0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

Sorunlara “tek başına” değil, toplu olarak çözüm arayan, sonuçları basın aracılığıyla yurttaşla paylaşan halk üzerinde bir “öykü” bırakıyor!

Başkan Yavaş’ın yaptığı da bu!

Üstelik benden/ senden demeden, toplumda sesini çıkaracak kim varsa sorunları onlarla paylaşmak, karşılaşılan zorlukları/ kolaylıkları onlara anlatmak, yanlış yapan çok yakında duran bile olsa açıklamaktan kaçınmamak sorunu çözüme götürür!

“O benim tanıdığımdır, o benim bildiğimdir” diyerek gerçekleştirilen koruma/ saklama eylemi sorunun büyümesine neden olmuştur!

“CHP yönetemeye hazır mı” sorusunu bunun için sorarken milletvekillerine bakıyorum, belediye başkanlarına bakıyorum, onların seçmenle iletişine bakıyorum, gerekli/ gereksiz harcamalarına bakıyorum, il/ ilçe örgütleriyle arasındaki eşgüdüme bakıyorum…

Çünkü “yönetmek” denilince tüm bunları bir arada düşünüyorum!

Peki, CHP bunlara hazır mı?

***

Bir CHP’li milletvekili anlattı, anlatırken de kaygısını vurguladı…

“Belediye Başkanlarımızın seçim sonrasında bizlerden uzaklaştıklarını görüyoruz! Öncesinde hergün iki kez yanımıza uğrayan başkanlar, sonrasında ya aramalarımıza yanıt vermiyorlar, ya da yanıt verseler bile her hangi bir partilimizin sorununu dile getirdiğimizde içten davranmıyorlar! Arıyoruz, ‘tamam’ diyorlar, ama yapmıyorlar! İnanır mısın, AKP’liler iş yapma konusunda daha becerikliler”

Bir CHP milletvekilinin, AKP’li milletvekilini daha “iş bitirici” olduğunu söyleyip, CHP’li belediyeyi kendinden uzak göstermesini düşünebiliyor musunuz?

Yerel yönetimlerde kimlerin olduğuna bir bakın…

Milletvekili adayı olmuş birinin, ya da yerel yönetimde olmasının ekonomik yaşamında hiç etkisi olmayan düzen adamlarının, belediyecilik anlayışına hiçbir etkisi olmayacak isimlerin gül gibi (!) bir de meslekleri olmasına karşın, belediyede koltuk ele geçirmeyi içine yedirebilene şaşırırım ben!

“Gül gibi” bir mesleği olduğundan söz ediyorum, parti içerisinde/ gülü bırakın “ot gibi” yaşamaya sürüklenen onlarca genç/ deneyimli bulabilmek olası iken “bunlardan” oluşturulan bir yerel yönetim düşünün…

Bir de ülkeyi “yönetmeye aday” bir partinin belediyesinde…

***

Ne yapılıyor biliyor musunuz?

Belediyeler, kaldırım kilit taşlarını söküp yenisini döşemekle,

Milletvekilleri kalabalığın içinde üç kişi ile söyleşmekle,

İl/ ilçe örgütleri “donuk” tavırlarını ulusal/ önemli günlerde kutlama/ kınama/ anma adına yazılı açıklama yaymakla,

Ortak dil olarak “biz sizler için varız, bizim gücümüz sizsiniz” demekle ödevlerini yapmış sayılıyor olmalı…

Yapılan eylemin “öyküsünü” sorguluyorum…

Partinin delegesinden, yönetimine, örgüt başkanlarına, vekillerine, belediyelerine değin bu bakış egemen…

Herkes olduğu yerin hakkını verdiğine o denli inanıyor, o denli pembe bulutların üzerinde uçuyor ki; “iktidarın” uçuyoruz, uzayı zapt edeceğiz yaklaşımından ayırmak olanaksız!

Geçtiğimiz günlerde il örgütünde “neler yapıyorsunuz, çalışmalarınız nasıl sürüyor, yurttaşlarla buluşmanız nasıl sonuçlanıyor” sorusunu yönettiğim “etkili isim”, Bakan Nebati gibi parlayan gözlerini açıp bana bakmıştı!

Ama gerçekten öğrenmek istiyorum! Yönetmeye ne denli hazır olduğunu kendilerinden duymak istiyordum!

Hiçbir yerde duymadığım toplantılar yapıldığından söz ettiler, çalışmaların başarılı bir biçimde sürdüğünü anlattılar!

Nerede, nasıl bir “aydınlanma” eylemi yapıldığı açıklansın ama…

***

Her fırsatta yurttaşın yaşadığı sorunlar dile getiriliyor, yurttaşın yoksullukla boğuştuğu anlatılıyor, toplumun psikolojisinin bozulduğu dillendiriliyor, genç nüfusun gelecekten umudunu kestiği vurgulanıyor, emeklinin/ asgari ücretlinin/ dar gelirli esnafın zorluklar içinde olduğundan söz ediliyor…

Tüm bu sorunları çözecek istencin/ gücün kendileri olduğunu ileri sürüyorlar!

“Bu yapıyla mı” sorusunu sormak yurttaşın hakkı olduğunu düşünüyorum!

Yaşanmış bir olay anlatayım:

Anakent Belediye Başkanına “sana oyumu verdim, ancak beklediğim işler yapmıyorsun” dediğinde, “bundan sonraki seçimde oyunu vermezsin, olur biter” yanıtını almıştı!

Eğer oyumu vermişsem, beklenti içerisindeysem, bambaşka uygulamalarla karşılaşmışsam, “başta” ben eleştirmeliyim, ben tepki göstermeliyim, sormalıyım…

“Ne yapmalı” sorusu karşımıza çıkıyor burada…

CHP, yönetime hazır olması için ne yapmalı?

010822