Oktay Erol

Oktay Erol

02 Mayıs 2024 Perşembe

“Benim vatandaşım memnun” da…

“Benim vatandaşım memnun” da…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eski Türk filmlerinde sıkça konu olurdu. Üstelik çocukluk dönemimizin yazarlarından Kemalettin Tuğcu’nun yapıtlarında da yer bulurdu! Ne çok kızardık…

Anasız ya da babasız kalan çocuğun anne ya da babası evlenir. Yeni evlilikten çocuklar olur! Hepsi bir arada yaşamlarını sürdürmelerine karşın “öz” olmayan/ “üvey” hep gerilere atılır!

Yemek sofrasında, söz hakkında, giyiminde, arkadaş seçiminde bile “ayrı” tutulur!

Kendi “üveydir”, diğerleri “öz”…

Filmlerin ya da romanların başından ortasına değin acılar dopdoludur!

“Öz” olanlara her şey sağlanmasına, istediklerinin en güzeller yerine getirilmesine, önünün açık tutulmasına karşın; “üvey” olana tüm bunların kırıntısı, kalıntısı, kalmışı uygun görülür!

Bu film ya da roman olunca; konu bir yerde, “öz” olanların düştükleri bir zorluktan kurtulabilmesi için, “üveye” duyulan gereksinmeden dolayı her şey “birden” değişir!

“Üvey” olmazsa/ istemezse/ destek vermezse, “öz” olanlarında yaşamları ters/ yüz olacaktır!

Film de, roman da böyle son bulacaktır!

***

Bunu neden düşündüm?

Sokağı bilmesek, yaşanan zorlukları görmesek, üreticinin yaşadıklarını anlamasak, öğrencilerin evsizliğini görmesek, işsiz üniversite mezunlarının acılarını yaşamasak, geçim sıkıntısının insanları nereye sürükleyeceğini öngöremesek, emekçilerin alım güçlerinin her gün biraz daha çalındığına tanıklık etmesek…

“İktidarın” karşı koyulmadan anlattıkları, “yetmiyor” diyenler için söyledikleri o denli anlamlı, o denli yerli/ yerinde olacak ki…

Örneğin asgari ücretlinin, emeklinin, dar gelirlinin sıkıntısı olmasa neden “yetmiyor” diye çığlık atma gereği duyacaktı ki?

Örneğin üretici toprağını sürmekten başlayarak, hasada dek süren aşamaların ardından, ürününü istediği gibi pazarlayacak olsa neden “girdi” fiyatlarından yakınacaktı ki?

Örneğin açılan onlarca üniversitenin yanı sıra, öğrencilere yetecek kadar barınma yerleri de yapılmış olsa neden “kira fiyatları artacak/ öğrenciler parkta yatmak” zorunda kalacaktı ki?

Örneğin toprağa ekiminden/ tüketimine değin geçen süreç değerlendirilerek, yapılan harcamalar göz önünde tutularak fiyatlandırılması sağlanacak bir eşgüdüm sağlanacak olsa neden “fahiş fiyat artışı yaşanacak, tüketici daha pahalıya edinecek, üretici yaptığı işten” hoşnut olmayacaktı ki?

Bir gariplik yok mu?

***

“İktidarın” sözü şu:

“Bizim üreticiye desteğimiz, enflasyonun üzerinde, benim vatandaşım yaptıklarımızdan memnun, bunu dolaştığımız her yerde görüyoruz!”

“Benim vatandaşım memnun!”

Anne-babanın “öz” çocuklarını anımsattı ister/ istemez!

Çok üretici tanıyorum… Bunların içinde toprağı işleyen, suyu kullanan, hayvancılık yapan birçokları var! Benim yaşamımı sürdürdüğüm, yaşamımı sürdürdüğün yerde bulunan üreticilerin hiçbiri bırakın “iyiyiz” demeyi/ bırakın “geçen yıl ki gibiyiz” demeyi/ “geçen yıldan da kötüyüz” diyor!

Bunu söylerken geçen yıl aldığı tohumu, aldığı gübreyi, geçen yıl kullandığı elektriği/ mazotu ayrıntısız biçimde anlatıp, geçtiğimiz yıl ile bu yıl elde ettiğini yan yana getiriyor!

Açıkça söylemem gerekirse, “iktidarın” üstüne basarak imlediği “benim vatandaşım memnun” dediği katman kim/ nerede olduğunu merak ediyorum!

Öyle ki…

Eğer üretici, bunca yükselen “girdi” fiyatlarının ardından, bu desteklemeyle “kazanımından” hoşnutsa, gelecek yıllar için “umut” verici sonuçlar almışsa, bankalara/ kooperatiflere borçsuz biçimde üreticiliğini sürdürebiliyorsa…

Bunun yolunu, yöntemini, biçimini anlatmalı ki; “ülke ekonomisi” kazansın, üretici rahat bir soluk alsın…

***

Bizim çocukluk dönemimizin kuşağı hem okurdu, hem de şölenle sinemaya giderdi!

Okuduğumuz romanların, izlediğimiz filmlerin içindeki yaşamları hem birbirimize anlatır, hem de etkilenirdik!

Kemalettin Tuğcu’nun, “Canım Annem, Öksüz Murat, Üvey Baba, Benim Babam, Sokak Çocuğu” yıllar sonra adını anımsadığım birkaç romanı…

“İktidarın” sözünü ettiği “benim vatandaşım” sözü, çocukluğumun romanları içinde öyle yer buluyor ki!

“Benim vatandaşım” denilirken “öz” oluşu vurgulanıyor gibi; yanılıyor muyum?

“Benim vatandaşım” olmayan “üvey”…

En iyi olanaklardan yararlanan, “yurttaş” yitirirken kazanan, corona virüs sürecinde büyümeyi sağlayan, “huzur hakkı” aylıklarını hak sayan, ülke içi eğitimini bozmak için çabalayan, ekim alanlarını talan ederek çoraklaştıran, üretim yerine dış alımların önünü açan, çocuklarına “yurtdışı” eğitimi aldırmayı ilke edinen, hasada kota koyarak ürün fiyatını düşüren…

“Benim vatandaşım”;

Bu ülkenin üreterek destek bekleyeni değil ki,

Toprağı işlemesini, suyu kullanmasını, tohumu ekmesini, insanı doyurmasını bilmez ki,

Paylaşarak yaşamayı istemez ki…

Salt “iktidar” için “öz”…

Bir de bu yurdun büyük çoğunluğunu oluşturan; üretirken girdilerden dolayı kazanamayan, “öz” olanlar büyürken küçülen, doğal yıkımlarda mülksüzleşen, işsizlikle boğuşan, doymadığından umutları sönen, iş kuyruklarında yaşamı biten, yurtsuzluk çeken, iş makineleri icrayla götürülen, hoşnut olmayan milyonlar ya…

Susma hakkımı kullanıyorum!

230921