0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

CHP kim olduğunu, nereden geldiğini, nerelerin izini taşıdığını, kiminle/ ne için yola çıktığını çok iyi bilmeli…

Biliyor musunuz, AKP “iktidarı” öncesinde kurulan koalisyon hükümetlerini/ süreleri kısa olsa bile, “uzun tartışmalar” yaşamalarını seviyordum!

Bir bakanlık için, ya da alınacak bir özelleştirme “kararı” için günlerce süren tartışmaların olduğunu anımsıyorum!

Elbette olacaktı! Tartışılacaktı! Kamu için alınacak kararlarda her olasılık göz önünde bulundurulacaktı!

Şimdiki gibi, gece yarısı alınan bir kararla, ya da bir kişinin dudakları arasından çıkana dek herkesin sus/ pus olmasına karşın, bir anda tüm medyada günün konusu yapılarak oluşturulan algıyla gerçekleşen “kararlar” değildi!

Öyle bir çırpıda “ihale yasası değişsin, yabancıya konut satılarak yurttaşlık hakkı verilsin, tekel ürünlerindeki ÖTV artsın, yanan ormanlık alanları imara açılsın, eğitime yeni bir müfredat getirilsin, merkez bankası başkanı değiştirilsin” denerek değildi!

Kamu değerlerinin “bir karışı” için günlerce konuşulup/ tartışılmalıydı; kamunun değerlerini kimse gasp etmemeliydi!

Koalisyon öncesi buluşmaları severdin o nedenle…

***

Altılı masa, ya da “millet bileşenleri” de bunu “en ince ayrıntısına” varana dek yapmalı; kimin ne dediği, “hangi konuda” ne düşündüğü bilinmeliydi!

Gazeteci Fatih Portakal’da benzer kaygılarını dile getirdi, şunların altını çizdi:

“6’lı masayı Erdoğan ve Bahçeli yönetim zihniyetinden kurtuluş umudu olarak gören çok insan var. Değişimin şart olduğuna inanıyorlar. Ben de! Hem seçim öncesi hem sonrası isleri kolay değil. Daha önce de yazmıştım denge pamuk ipliğine bağlı. Önemli olan ilkeli siyaset…

Bahçeli Erdoğan’ın, Erdoğan Bahçeli’nin her dediğine “evet” deyip, yeşil ışık yakıyor. Dün, bugün yarın onlar için fark etmiyor. Önemli olan güç. Mutlak güç de iktidar olmakla ele geçiriliyor…

İkili arasındaki diyalog ise anlaşılamaz derecede tuhaf. Özetle; güçlü olmak adına sosyal istismarlar üzerine kurulu ilkesiz bir siyaset anlayışı. 6’lı ise prensipsiz olursa bu ikili gibi olur. Tabi 6’lıyı yönetmek 2’liyi yönetmekten daha zor. Onu da unutmasınlar!

Siyasetlerini güç kaygısından uzak toplum için farklı ama ortak potada eritilmiş ilkeler üzerine kurarlarsa iş değişir. Masayı sürdürme niyetleri varsa basit, net, bireyin anlayacağı şekilde şimdiden bir manifesto ile duyurmalılar…

Ülkeyi nasıl yöneteceklerinden hak ve özgürlüklere ve sosyal hayata, yargı bağımsızlığından atama ve sınavlara, iç barıştan dış barışa, eğitim modelinden ekonomi modeline, parti devletten normal devlete… Bunu yapmazlarsa ne olur biliyor musunuz?

Pamuk ipliğindeki o masa seçimi kazansa bile 3 ay sonra ilkesizlikten dağılır. AKMHP ortaklığı için yeni, güçlü bir fırsat doğar. 6, 2’den büyüktür, ama anlaşması da zordur. O yüzden masadaki herkes şimdiden kararını versin. Giden gitsin kendi ilkeleriyle seçime girsin.

Kalan da ortak manifesto ile toplumu inandırmaya çalışsın. Böyle bir durum biz yurttaşlar için “daha hayırlı olur” diye düşünüyorum. Lutfen bize 2023 yılı içinde 2 seçim yaşatmayın olur mu?

Ülkenin enerjisini, beklentideki yurttaşın umudunu boşa çıkarmayın. Böyle bir niyetiniz varsa siyaset tarihi sizleri iyi anmayacaktır. Bizlerin siyasal bunalıma değil, acilen siyasal çözümlere ihtiyacımız var. Umarım bu bilinçtesinizdir.”

***

Geçtiğimiz günlerde “muhalefet yönetmeye hazır mı” diye sormamın “ilk amacı” da bu!

“Bileşenlerin” aralarında gelişen olaylara ilişkin yer yer açıklamalar duyabilsek de, “net” değil!

Burada, her zaman olduğu gibi “büyük ödev” CHP’ye düşüyor!

Kendi “kalın” çizgilerini ortaya koymalı! Hangi tutumların “rahatsızlık verici” olabileceğini “bileşenlerin” mimarı olarak belirlemeli, diğer partilerle paylaşmalı, “çatırdayan sesleri” dinlemeli, orada kararını vermeli!

Ayrıca, kış uykusuna dalan il/ilçe örgütlerini bir güzel sarsmalı; bugünü konuşmaktan kaçınanla yüzler sevinmez, her şey çok kısa sürede karabasan olur!

210822