Habip Hamza ERDEM
Devlet Bahçeli’nin ‘Apo çıkışı’ kimi kesimlerce ‘Devlet Aklı’ olarak nitelendirilmiş bulunuyor.
Ve çokbilmiş’in biri de, daha tumturaklı olsun diye Fransızca ‘Raison d’Etat’ diyerek kanal kanal gezip duruyor.
Oysa bu Fransızca deyimin kullanımı çok daha önceki dönemlere gitse de, Machiavel’i (1469-1527) izleyen yıllarda yurttaşı Giovanni Botero (1544-1617) tarafından 1589 yılında formüle edilmiştir denilebilir: Della ragion di stato (De la raison d’État).
İşte o gün bugündür, üzerine çok yazılıp çizilen ‘Raison d’Etat’ yani sözde ‘Devlet Aklı’, kâh ‘Devletin ali menfaatleri’, kâh ‘Devletin kabul edilmez günahları’ olarak, iki uç bağlamda kullanılır olmuştur.
Fransa’da daha çok ‘Dreyfus Davası’ günlerinde tartışılan ‘Devlet Aklı’ deyimi, Devlet değil ama Hükûmetlerin yasa ve anayasa-dışı eylemlerinin gerekçesi olarak kullanılmıştır.
Nitekim o günlerde Maurice Paléologue, Dreyfus Davası ile ilgili bir yazısında; “Raison d’Etat, çoğu kez bir oligarşinin cehaletini, aptallığını veya kötülüğünü örtmeye yarayan bir manto olarak kullanılmaktadır” diyecektir. (La raison d’État n’est le plus souvent qu’un manteau commode pour couvrir l’ignorance, la bêtise ou la scélératesse d’une oligarchie…)
Anatole France ise daha ileri gidecek ve ‘Devlet ne ki?’ diyecektir; “Bizim Devlet’imiz yok, yöneticilerimiz var. Devlet dediğimiz şey aslında Devlet dairelerindeki ‘masa’lardır. ‘Makam’ diye yücelttiğimiz bu masa ya da koltuklar, aslında o koltukları işgal edenlerin hatalarını gizleyip daha fazla hata işlemelerine olanak veren yerlerdir”
(Nous n’avons point d’Etat. Nous avons des administrations. Ce que nous appelons la raison d’Etat, c’est la raison des bureaux. On nous dit qu’elle est auguste. En fait, elle permet à l’administration de cacher ses fautes et de les aggraver.)
Anatole France – 1844-1924 – L’Anneau d’améthyste, 1899
Anatole France’ın orijinal metnini de özellikle yazıyorum ki, Fransızca’dan Türkçe’ye ‘çeviri’ yapanlara örnek olsun !
İtalyan Giovani Batero’nun çağdaşı olan Fransız Richelieu (1585-1642), Devrim öncesi Fransa’sında onsekiz yıllık ‘Baş-bakanlık’ (Principal ministre) döneminde, Devlet Aklı deyimine bir katkı yaparak ‘Devlet Sırrı’ deyimini uyduracaktır: « Kamu hizmetlerinin ruhu onların sırrında saklıdır » (le secret est l’âme des affaires publiques)
“Arcana Imperii” olarak bilinen ve Fransa, İspanya ve İtalya’da Devlet’i ‘Sırlarla yönetmek’ anlamına gelen ve kimi zaman da ‘Modern Devlet’in kökenini bu ‘Sır’a dayandıran anlayışı Kant, ‘Siyasal ahlakçılık’ olarak değerlendirecek ve farklı bir ‘ratio status’ geliştirecektir.
Kant doğrudan söylemese de, söylemek istediği şudur: ‘Siyasal ahlâkçılar’ için ‘Ahlâk’ (moral) ile siyaset arsındaki ilişki kuramsal olarak kurulabilirse de, uygulamada hiçbir önemi yoktur. Yani ‘siyaset’ yaparken ahlâk da, kural da, yasa da, anayasa da görmezden gelinebilir.
Şimdi lafı uzatmanın gereği yok sanırım.
Kim ki ‘Devlet Aklı’ diyor, kim ki ‘Devlet Sırrı’ diyorsa, ‘Arcana Imperii’ döneminde kalıp, Machiavel, Botero, Richelieu’nün ‘Aklı’na özenmektedir.
Kaldı ki Machiavel ya da Richelieu’den alıntı yaparken gözleri parlayan ve ağızlarının suyu akan ‘yorumcu’lar da yok değildir.
Yakın geçmişte Fransız ‘sosyalist cumhurbaşkanı’ François Hollande’ın Orta-Doğu’daki kimi uygulamalar için de ‘Devlet Aklı’ terimini kullandığını belirtelim.
Dolayısıyla Devlet Bahçeli ve üstadı Dr Recep’in ‘Devlet Aklı’ ve ‘Devlet Sırrı’na gönderme yapmalarına şaşırmamak gerekmektedir.
Bu son ikilin ‘Akıl’larının Devlet ve Millet’le ilişkisi olmayıp, doğrudan kendi ‘Akıl’ları olduğu ise apaçıktır.
Anatole France ne diyordu; Devlet ‘masa ve sandalye’den başka bir şey değildir.
Bizde ise ‘Koltuk’ ve ‘Makam’ diye adlandırılmaktadır.
Peki ama, Koltuk pek haşmetli olsa da ‘Aklı’ ne kadardır diye hiç aklınıza geliyor mu?
Bana sorulacak olursa, Devlet Bahçeli veya onun ‘üstad’ının akılları oturdukları ‘Koltuk’larınki kadar değil ama, köy kahvehanelerindeki hasır ‘oturak’larınki kadardır.
Ben yanılıyor olabilirim, ama onların ‘Devlet Aklı’ diye pazarladıkları, oturdukları o haşmetli koltuklarınkinden de fazla olamaz ki.
‘Sır’larına gelince, doğrusu sırlarının boyutlarını, ben değil siz bile tahayyül edemezsiniz.
YAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEKONOMİ
2 gün önceYEREL HABER
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce