Demokrasi “herkes” içindir(miş!)…

Demokrasi “herkes” içindir(miş!)…

ABONE OL
4 Ağustos 2022 18:00
Demokrasi “herkes” içindir(miş!)…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

Bir ülkede demokrasinin kurallarının işliyor olması, “o” ülkede yaşayan herkesin ulusal gelirden “eşitçe/ hakça” yararlanmasını sağlar!

“Ulusal geliri” salt “para” olarak algılamayın…

Bunun içine ekonomiyi koyun, eğitimi koyun, adalet sistemini koyun, hukuku koyun, tarımı koyun, bilimi koyun…

Demokrasinin kurallarının, “hukuka aykırı” tüm uygulamaları durdurma gücü vardır!

Evine ekmek götüremeyeni, eğitim hakkı alınanı, emeği çalınanı, yaşamı daraltılanı bulur/ suçlusuna bedelini ödetir!

Onun için de, demokrasi savunucuları kurumlar sıkça, “bir gün demokrasi size de gerekecek, bugün yaptıklarınızın bedelini ödetecek” der!

Bu gün için ülkede yaşananı kavrayabilen, izleyebilen, kanıksayabilen kaç kişi çıkar acaba?

Daha düşünürken/ soluklanma hızında değişen olguları izlemek olanaksız, her geçen gün!

Son bir haftanın gündemini bırakın, dün/ bugün yaşanan KPSS yolsuzluğu, Tüik’in kandırıkçı açıklaması, bir ay boyunca konuşturulacak dar gelirliye konut edinme hakkı…

Öncesinde olanları düşünme/ sorgulama hakkınız gasp edilmiştir!

***

“İktidara” kalsa, ülke içinde olan, sokakta yaşanan her şeyi bir yana bırakalım; Rusya- Ukrayna çıkmazına odaklanalım, o da yetmezse bugünlerde burun buruna gelen Çin- ABD- Tayvan üçgenine koşalım, o da yetmezse Avrupa’nın yaşadığı doğal gaz bunalımı ile çenemizi yoralım…

Evden çıkıyorsunuz, Adana’nın sıcağı kapkara/ on adım yürüyünce omzunuzdan aşağı inen terin geçtiği yerde bıraktığı ıslaklığa dokunuyorsunuz, köşeye varmadan üzerinizde ne varda sırılsıklam oluyorsunuz; sizin yaşamınız bu!

Televizyon ekranlarında, gazetelerde görülen yarı çıplak giyimlilerle deniz kıyılarında olmayı düşünemezken; elinizdekini/ avcunuzdakini gökseniz, iki/ üç gün gitmeniz karşılığında günlerce ekmek alamayacağınız geliyorsa aklınıza, nelerin hak ya da haksızlık olduğu karma/ karışık olmuşsa eğer…

Yaşamınızı gasp eden, gerçeğinizden uzaklaştıran, yoksunluğunuzu “kazanca” dönüştüren medyayı tanımalısınız!

***

Söz “haklardan/ demokrasiden” açılınca, “laikliğin” bilinen tanımını anımsayalım:

İlkokul sıralarında öğretilir daha, “devlet yönetiminde her hangi bir dinin kaynak alınmadan, yine devletin dinler arasında yansız olunmasını savunan ilke” olarak karşımıza çıkar!

Kısaca, “din işlerinin, devlet işlerine karıştırılmaması” diye ilke belirli yere oturtulur!

İnsanın, “dinsel inanışının” olması tartışılmaz.

Kimse kimseyi “inanışından” dolayı yargılayamaz, sorgulayamaz, suçlayamaz!

Toplumda, kimi katmanlar” göre, “herkes dinsel inanışında özgürdür” denilmesine karşın “laiklik dinsizlik” bile olmuştur!

Üstelik bu “söylemi” ortaya atanlar, söylevlerine katılanlar, alanlarda dillendirenler ülkenin politikasında belirleyici isimler arasında olmuştur!

İnsanın “demokratik haklarını” yok saymıştır!

***

Demokrasi “herkes” içindir, denir ya…

Birkaç gün önce, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün söylediği sözler çok konuşulacak gibi…

Şöyle diyor:

“Dini tamamen hayatın dışında tutmak diye bir şey gerçekçi değil. Burada önemli olan şey şu, dini bir araç olarak kullanmaktan uzak durmak. (…) Eğer kendinizi bir dinin temsilcisi veya partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar, noksanlıklar sonunda dine atfedilir. Bu çok tehlikeli bir durum.” 

Konuşmanın içerisinde “çelişkili” sözcükler olsa da, özde anlatılan “dinin, devlet işlerinden uzak tutulması” gerektiği…

“Dini tamamen yaşamın dışında tutmak”, ya da “dini tümden yaşamın içine almak” doğru değil, deniyor!

En önemlisi de “kendinizi bir dinin temsilcisi veya partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar” diyor!

Gerek cumhurbaşkanlığı sürecinde ulusal bayramlarda olmaması, öncesinde “laiklik/ demokrasi” konularında “bugün” savulduklarını söyleyenlere karşı eylem içeresinde oluşu, politikanın içindeyken “din odaklı” söylemler içinde olması…

“Demokratik hakları” çalınanlar ne olacak peki?

***

Geçen yirmi yıl yurttaşın yaşamını öyle bir ezdi/ geçti ki…

İnsanların, “acılarını” düşünmelerinin kıyısından/ köşesinden kırpıldı!

Toprağını ekemeyen üretici, iş bulamayan genç, sınav soruları çalınan öğrenci, mutfak ocağında aş pişiremeyen ev kadını, aylığını geçimine yetiremeyen emekçi “sanal” söylemlerle sevindirik oldu!

Haklarını savsakladı, gereksinmelerini öteledi!

Ancak sonu geldi; yolsuzluklardan, haksızlıklardan, hırsızlıklardan, “iktidarın” şatafatından bıkmayan yok gibi…

Yanlıların bu “saydamlığı/ demokrat görünümlülüğü/ laiklik savunuculuğu” bundan; CHP hazır mısın?

040822

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP