarıyla. Bayramlıklarını giyebilmeliydiler, büyüklerine gitmeliydiler. Gülebilmeliydiler…

 

Kaç kişiydiler?

 

Ne önemi var ki?

 

Sayılarla ‘hesaplaşmanın’ zamanı, ya da düşünmenin günü değil bu.

 

Bir zamanlar ‘bir’ demedik mi?

 

Sonra ‘iki, üç, dört…’

 

Her geçen gün katlanarak büyüyen karanlık yanımız dayanılmaz oldu.

 

Ayrı duruşlarımız, ayrı kuşkularımız, ayrı bakışlarımız durdurulamaz…

 

Şunun altını çizmeyelim mi?

 

Bu ülkenin insanı; küçüğü-büyüğü, çocuğu-yaşlısı, kadını-erkeği, köylüsü-kentlisi geçim derdiyle uğraştığınca terörle yıllardır içiçe yaşarken, insanımızın bu denli özverili olmasına karşın, kan gölünde boğulma doruğuna çıkmalarına karşın ülkeyi yönetenler neyle uğraşıyorlar canlar aşkına?

 

İşsizliğe hangi önlemler alındı?

 

Terör konusunda hangi adımlar atıldı?

 

Cinnet geçiren koca karısını, çocuklarını kurşunla doyuruyor!

 

Yurdumuzu korumak için ‘memleketlerinden’ ayrılan gençlerimiz gözü yaşlı analarca, babalarca, çocuklarca, yarlarca karşılanıyor…

 

Biz bunları mı istiyoruz arkadaşım?

 

Hayır!

 

Bizi bunlara karşı birleştirecek, ayrı duruşlarımızı bitirecek, saracak kanayan yürek bırakmayacak, bunun için uğraş verecek, kendini kutsatacak, çocuklara korkusuzca ‘şeker yedirebilecek’ bir ‘güç’ istiyoruz.