CHP “yaşadığını” sorgulasın!/ 2

CHP “yaşadığını” sorgulasın!/ 2

ABONE OL
23 Ağustos 2022 10:19
CHP “yaşadığını” sorgulasın!/ 2
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Oktay EROL

“Millet bileşenleri” arasında bulunan partilerden çıkan çatlak sesler, hiç birinin CHP gibi olamayacağını ya da CHP gibi olmak için çaba harcamayacağını da kanıtlıyor!

Şu an mecliste bulunan her hangi bir siyasi partinin, CHP’nin meclise girmesi için “minicik” de olsa uğraş vermeyeceğini, “gördüğünüz yerde ezin/ kafasını kırın/ aman soluk aldırmayın/ aç- susuz bırakın/ yaşam alanlarını daraltın” demelerinin daha açıklanabilir yanı olduğunu düşünüyorum!

AKP de, MHP de, İYİP de, üçü-beşi bir araya gelerek güç oluşturacaklarını ileri sürenler de, diğerleri de, bu güne değin birçok kez CHP’den destek görmelerine karşın, zorlandıklarında “hep” suçlayıcı olmuşlardır!

CHP’ye vatan hayını, terörist destekçisi, illet/ zillet çamuru bile bulanmaya çalışılmıştır!

***

İYİP’in yerini bir belirleyelim…

CHP’nin onbeş milletvekilini ödünç vererek seçime katılmasını sağlamasıyla birlikte varlığından söz ettirmekle kalmadı, ayrıca CHP’nin ağırlıkta olduğu bölgelerde kazanılan yerel yönetim içerisinde konuşlanmalarına da izin verildi!

Adana’da gerek Anakent belediyesinde, gerekse merkez ilçelerden Seyhan’da, Çukurova’da bulunduğu yerler herkesin gözlerinin önünde…

Yalnız Adana değil elbette; kazanılan diğer kentlerde de aynı olanaklar belirgin biçimde İYİP’lilere sunulmuş durumda…

“Eğer” sözcüğü karanlık bir sözcük olmasına karşın, İYİP’in “şımarık” duruşunu gözlemlerken sorulması gerekiyor:

“CHP, onbeş milletvekilini vermeseydi İYİP ne olurdu?”

İYİP’in içinde bugün yüksek sesle konuşanlar, Muharrem İnce’nin yaşadıklarının çok daha ağırını yaşarlardı; darmadağın olurlardı, basında yerleri olmazdı, Tele1, Halk Tv, Fox ekranlarına çıkarılmazlardı, dört yıl sonra bugün de unutturulurdu!

***

“Boynuz kulağı geçer” diye sıkça yinelenen bir söz vardır.

Sözcüğü, TDK “bir işte yeni yetişenlerin eğitimcilerinden daha hızlı geliştiklerini, daha başarılı olduklarını anlatmak için kullanılır. Ustaların yetiştirdiği çıraklar ustalarından öğrendiklerinin üstüne koyarak ilerleyen zamanlarda çok daha başarılı bir hale gelirler” diye açıklar…

“Millet bileşenlerinin” hepsinde buna benzer tutum var!

İYİP, yaptırdıkları anket sonuçlarına bakarak, CHP’ye “biz sizden daha güçlüyüz” demeye başladılar!

Gelecek ile Deva Partisi, “iktidar” içinde oldukları süreçte yapılanlara “izleyici” kalmaları, sıkça da “konuşursak yer yerinden oynar” türünden açıklamalar yapmaları bağışlanacak bir olguymuş gibi CHP’ye “ayar vermek” için çaba harcıyorlar!

Kuruluş felsefesi gereği “Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz” ilkesine bağlı olması gereken CHP’nin karşısında; Demokrat Parti’nin şeyhlere/ dervişlere yanaşık durması, Saadet Partisi’nin İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak için çırpınması…

Bunlar, bilimsel açıklayıcı yanı olmasa da “boynuz kulağı geçer” deyişinin anımsattıkları…

***

Öyle ya; CHP neden hep utangaç durur, hakkını istemeye korkar, kendi seçmeninin varlığını unutur!

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ; İYİP’ten milletvekili olmuş, parti içerisinde keskin çıkışları olduğu için partiden atılmış, ardından da kendi partisini kurmuş bir siyasetçi…

Sığınmacılar konusundaki çıkışlarıyla “boynuz kulağı geçer” diyenlerin arasında olduğunu göstermeye çalışıyor olmalı…

Yeni öğrendim; “boynuz kulağa geçse” de, boynuzdan “kulak duyarlılığı” beklenemez!

Özdağ, “bileşenler” ABB Başkanı Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı göstermemeleri durumunda, yüzbin imza bularak “aday” yapabileceklerini ileri sürüyormuş!

“Adayın” nasıl belirleneceğine ilişkin “bileşenler anlaşması” varsa, sanıyorum yine “bileşenler” arasından tartışılması düşünülebilir!

Peki, Özdağ “bileşenlerin” neresinde burada?

Bir de, sözünü ettiği Başkan Yavaş CHP’nin belediye başkanı… Özdağ’ın CHP’li bir ismi “aday” gösterme hakkı nereden geliyor?

***

Bugünden alınmayan bazı kararlar, sonunda karabasanlara dönüşebilir!

CHP, kendi seçmeninin haklarını yer yer göz ardı ettiği gibi, kendi kuruluş felsefesinin “gücünün” ne anlama geldiğini de unutuyor!

Eğilerek, bükülerek olmuyor öyle; onun için Söylev’i yeniden okuyun/ anlayın/ sorgulayın diyorum!

Bu “sosyal demokrat utangaçlığı” yeter!

200822

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP