CHP Büyük Kurultay’a giderken…

CHP Büyük Kurultay’a giderken…

ABONE OL
3 Kasım 2023 14:16
CHP Büyük Kurultay’a giderken…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Erdemli olmak” ne demektir bilir misiniz; yapamadığında geri çekilmektir, bilmediğinizde sormaktır, yanlışların/ eksiklerini görmektir! “Ben yaptım oldu” dememektir! “Demokrasi” kavramının konuşulduğu hiçbir yerde tersine izin verilmez! Herkes yaptığının yerini/ zamanını bilir, kurumun başında olmasından dolayı “tabanın” nereye sürüklendiğini öngörür, kör kuyuya attığı taşın çıkarılmasını beklemez! “Demokrasiye” inanmanın, hak/ hukuk/ adalet demenin çıkarımı da budur!

Öyle olmuyor ama… Konuşma fırsatı bulduğu her yerde “ağzından bal akıtan” sözcükler sıralıyor, en ünlü ressamların tablolarını kıskandıracak denli renk uyumunu gözler önüne seriyor… Ama içi boş! “Ütopya” olsa saygı duyacağım ama; ondan ötede bir şey bu! Yanlışlarla/ eksiklerle dopdolu bir görev süreci… Üstelik yaptıklarını “doğru/ yerinde” göstermek için çırpınışı, kıyısına/ köşesine “yanlışlarını” savunacak dilbazları yerleştirmesi… Bunun adı “erdem” değil; açık dille “benim olsun” hırsı!

***

Yarın CHP’de Büyük Kurultay yapılacak! Partiyi “olduğu yerde” tutsak edenlerin, “bir adım” ileri gitmesini engelleyenlerin, “cumhuriyet değerlerini” sözde dile getirip/ özde yanından bile geçmeyenlerin arasından çıkan “iki aday” delegelerin karşısına çıkacak!

Şunu düşünmeme hiçbir şey engel olamaz: Günün her anı “cumhuriyetle, demokrasiyle” yatıp kalkan, tarihsel bir sorumluluğu da üzerinde taşıyan bir partinin “Genel Başkan” seçmesi bu denli “özensiz” mi olmalıydı? Ayrıca bu denli “erdemli olmaktan” uzak mı durulmalıydı?

“İki” aday” çıkıyor! Bunlardan biri on yılı aşkın süredir görevde! Üstelik gerek parti tabanını, gerekse partinin yapısını “kişisel hırslarının” gerisinde bıraktığı gibi, sözde “adayım demem, aday gösterilirsem de gemiyi kıyıya ben çıkarırım” diyerek sorumluluğu üzerinden atıyor; ne güzel değil mi? Sanki gemiyi kayalara vuran, dalgaların arasına sürükleyen bir başkasıymış gibi…

“İkinci aday”, yıllardır “birincinin” yanında, her sözünün/ her yaptığının/ her eyleminin/ her buluşmasının savunucusuydu daha düne değin! Şimdi çıktığı kürsülerde “içinde bulunduğu” tüm olayların sorumlusu olarak “birinci adayı” gösteriyor! O zaman, “inanmadıklarına” tepki göstermeyip, bugün “benim olanlarda haberim yoktu” demek, işin “erdemsiz/ anti-demokratik” olmayan boyutu!

***

Büyük Kurultay’ın özelliği “iki birbirine benzer” aday olmamalıydı! Bir yanda Kemal Kılıçdaroğlu, diğer yanda Özgür Özel… Her ikisi de aday olmamalıydı! CHP’nin içi boşaltılmış, taban dağıtılmış, “iktidarın” sığınmacıya yaklaşımı; parti “sağ/cemaat” eksenine kaydırılarak taban yok sayılmışsa bundan Kılıçdaroğlu da, Özel’de sorumludur! Kimse böyle bir şey olmadığını söylemesin, bugün kazanılan tüm listelerde/ belediyelerde “neler” verildiğini, parti tabanının ne denli gücendirildiğini görmek olası!

Sözde, “adayların” gelecek için açıklamalarını dinliyorum! Tabanın toparlanmasını gerçekleştirmek, için hiçbir izlence yok! Yine “ittifak”, yine parti tabanını dışarıda tutacak bir sürü söz…

Bu gelinen noktadan sonra, olur ya da olmaz bilmiyorum ama, Kılıçdaroğlu’nun “son anda” adaylıktan çekilmesini bekleyenlerdenim! Eğer parti/ taban için bir şeyler yapmak istiyorsa; başka da seçeneği yok! Kendi yaptığı “delege sistemiyle” kazanamaz, demiyorum; eğer öyle bir şey olursa, CHP Baykal dönemine gider, baraj sorunu olur, tabanın dağılmasıyla birlikte Cumhuriyet’in kuruluş izlerini taşıyan bir “ulu çınar” yara alır! Tüm bunların faturası da Kılıçdaroğlu’nun koltuk hırsına bağlanır; dört köşeden alkış tutanlar da “payandası” olarak anılır! Bir kez “erdem” denen olguyu anımsayın! 021123

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP