İnsanı insan gibi yaşatmak…

İnsanı insan gibi yaşatmak…

ABONE OL
1 Şubat 2024 12:07
İnsanı insan gibi yaşatmak…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Yerel seçim için yola çıkanların sesi, yurdun büyük çoğunluğunu oluşturan emeklinin/ asgari ücretlinin sesini bastırıyor! Televizyon kanalarından, basılı gazetelerden kaçı/ kaç haber yapıyor ki yoksulluğu/ yetmezliği/ doymazlığı anlatan… Medyada boydan boya yer alan haberler, “hep” politikacının yurttaş üzerinde kurmayı amaçladığı “baskının” reklam yanı!

Kimi konuşalım; “iktidarı” mı, yoksa “muhalefeti” mi? İstanbul’dan, İzmir’den görüştüğüm dostlar “aday belirleme” yönteminin ortaya çıkardığı kaygılarından söz ediyor! Aynısını burada kaç kez yazdım bilmiyorum bile! “Güvenli denilen” kentlerin de, bu kısır döngü nedeniyle yok olacağı belirtiliyor! Partinin ileri gelenleri/ sözcüleri öyle demiyor ama! Her şey “çok” ama “çok güzel olacak” diyor! Şunu anlıyorum: seçmen yaklaşan yerel seçimin “belirleyicisi” olmadığını biliyor!

***

Nasıl değil mi? “İktidar” yirmiiki yıldır yaptıklarının faturasını beceriksizliğine değil de “muhalefete” yüklesin, “muhalefet” bir yandan demokrasi savunucusu kesilirken diğer yandan anti-demokratik uygulamaların ana kaynağı olmayı sürdürsün… Aklıma gelmişken sorayım: dar gelirlinin “alım gücünü” yele karşı savuran, kış aylarında ısınması gereken yaşam alanlarında buz gibi hava estiren kim? Dar gelirli mi böyle bir yaşamı istedi, tüm çalışanlar mı “açlık sınırı” altında kalmak için didindi durdu? peki, demokrasinin şah damarı olan “yönetenini seç” özgürlüğünden haber var mı?

Kafaların karışması gerekmiyor mu? Bir yandan yurttaşın “en temel” hakkı olan yaşamayı/ barınmayı/ düşünmeyi/ doymayı elinden al, bir yandan da tüm bunların yapanların “belirleyicisinin” seçmen olduğunu söyle! İşin kolayı bu değil mi? Her haksızlığı/ her gereksiz harcamayı yap, her yurttaşı güçsüzleştirici eylemleri ortaya koy, hakların korunmasını rafa kaldır…

***

Dar gelirlinin de, orta gelirlinin de “en altta” birleştirildiği konusunda bir “düşünce” var ya; aslında yalnız ekonomik anlamda değil, bir çok alanda benzerlikler gösterdiği söylenebilir! Dar gelirli nedir, orta gelirli nedir artık söz konusu bile olmuyor! Başta “temel gereksinmelerini “sağlamakta zorlanıyor musun, yoksa zorlanmadan tün gereksinmelerine ulaşabiliyor musun, sorusunun yanıtı önemli! Et, süt, peynir, mevsimsel sebze/ meyve, bakliyat tüketilebiliyor mu örneğin? Çocuğuna bayramlık, yazın on gün dinlenceye çıkmak denilince ne anlıyor örneğin? Varsa varlısın, yoksa yoklusun; o kadar!

Yerel seçim yaklaşırken Adana’nın yaşadıklarını Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Mersin’de isimler aynı olmasa da “benzer” biçimde yaşandığını söylemek yanlış olmaz! Yurttaşın sıkıntısı “hep” aynı olunca… Örneğin iki gündür üst üste gelen akaryakıt zammı yurdun her bölgesinde aynı anda uygulamaya girmesiyle birlikte geceden sabaha değişen market fiyatları kimin canını yapmıyor ki? Toplam iki elin parmakları olsa, bir parmak gösterilir kanımca; diğer dokuzu sızlanmaktadır!

***

Yurttaş bir yandan kış soğuğunda, bir yandan geçim derdinde… Politikanın “önde giden” isimleri de, “nasıl daha çok belediye çıkarırım” derdinde! Daha çok insanın doymasını sağlamak, yurttaşı daha iyi yaşatmak gibi verecekleri bir sözleri yok! Yüklenicisi kapı eşiğinde bekleyen, seçimin finansörlüğünü de yapan isimler için köprüler, yollar, alt/ üst geçitler sağanak biçimde geliyor!

Betondan yapılar, betondan kentler, betondan ekonomi; insanı insan gibi yaşatmaya gerek yok sanki! 300124

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP