Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Yüreğir’in Akarcalı Mahallesinin bir dizi hizmet açılışı için düzenlenen törene katıldı.
Büyükşehir Belediyesi, 27 bin ton asfalt, 5 bin metrekare sathi kaplama, 16 km kanalizasyon hattı, 18 km içme suyu isale hattı yenileme çalışmalarını tamamlayarak halkın hizmetine sundu.
Bir mahalle için büyük bir hizmet..
Başkan Zeydan Karalar’ın açılış töreninde bu denli büyük ve yoğun ilgi görmesi çok normal..
Büyükşehir Belediyesi’nin açılış ile ilgili servis ettiği dosyada bir fotoğraf dikkatimi çekti.
Daha doğrusu fotoğraf karesine tesadüfen giren bir pankarttaki yazı dikkatimi çekti.
Yazının sahibini kim olduğu pek okunamıyor ama, pankarttaki ifadelerden Yüreğir Güzelevler Mahalle Muhtarına ait olduğu anlaşılıyor..
Muhtar Hasan Yeşil, pankartında teşekkür faslından sonra, “5+5+5 Daha Seninleyiz Büyük Başkan” sloganına yer vermiş.
Akıllı muhrar hem, Başkan Zeydan Karalar’ın “5 yıl daha” yetki istemesine gönderme yapmış, hem üstüne bir beş yıl daha eklemiş..
Aslında çok mantıklı ve gerçekleşme olasılığı çok yüksek..
Karalar, beş yıl Seyhan, yaklaşık altı yıldır da Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde başarılı hizmetlere imza attı.
Her kesimden, her görüşten yurttaşa dokundu..
Zaten bu durum, 31 Mart 2024 seçimlerinde de net biçimde görülmüştü..
Bir önceki seçine hem oyunu hem en yakın rakibiyle aradaki puan farkını artırmıştı..
Karalar’ın bugünkü performansıyla, yaklaşık dört yıl sonra yapılacak yerel seçimlerden de zaferle çıkacağının tahmin etmek güç değil..
Ancak, belediye başkanlarının seçimlerde Ankara’da esen rüzgarlarından etkilenmemek gibi kötü bir özelliği var..
Geçmişte, günümüzde de bunun birçok örneği var.
12Eylül sonrası, cuntaya ve cuntanın “desteklediği (aslında öyle mi, hala kuşkularım var) MDP’ye karşı esen rüzgar Turgut Özal’ın ANAP’ını genelde ve yerelde iktidara taşımıştı.
1989’da bu kez ANAP’a duyulan tepkinin kuvvetlendirdiği rüzgar SHP’den yana esmiş,26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimlerinde SHP’yi birinci parti yapmış, yüzde 20 oy kaybeden ANAP ancak üçüncü parti olabilmiş; başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gaziantep ve Kayseri olmak üzere 39 ilin belediye başkanlığını kazanmıştı..
1994 yerel seçimlerinde bu kez rüzgar SHP aleyhine, Refah Partisi’ne doğru esmişti.
Hem rüzgarın, hem seçmenin SHP, DSP ve CHP arasında bölünmesi sonucu SHP on, CHP ise beş belediye başkanlığını kazanabilmişlerdi. 1989’da kazanılan otuz dokuz il sayısı 1994’de SHP/CHP toplamında on beşe düşmüştü. SHP’nin yüzde 13.6, CHP’nin yüzde 4.6 oy aldığı seçimde sosyal demokratların oyu yüzde 18.2 olmuş ve SHP, DYP ile ANAP’ın ardından üçüncü sırada kalmıştı.
Adana’da SHP’li Selahattin Çolak yerinin ANAP’li Aytaç Durak’a, Ankara’da Murat Karayalçın yerine Refah Partili İ. Melih Gökçek’e, İstanbul’da İstanbul’da Nurettin Sözen (İSKİ skandalı nedeniyle aday gösterilmemiş, sanatçı Ömer Zülfü Livaneli aday olmuştu) Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan’ai İzmir’de Yüksel Çakmur koltuğunu DYP’li Burhan Özfatura’ya, Kayseri’de Niyazi Bahçecioğlu yerini Refah Partili Şükrü Karatepe’ye kaptırmışlardı.
18 Nisan 1999 tarihinde yapılan1999 yerel seçimlerinde, büyük olasılıkla 6 Şubat 1999’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesinin estirdiği rüzgarla DSP ve MHP sandıktan güçlü biçimde çıkmışlar, MHP 21, DSP 9, Fazilet Partisi 16 ve ANAP 13 ilde belediye başkanlığını kazanırken, CHP kazandığı il sayısı bir önceki secime göre azalarak 11’e düşmüştü.
2004 seçimleri Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti rüzgarının estiği bir seçim oldu. Oyların yüzde 41.7’sini alan AK Parti, 81 ilin 58’inde belediye başkanlıklarının kazandı. Buna karşılık bir kez daha bölünün ve seçimlere CHP ve SHP olarak katılan sosyal demokratlar toplamda dokuz belediye kazandı. Bunların besi CHP’ye dördü ile SHP’ye aitti. Bu seçimde, DEHAP, ÖDP, EMEP, ÖTP ve SDP’nin “Demokratik Güçbirliği” adı altında bir araya geldiklerini ve SHP çatısı altında seçime girdiklerinin hemen belirtelim. Buna karşın SHP’nin yüzde 5.2’de kalmıştı.
Sonrasının beliyorsunuz. 31 Mart 2024 seçimlerine değin AK Parti rüzgarı esmeye devam etti..
Ancak, 2024 seçimlerine gelirken, siyasal iktidarın uygulamalarından, ve laikliğin tehlikeye düştüğünü düşünen insanlarımız parti ayrımı yapmaksızın oylarını CHP’de birleştirdi. İstanbul ve Ankara tam otuz yıl sonra yeniden CHP’ye geçti.
Tabii, işerin 1989- 1194 seçimlerine dönmemesi için CHP’li belediyelerin de, CHP Genel Merkezi’nin de çok çalışması, bugün siyasal iktidar aleyhine esen rüzgarı daha kuvvetlendirmeleri gerekmektedir.
Burada Adana’ya ve Zeydan Karalar’a ayrı bir paragraf açmak gerekiyor.
Karalar gerek Seyhan, gerek Adana Büyükşehir Belediyesi’ni ilk dönem kazandığında, herhangi bie rüzgarı arkasına almamıştı..
Kendi gücüyle her ki seçimde de halkın kendisine yakın bulmasıyla başarıya ulaştı. Seçime başkan olarak ve Büyükşehir Belediyesi ve hükümet olanaklarıyla giren Cumhur İttifakı/MHP Adayı Hüseyin Sözlü’ye 10.8 puanlık fark atmıştı. AKP/Cumhur İttifakı aleyhine CHP’den yana esen rüzgar, aslında Adana’da Zeydan Karalar’ın kazanmasında etkili olmamıştı..
Karalar, 2024 seçimlerinden de kendi gücü ve halkla olan diyaloğuyla seçimleri kazanmayı başarmıştı.
Aday olursa, dört yıl sonra esecek olası rüzgarlardan da etkilenmeyeceğini ve seçimleri yine 10 puan civarında bir farkla kazanacağının düşünüyorum.
Yani, Güzevler Mahalle Muhtarı Hasan Yeşil’in “5+5+5 Daha Seninleyiz Büyük Başkan” sloganı çok doğru bir slogan.
Gerçekleşme olasılığı en yüksek olasılık..
Muhtar Hasan Yeşil’i siyasal öngörüsünden dolayı ayrıca kutlamak gerek..
Pestisitte tek suçlu iktidar mı?
CHP Adana milletvekili Ayhan Barut, tarım ürünler ve gıdada pestisitten siyasal iktidara sorumlun tuttu.
Pesitisit kalıntıları nedeniyle yaşanan sorunlara AK Parti iktidarının neden olduğunu söyledi.
Yaptığı açıklama doğrular içeriyor ama, Barut biraz da iğneyi meslektaşlarına batırması gerekiyor..
Bilindiği üzere Ayhan Barut ziraat mühendisi..
Belleğim yanıltmıyorsa, zirai ilaç satan bir de şirketi vardı..
Ayhan Barut açıklamasında, zirai ilaç kullanımında ziraat mühendislerinin etkin biçimde “tek yetki sahibi” olmasını önermiş..
Anlaşılan, Barut burada meslek şovenizmi yapmış..
Kendisi de çok iyi biliyor ki, birkaç yıl öncesine zirai ilaç bayiliği bitki koruma bölümü mezunu ziraat mühendisleri ile bakanlığın açtığı bayilik sınavının kazanan ziraat mühendisleri ve tarım tekniker ve teknisyenleri zirai ilaç satışı yapabiliyorlardı..
Birkaç yıldır siyasal iktidar işim suyunu çıkardı, ziraat mühendisleri, tarım teknikeri ve teknisyenlerinin yanı sıra orman mühendisleri, eczacıları gibi meslek sahiplerine de zirai ilaç bayilik sınavına girme olanağı getirdi..
Yine Ayhan Barut yakından biliyor ki, tarımda hastalıklara karşı reçete yazmak ziraat mühendislerinin yetkisinde. Yani reçete yazma konusunda tek yetkili ziraat mühendisleridir.
Bayiler, ziraat mühendislerinin yazdığı reçeteye göre ve o reçetede yazan miktarda tarımsal ilaç satabilirler ve bu satışları da reçetelerle birlikte kayıt ederler ve Tarım Bakanlığı’nın denetimine hazır tutarlar..
Zirai ilaç teknisyenleridir. hem tarım ürünlerinde, hem buna bağlı olarak gıda ürünlerinde pestisit çıkmasının birinci sorumluları reçeteyi yazan ziraat mühendisleri ile ilacı satan çoğunluğu ziraat mühendisi, tarım teknikeri ve teknisyenleridir..
Her ilacın hasattan kaç gün önce kullanılabileceği prospektüsünde yazdığı gibi, reçete yazan ziraat mühendisleri de o süreler dikkate alarak yazmak zorundadırlar..
Bu durumda, tarım ve gıda ürünlerinde pestisit kalıntısı çıkmasının birincil sorumluları siyasal iktidar değil, reçete yazan ziraat mühendisleri ile zirai ilaç satışı yapan bayilerdir…
Ayhan Barut’un siyasal iktidarla ilgili söyledikleri doğru ama, açıklama eksik. Çünkü, Barut, meslektaşlarının sorumluluğunu görmezden gelmeyi yeğlemiş. Bu durum da açıklamasını eksik bırakmış, sakat hale getirmiştir.
Keşke o nesnel olsaydı, Türk tarım ve gıda ürünlerinin yabancı ülkelerini gümrüğünden dönmesinin daha iyi analiz etmiş ve sorunu gerçekçi olarak dile getirmiş olurdu.
Barut’un söylemediği ya da söyleme gereği duymadığı bir başka ve önemli konu, zirai ilaç bayilik yetkisi olan çok sayıda ziraat mühendisi, tarım tekniker ve teknisyeninin kendileri işyeri açıp zirai ilaç satmak yerine, yetkisiz kişilere bayilik ruhsatlarının kiralamaları konusudur.
Barut’un aslında zirai ilaç satışının yetkisiz, hatta konuyla hiç ilgisi olmayan kişilerin eline geçmesine neden olan belge kiralama işini sonlandıracak formüller üretmesini, Tarım Bakanlığı’na öneri olarak sunmasının bekliyorum..
Ne de olsa ziraat mühendisi.
Ne demek istediğim ve sorunun önemini herkesten daha iyi anlayacaktır.
Zira, gündeme getirdiği pestisit kalıntısında kiraladıkları belgelerle zirai ilaç satan ilgisiz insanları payı bir hayli büyüktür.
YORUMLAR