Ömer ALPDOĞAN
Barajyolu’nda bütün Adanalıların bildiği bir yer var..
Halkın “Duygu Kafe” dediği Gençlik Meydanı..
Bu alan gençlerin, yaşlıların; kadınların, erkeklerin oturup yorgunluk attıkları, sohbet ettikleri bir alandı..
Önceleri tamamen gençlerle dolan Gençlik Meydanı, son bir iki yıldır yaşlılar tarafından da keşfedilmiş, meydanın keyfini çıkaranların çoğu emeklilerden oluşmuştu..
İşte o meydan sekiz dokuz gündür kelimenin tam anlamıyla işgal altında..
Gazze’de Hamas’ın sivillere yönelik saldırısının ardından İsrail’in Gazze’yi yoğun bombardıman altına almasıyla birlikte, alanda önce üzerlerinde Kudüs ve Gazze’den fotoğrafların yer aldığı şövalyeler görüldü..
Alanın caddeye bakan tarafının boydan boya kaplayan şövalyeler sanki Filistin olayları için açılmış fotoğraf sergisi görünümdeydi,,
Sonra meydan masalar, sandalyeler, ocaklarla doldu..
Masaların üstlerinin çeşitli yiyecek ve eşyalar doldurdu..
Fotoğraf sergisi bir anda kermese dönüştü..
Zaten alanı işgal edenler masalara ve ağaçlara “Kermesimize hoş geldiniz” yazıları asmayı da ihmal etmediler..
Astıkları yazıya göre, kermes Kudüs için düzenlenmiş!..
Yani, İsrail’i protesto, Filistin’e destek etkinliği bir anda rant kapısına dönüştü
Sözün kısası, dokuz günden bu yana meydanı sadece hangi cemaat, tarikat ya da dernek olduğu bilinmeyen kişiler tarafından kullanılıyor..
Emekliler ve gençler ise alandan yararlanamıyorlar. Zira, dediğim gibi, alan tamamıyla kermesi düzenleyenler tarafından işgal edilmiş durumda..
Her nedense, bugün kadar da Gençlik Meydanı’nın işgaline karşı çıkan bir görevli görülmedi..
Kimse, meydanın gerçek kullanım amacına yeniden kavuşması için harekete geçmedi.
Gençlik Meydanı’nın işgalinde iki amaç dışı durum var..
Birincisi, meydanın amacı dışında sadece bir grup tarafından işgal edilmesi..
İkincisi, dünyanın gözü önünde yaşanan vahşeti birilerinin paraya tahsil etmesi..
Çevrede bulunan esnafla haksız rekabete girmesi, kira ve vergi ödemeden rant sağlaması..
Bildiğimiz kadarıyla Gençlik Meydanı, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda..
Maddi rant sağlanan yerlerin denetimi ise Maliye’nin sorumluluğunda..
Dolayısıyla, bu iki kurumun görevlerini yapmaya ne zaman başlayacaklarını, daha da önemlisi görevlerine yerine getirmeye istekli olup olmadıklarını merak ediyorum…
İşgale ve haksız kazanca daha ne kadar hoşgörü gösterilecek?..
Gençlik Meydanı gerçek işlevine ne zaman kavuşacak?..
Gerekçeleri hiç inandırıcı değil
Zafer Partisi’nin Adana il ve ilçe yöneticileri, kadın kolları başkanları, belediye başkan adayları ve meclis üyesi adayları partilerinden istifa ederek MHP’ye katılmışlar..
Hayırlı uğurlu oldun..
Umarım MHP’de beklentileri karşılığı bulabilirler..
Ancak, katılım için gösterdikleri gerekçeler bana hiç inandırıcı gelmedi..
Arkadaşlarıyla birlikte MHP’ke katılan müstafi il başkanı Ayhan Binboğa, Zafer Partisi’nden ayrılmalarına gerekçe olarak, partiye FETÖ’cülerin sızmasını, Genel Başkanı “uyardıkların” ancak isimlerini verdikleri kişilerin üst düzeyde görevlendirilmeleri ile bir milletvekili adayının İsrail’e destek vermesinin göstermiş..
Ayhan Binboğa, Zafer Partisi içinde Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı “uyaracak” pozisyonu ne zaman gelmiş acaba..
Her ne kadar Ümit Özdağ’ın MHP’den ayrılmasını da, İyi Parti’nin kurucularından biri olmasını en sert şekilde eleştirmiş olsam da, şunu iyi biliyorum ki, Ümit Özdağ, söz konusu il başkanı gibi yüz tane siyasetçiyi cebinden çıkarır..
Yani, uyarma işini geçin bir tarafa..
Özdağ’ın Zafer Partisi Ayhan Binboğa’nın adının vererek “uyardığı” FETÖ’cüleri üst düzey yönetici ataması da, İyi Parti’de FETÖ’cü olduğunu belirttiği kişilere karşı yaptığı mücadele, o cenaha yakın isimlerin saldırısına uğramış bir siyasetçi olması hasebiyle inandırıcılıktan çok uzak bir iddia..
Diyeceksiniz ki, Zafer Partisi içerisinde sızmalar yok muydu?
Büyük olasılıkla vardı ancak, bunlar FETÖ’cülerden çok, Ayhan Binboğa gibi uzun süre siyasal iktidara yakın durmuş bazı kişilerin il ve ilçe düzeylerinde yönetici olabilmiş siyasetçilerdir..
İsrail’e destek konusuna gelince..
Ayhan Binboğa’nin kimden bahsettiği konusunda bilgim yok..
Ancak, Türkiye’de Hamas ve Filistin’e destek veren onlar için dua eden milyonlarca insan olduğu gibi, İsrail’i haklı bulan milyonlarca da insan var..
Kimi tarihteki bazı olaylar, Osmanlı’ya başkaldırmaları, İngilizlerle işbirliği yapmaları nedeniyle; kimi, İngilizler tarafından Filistin bayrağının aynı renk ve şekildeki diğer bazı Arap devlet bayraklarıyla birlikte Osmanlı’ya karşı direnişi temsil etmesi nedeniyle; kimi Filistin topraklarında PKK gibi örgütlerin kampları bulunması nedeniyle; kimi de Hamas’ın yapısı nedeniyle Filistin’e ve Araplara soğuk bakıyorlar..
Örneğin, Türkçüler arasında, geçmişteki olaylarda Filistin’e destek vermeyen çok sayıda insan vardı.
Ama ne geçmişte, ne bugün, Ayhan Binboğa’nın iddia ettiği gibi İsrail’e dua eden olmamıştır..
Binboğa’nın dediği gibi birisi eğer İsrail’e dua etmiş ise de kendi kişisel görüş ve tercihidir..
Filistin için dua edene “niye dua ediyorsun” deme hakkımız olmadığı için İsrail için dua edene de “niye dua ediyorsun” diye sorma hakkımız yoktur. Tamamen kişisel düşünce özgürlüğü içinde bir durum. İster Filistin’i, isterse İsrail’i destekler..
Türkçülerin çoğu İsrail – Filistin olayında bakarken şunları göz önüne alıyorlar:
Filistinlilerin İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı’ya karşı savaşmaları..
Osmanlı’ya isyanlarını bir “zafer olarak” bayrak yapmaları..
Filistinlilerin Yaser Arafat zamanında Kıbrıs’ta Rumları desteklemeleri..
Karabağ’ın işgalinde, Hocalı katliamında Ermenilerin yanında yer almaları..
Doğu Türkistan olayında Çin’in yanında tavır almaları..
Kürt sorununda, Suriye’de Türkiye tezlerinin karşısında konumlanmaları…
Evet, bu gerekçelerle İsrail – Filistin olaylarında Araplardan yana tavır almıyorlar ama, hiç biri İsrail’e dua da etmiyorlar..
Savaş’ta önceledikleri bir başka konuda Filistin’deki “müslüman” Türkmenler ve İsrail’deki “musevi” Karay Türklerinin herhangi bir zarar görmemeleri…
Çünkü onlar, olaylara din kardeşliği penceresinden değil, kan kardeşliği penceresinden bakıyorlar..
Velhasıl kelam, Ayhan Binboğa ve arkadaşlarının Zafer Partisi’nden istifa, MHP’ye katılma gerekçeleri hiç inandırıcı değil..
Keşke havada kalan gerekçeler bulmak yerine, yerel yönetimleri kazanma şansı yüksek bir partide yer alma, belki belediye mecils üyesi olmayı hesaplama, Türkçülükten ziyade Türk İslam Sentezine yakın düşüncelere sahip oldukları gibi ayağı yere basan, hepimizin inanacağı gerekçeler öne sürselerdi..
Ayrıca, 14 Mayıs seçimleri sürecinde, Zafer Partisi’ne oy vermeyi düşünenler arasında Adana’da birinci sıraya yazılan isimi ile ilgili tartışmalar olmuş, söz konusu kişinin nasıl olup da Adem Ocak gibi bir kişinin önünde listede kendine yer bulduğu soruşturulmuştu..
Eminim, bu eleştirilerden Ayhan Binboğa’nın o zamanlar haberi olmuştu ama, bu konuda herhangi bir açıklamasını da okumamıştık..
Bu arada, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler için belediye başkan ve belediye meclis üye adaylarını hangi ara belirledikleri de bir başka konu…
EKONOMİ
12 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
14 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce