Suay KARAMAN
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 4-5 Kasım günlerinde 38. Olağan Kurultayını yaptı ve yeni yöneticilerini seçti. Kurultay aslında siyasetsiz bir kurultaydı. Çünkü sürekli seçim başarısızlığının kaynağı olan politikalar masaya yatırılmadı, hangi siyasetlerle başarı sağlanacağı tartışılmadı. Kısaca kurultay sen-ben kavgası içinde geçti ve sadece isimler yarıştı. Bu nedenle İlhan Cihaner ile Örsan Öymen genel başkanlık yarışından çekildiler.
Kemal Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan 33. Olağan Kurultayda genel başkan seçilmiş ve sürekli başarısızlığına karşın görevini 13,5 yıl sürdürmüştür. Genel başkan seçildikten iki gün sonra ilk ziyaretini Zaman Gazetesi’ne yapan Kılıçdaroğlu “bugün 27 Mayıs’ı yapanlar utanıyor” söylemiyle de yeni bir proje olduğunu kanıtlamıştı. Ancak o günlerin heyecanına kapılarak umutlananlar ve belki de yer kapmak isteyenler bu söylemin üzerinde durmadı, projeyi kavrayamadı.
Önce “laiklik tehlikede değildir”, sonra “yargıda cemaatçi yapılanma yoktur” söylemleriyle ve 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde tıpış tıpış “ekmek için Ekmeleddin” dayatmasıyla kim olduğunu ve ne yapmak istediğini ortaya koyan Kılıçdaroğlu, daha sonra Abdullah Gül güzellemeleri ile yol aldı. CHP ilkeleriyle uyuşmayanları milletvekili, parti yöneticisi, danışman yapmakta sakınca görmeyen Kılıçdaroğlu, Fethullah Gülen hayranlarını da yanına almıştır. 16 Nisan 2017 halk oylamasında mühürsüz oylarla rejimin değiştirilmesine sessiz kalmıştır.
Şeyh Said ve Seyit Rıza gibi hainlere ilgi duyan Kılıçdaroğlu, laikliğin yok edilmesine destek vermiştir. Diyanet Akademisine onay vermekle kalmamış, türban için grup başkan vekilleriyle birlikte anayasa teklifi bile vermiştir. Tayyip Erdoğan’ın anayasa çiğnenerek, üçüncü kez cumhurbaşkanlığı seçimine girmesine tepki vermediği gibi diploma konusuna da sessiz kalmıştır. Son seçimde kendisini dayatarak aday olmuş ve seçimi Tayyip Erdoğan’a hediye etmiştir. Daha pek çok yanlışları bulunan Kılıçdaroğlu sürekli seçim yenilgileriyle tek adamlığını ilan etmiştir; partide demokrasinin yok edilmesine katkı sağlamıştır.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında CHP, kuruluş felsefesinden uzaklaşmış, Atatürk’ün yolundan sapmış, helalleşme süreciyle dincilere yakın konuma getirilmiştir. Toplum dürüst insan ve Gandi Kemal güzellemeleriyle uyutulmuştu. Tunceli’ye, Tunceli diyemeyenlerin partisi konumuna sürüklenen CHP, ne yazık ki yeni CHP durumuna getirildi. Böyle bir genel başkanın 13,5 yıl sonra halen proje olduğunu anlamayanların bulunması da şaşılacak bir durumdur.
Özgür Özel, kurultayda İstanbul Anakent Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun desteğini alarak Kemal Kılıçdaroğlu ile yarışmış ve genel başkan seçilmiştir. Özgür Özel’in seçilmesi, tıpkı 22 Mayıs 2010 kurultayında olduğu gibi yeni bir umut kıvılcımı olarak doğmuştur. 2011 yılından beri milletvekili olan, grup başkan vekilliği yapan ve son seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu milletvekili olmadığı için CHP grup başkanı seçilen Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’nun en yakınında bulunan isimdi. Yukarıda sayılan Kılıçdaroğlu’nun tüm yaptıklarına onay veren, karşı çıkmayan bir milletvekiliydi.
Değişim sloganıyla yola çıkan Özgür Özel’in ekibinde yıllarca Kılıçdaroğlu’nun en yakınında ve birlikte çalışanlar olduğu gibi, CHP ilkelerine aykırı kişiler de bulunmaktadır. Değişim, kişilerin değişmesi ile olmaz, olmamalı da zaten. Değişim CHP’nin kurucu ilkelerine dönmesi, Kemalist devrimlere sarılması, sözde değil özde Altı Ok’a sahip çıkılması ile olur.
Özgür Özel kurultaydaki konuşmasında “Kürt sorununu çözeceğiz ve eşit yurttaşlığın kendi kaderine el koyacağı bir düzeni inşa edeceğiz” dedi. Kürt sorunu, emperyalizmin uydurduğu bir olgudur; terör sorununa karşı kullanılmaktadır. Eşit yurttaşlık, ulus devleti, üniter yapıyı hedef alan, etnik bölücü taleptir. Türklük ortak paydası yerine, etnik ve mezhepsel kotalar oluşturarak ayrışma talebidir. İstiklâl Mahkemesinin idama yolladığı hainler Şeyh Said ve Seyit Rıza’nın mirasçısı Selâhattin Demirtaş’a selam gönderip, Atatürk’ün koltuğuna oturulmaz. Altı Ok’tan söz edemezseniz, diğer genel başkanlardan farkınız olmaz.
26 Mayıs 2018 tarihinde “artık işin solcusu, sağcısı, muhafazakârı, milliyetçisi, sosyal demokratı ayrımları bir kenarda kalmıştır” diyen Özgür Özel, acaba Kemalizm’i nereye oturtmaktadır? Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği zaman yayılan umut gibi değişimcilerin kadrolarıyla ve yaptıklarıyla yeni bir hayal kırıklığı yaratabilir. Açıklanan yeni yöneticiler ve türbanlı gölge bakan, umutları yok edecek görüntüdedir; Kemalizm’le ilgileri bulunmayanlar vardır. Bu yüzden hemen kurtarıcı gözüyle sarılıp, büyük umutlar bağlamamak gerekir.
Ülkemizin her geçen gün sorunlarının daha da arttığı bir ortamda muhalefete özellikle CHP’ye büyük görevler düşmektedir. Bu bilinçle hareket edilmeli ve Atatürk’ün yolundan yürüyerek, ülkemiz için ulusal politikalar geliştirilmelidir.
Azim ve Karar, 13 Kasım 2023
EKONOMİ
15 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce