Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ömer Alpdogan

Yahudi Morris ve tarikatlar

Siyasal iktidarın Filistin’deki olaylara angaje olması, kimi çevreler için Yahudi inancındaki insanlara saldırı ve aşağılama için araç oldu.

Televizyon kanallarından birinde, Osmanlı döneminde Yahudilerin devlete yüksek faizle borç vererek batırdıkları yolunda sahneler topluma gerçekmiş gibi aktarıldı.

Hiç bir tarihsel gerçeklikten uzak bu sahneyi sorsak, siyasal iktidar yanlıları “bu film, tarih değil diyecekler..

Lakin, öyle olmuyor; zamanında bir filmde Osman Gazi ile Baycu Noyan’ı savaştırmışlar, Osman Gazi, Baycu Noyan’ı ve Moğolları yenmişti.

Filmde, Baycu Noyan ve Moğollar düşman, Göktürk yazısı düşman yazısı, arap yazısı Türk yazısı olarak gösterilmişti..

Filmi gerçek sanan kimi trollerde, sosyal medyada atlarının düşman Moğolları nasıl yendiğini ballandıra ballandıra anlatan paylaşımlar yapmıştı.

Garipler bilmiyorlar ki, Moğolları bu coğrafyada bizim şimdilerde Memluklular ya da Kölemenler dediğimiz Devlet-i Türkiye’nin Sultanı Baybars yenmişti..

Yahudi olayı da ona benzedi..

Özellikle cemaat ve tarikat yanlıları, her olayda Yahudileri suçluyorlar..

Türklere (onlar Osmanlı ve islam diyorlar) düşmanlık yaptıklarının, ülkeye bağlı olmadıklarının savunuyorlar..

Yirmi iki yıllık dönemde, cemaatler ve tarikatlar holdingleşti..

Her cemaatin, her tarikatın zincir mağazaları, ticaret şirketleri, medikal malzeme şirketlerinin yanında hastaneleri de var.

Hepsi de özel hastaneler.

Cemaat ve tarikatlar yaptıkları hastaneleri devlete bağışlamak yerine, özel olarak kendileri işletiyor..

Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları anlaşmalarla da paraya para demiyorlar..

Peki, bir Yahudi yurttaş hastane inşa ettirdiğinde ne yapmış biliyor musunuz?..

Devlete bağışlamış..

Hastaneyi de, kendini büyüten yetiştiren Türkiye Cumhuriyetine duyduğu minnet nedeniyle yaptırıyor ve devlete bağışlıyor..

Bu hastane hala o Yahudinin adıyla devlet hastanesi olarak hizmet veriyor.

Bu Yahudi yurttaşın adı Morris..

Hastalığında kendini iyileştiren doktora şükran için aile Morris adına Şinasi‘yi de ekliyor..

Bu hastane yaptırarak Türkiye’ye borcunu bir nebze de ödemeye çalışan Yahudi yurttaş Morris, bir çoğumuzun kim olduğunu bilmediğimiz ama, adını iyi bildiğimiz bir kişi.

Özellikle, ekonomiyle ilgilenenler ve sigara içenler yakından bilirler.

Şu meşhur Philip Morris sigaralarının kurucusu Morris’tir.

“Şinasi Morris”, Amerika’da ilk kurduğu tütün şirketine de Şinasi adının vermiş ve sadece Anadolu’dan getirttiği  tütünleri kullanır..

Manisa’da doğup büyüyen Morris, hemşehrilerine, tütünlerini satın alarak Amerika’dan para kazandırmıştır.

Morris ile ilgili sosyal medyada gerçekten güzel derlenmiş bir yazı var.

Eminim ki, o yazıyı okuyunca Morris’in Türkiye’ye ve hemşehrilerine bağlılığını daha iyi anlayacaksınız.

Yahudi olduğu için Türk ve Türkiye düşmanı ilan edilen Yahudilerden Şinasi Morris, yaptırdığı hastaneyi devlete bağışlarken, Türkiye’yi çok seven siyasal islamcıların yaptırdıkları hastaneleri devlete vermek yerine kendileri işletmeleri arasındaki anlayış farkını, kimi ülkeye ve Türk insanına daha bağlı olduğunu daha iyi fark edeceksiniz:

“HANİ ŞU MORRİS VAR YA !!!

Manisa’da Sefarat Yahudilerinden fakir bir ailenin bir erkek çocuğu olur.

İsmini Morris koyarlar.

Morris dokuz yaşında kuşpalazı hastalığına yakalanınca ölümle burun buruna gelir.

Şinasi isimli bir Müslüman doktorun tedavisi neticesinde iyileşince, ailesi ona Şinasi ismini de verir.

Bu bir vefa borcudur.

Bu vefa anlayışı Morris’in ruhuna da işleyecektir.

Derken, Morris on beş yaşına gelince fakir olan ailesine yardım etmek için Yahudi mezarlığında bekçi olarak işe girer.

Okuma yazması olmadığından işten atılır.

Sebebi ise, dışarıdan bir Yahudi ailesi gelir ve mezarlıktaki yakınlarının mezarını görmek ister fakat mezarın yerini bilmiyorlar.

Morris ise okuma bilmediğinden mezarın yerini gösteremez.

Bu aile, karşılaştığı durumu bölgenin Yahudilerine bildirerek Morris’i işten attırır.

İş arayan Şinasi, 1870 yılında henüz 15 yaşlarında iken yine Yahudi olan Garofolo isimli bir tütün tüccarının yanında işe girer.

Kısa zamanda patronunun gözüne giren Morris, gösterdiği başarıdan dolayı patronu tarafından Mısır’a götürülür. Orada da gösterdiği başarılardan dolayı artık patronuyla dost olmuştur.

Morris 1890 yılında Amerika’ya gitmeye karar verir. Patronundan aldığı 25 bin dolarla yeni dünyaya geçer. Orada, Şikago Beynelmilel Fuarında bir sigara yapıştırma makinesi sergiler.

Bu makine oldukça ilgi görür. Buradan kazandığı para ile hem Garofolo’ya olan borcunu öder, hem de bir iş kurma imkânı bulur.

Yıl 1903’e geldiğinde ABD devleti Akdeniz’de ticaret yapabilmek ve gemilerini geçirebilmek için Sultan Abdülhamit’e başvurur. Sultan bu teklifi ABD’nin Osmanlıya HARAÇ vermesi karşılığı kabul eder.

Yalnız bir şart daha koşar ve “Bizden tütün de satın alacaksınız” der.

Amerika bunu da kabul eder ve tarihinde ilk ve tek olarak Osmanlıya HARAÇ verir.

İşte bu tütün anlaşması Morris’in yolunu açar.

Ege tütününü iyi tanır ve bağlantıları da vardır.

Bu bağlantı avantajını iyi kullanır.

Kısa sürede önünde geniş ufuklar açılan Morris, erkek kardeşi Solomon’u da Manisa’dan getirterek, iş alanını iyice geliştirir.

New York’ta Brodway 120, Sokakta SCHINASI BROTHERS COMPANY isimli bir sigara fabrikası kurar.

Bu bina hala ayakta kalmayı başarmıştır.

Kurduğu bu fabrikada Türkiye’den götürdüğü tütünleri kullanan Morris, kısa zamanda Türk tipi sigaralarla üne kavuşur.

Türkiye’den özellikle Manisa ve Akhisar civarından aldığı tütünleri yine bu bölgeden götürdüğü usta ve kalifiye işçilerle yüksek kalite mamuller elde etmeyi başarır.

1903 yılında Selanik’te iş arkadaşı olan Jozef Ben Rubi’nin kızı Laurette ile tanışıp evlenir.

Victoria, Juliette ve Altina isimli üç kızı ile Leon isimli bir erkek çocuğu olur.

Artık, Morris çok zengindir.

Hatta Yunan Yahudisi eşi için o döneme göre oldukça gösterişli bir malikane yaptırır. Malikanenin 52 odalı olduğu rivayet edilir.

Bu günlerden diğer bir rivayette şudur:

Morris Yunanistan’da bir basın toplantısı yapar.

Bir gazeteci, bir kağıda bir soru yazar ve Morris’e verir.

Morris kağıdı yanındakine verir ve “ben okuma bilmem sen oku” der.

Ardından başka bir gazeteci:

-okuma- yazma bilmeden bu kadar zengin oldunuz, bir de tahsilli olsanız kim bilir ne olurdunuz?

Morris şu cevabı verir:

– İyi bir mezar bekçisi olurdum!

1916 yılında şirketinin tüm haklarını Amerikan Tobacco Company’e satar ve iş hayatından çekilir.

Bu arada çocuklarının kurduğu ve Morris’in arkadaşı Philip’in de ortak olduğu (bir rivayete göre Morris bizzat kendisi kurmuştur) ve şu an dünya tütün devi olan Philip Morris Company doğmuştur.

Gerisini bilirsiniz.

Peki, halen Manisa’da hizmet veren Şinasi Morris Hastanesi’nin hikayesi nedir?

Morris 1928 yılında memleketi olan ve doğup büyüdüğü yer olan Manisa’yı hiç unutmaz.

O kadar ki yaptırdığı evi Türk stili yaptırır ve içini de yine Türk şark tarzı ile döşer.

Çocukluğunda çektiği hastalığı ve gördüğü vefayı da unutmaz.

Bu amaçla bir milyon dolarlık bir bütçe ayırır.

Bunu 800 bin doları ile bir hastane yaptırır.

Bu hastane çocuk hastanesidir. Bu hastanenin çok geniş arazisi vardır ve burada inek, koyun, keçi, tavuk gibi hayvanlar beslenir ve sebze meyve yetiştirilir ki çocukları taze besinlerle beslesinler.

Yine bu hastanenin faytondan ambulansı ve başhekimin faytondan makam aracı vardır. Bütün bu ayrıntılar bizzat Morris tarafından düşünülmüştür. Geriye kalan 200 bin dolarla da devlet tahvili alarak; bu tahvillerin getirisi olan 33 bin dolar her yıl iki taksit halinde Morris Şinasi Çocuk Hastanesine gönderilir.

Morris Şinasi kurduğu bir vakıfla hastanenin geleceğini de düşünmüştür; Chemical Bank Of New York’u da mutemet tayin etmiştir.

Üç yılda bir kurduğu vakfın mütevelli heyeti Türkiye’ye gelerek, Manisa’da hastaneyi ziyaret etmekte ve yapılan işleri yerinde denetlemektedirler…

Hastane, Sağlık Bakanlığına bağlı “Morris Şinasi Çocuk Hastanesi” olarak

halen hizmet vermekte Manisa’da. Alıntı”

Morris ailesi, fabrikalarında işledikleri tütünleri Osmanlı’dan aldığı ve işçilerinin çoğunu da Manisa’dan getirtmişlerdi. Bu arada yüzlerce Müslüman aile yanında yaklaşık 200 Musevi aileyi de Manisa’dan Brooklyn’e taşımışlardı.

Morris Şinasi’nin Sultan Abdulhamit’e ilişkisi ve hastanesi ile ilgili bilgileri de yarın aktaralım.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç