Oktay Erol

Oktay Erol

08 Mayıs 2024 Çarşamba

BALIK BELLEK

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İletiyi bana gönderen dost ‘görüldüğü gibi bazı balık bellekliler için, ya da yakın tarihini bilmeyenler için tarih, yalnızca ölü bir insanın tanıklığından ibarettir’ notunu eklemişti.

İlginç olduğunca, günümüzün kimi gelişmelerini tanımlayabilmemiz için bilinmesi gerekli ‘bilgi’ olması bakımından da önemsedim doğrusu.

Bilindiği gibi, geçtiğimiz günlerin en önemli olaylarından biri, Obama’nın ‘Ermeni sınırını açın’ sözleriyle birlikte gündeme gelmiş, Azerbaycan’ın ‘konunun’ inceliğini belirginleştiren politik duruşlar sergilemesine neden olmuştu.

 

 

* * *

Ermeni sınırının açılma ‘gerekçesi’ gizemini korumayı sürürken; Ermenilerin ne ülkemiz insanlarına, ne de Azerbaycanlılara gösterecekleri hoşgörü ya da yaklaşım konusunda iç açıcı gelişmeler olduğu söylenemez!

Asala ile söze başlayın…

Karabağ ile sürdürelim…

Ya 1915 denince…

 

 

* * *

Azerbaycan’ın kim, ya da ne olduğunu anlatmaya gerek yok kanımca…

‘Kardeşlik’ bağlarımız olduğu yadsınmıyor bile.

İletiye geçiyorum:

Yıl 1920. aylardan mayıs. Mustafa Kemal, Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya bir mektup yazıyor. Mektupta, ekonomik sıkıntı içerisinde olunduğunu ‘başka kaynaklardan para sağlayıncaya dek, Azerbaycan hükümetinden borç para alınmasını’  istiyor.

Kazım Karabekir Paşa, isteği Azerbaycan hükümetine iletiyor.

Bu iki ülke arasındaki ilk resmi yakınlaşmadır.

Yıl 1921. Nerimanov’un emri ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mirza Davut Hüseyinov, kazanılan Birinci-İkinci İnönü Savaşları nedeniyle çektiği telgrafta ‘kazanılan büyük zaferlerden dolayı Türk halkını Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adına kutluyoruz’ demekle yetinmiyor, ayrıca çeşitli petrol ürünleri gönderiyor.

Yine 1921 yıllında, Mustafa Kemal Nerimanov’a bir mektup yazıp, sıkıntılarını bildirince, bunun özerine de Azerbaycan’dan beşyüz kilo altın geliyor. Bunun ikiyüz kilosu devlet bütçesine ayrılıyor, diğeri ile de araç-gereç-silah alınıyor.

Bundan başka, Nerimanov, Rusya’dan aldığı onmilyon altın rubleyi de Ankara’ya gönderiyor…

Daha önemli bir konu…

Nerimanov, Mustafa Kemal’e yazdığı mektup yazıyor. Mektupta, Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu nedenle de ‘Türk halkını’ kutladığını söylerken, mektubun sonuna şunları ekliyor:

‘Paşam, bizim Türk Ulusunda kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, tutmayı sürdüreceğiz.’ (A.Şemseddinov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türküye-Sovyetler Birliği Alakaları shf. 66)

 

 

* * *

Benim kafamda kurguladığım bir dünyanın varlığını yadsıyamam.

Öyle bir kurgu olamasa ‘neden’ yazmaya gereksinme duyacaktım; değil mi ya?

Bir yanda ‘kardeşlerimiz’ dediklerimiz.

Bir yanda, özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarından beri çekiştiklerimiz.

Bir yanda, atalarımızla yaşanan güzel ilişkiler.

Bir yanda, birlikte yaşanan savaşlardan dolayı suçlanmamız.

Bir yanda, bir yanda…

Bir yanda, hükümetin garip ilişkileri!