0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Selma ERDAL

Dünlerden 20 Nisan 2018… Saat sabah 9.30… Didim VEGFEST tezgahlarının yerleştirilmesi henüz tamamlanmamış… Festival için ayrılan alanda geziyorum. Bir yerde boncuk dizen kadınlar… Bir başka yerde vegan diyetisyenler ve hekimler… Hemen yakınında nefes tekniği uzmanları…

Ve kadınlar; Anadolu’nun geleneksel sofralarında ne varsa… Sermişler tezgahlara; bazlama, gözleme, yufka, içli köfte, zeytinyağlı sarma, dolma, mantı, börek, kek… Her birisinin içeriğinde hayvansal katkı yok, her ürün yalnızca bitkisel… Elbette ki yersen?

Ben yemedim, yemem de…

Unlar organik mi?

Zeytinyağları sızma mı?

Ya poğaçalar?Yumurta ve tereyağı olmadan nasıl karıldı ve kabardı?

Peynirler; koyun, inek sütünden değil, badem sütündenmiş. Bademin kilosu kaça ve de sütünün litresinin ederi… Üstelik de badem ağaçlarına yönelik saldırı varken, giderek düşerken üretimi…

Dolayısıyla… Üreticiler; laboratuvar ortamında inceleme yaptırmalı… Ürünlerin; yüzde yüz bitkisel oldukları kanıtlanmalı… Yoksa yemem…

Elbette ki bu işin şakası… Festival Didim’in fiyakası…

Ne yazık ki küresel salgın nedeniyle ara verilmişti VEGFEST etkinliklerine bir kaç yıldır… Ve sonunda müjdeli, muştulu duyumun aldık; Didim VEGFEST bu yıl yeniden yapılıyor 20-22 Mayıs 2022 günleri arasında..

Bunca söz bir yana… Bilinmelidir ki bu ülkede en önemli konu, en önemli özne; TOPRAK…

Aşık Veysel’in sadık yari… Mitolojiye göre; Adem’le Havva’nın bedensel oluşumundaki çamurun hammaddesi… Buğdayın, yulafın, arpanın, ağaç dalındaki çiçeğin ve yaprağın anası TOPRAK…

Ama nasıl toprak? Tarıma elverişli, kirletilmemiş kimyasal atıklarla zehirlenmemiş, sel sularıyla alüvyonları denize karışmamış… Sonuç olarak doğal yapısı bozulmamış TOPRAK…

Didim VEGFEST ve benzeri buluşmalarda yazıyorlar söylemleri renkli boyalarla bezlerin üzerine; BİRGÜN HERKES VEGAN OLACAK diye… Bu arada bir küçük açıklama yapalım… Bilindiği ya da bilinmesi gerektiği gibi “söylem” slogan karşıtı kullanılır, kimileri söylence “ki dedikodu anlamındadır” ile karıştırmaktadır.

Dönersek izleğimize… Şu “Birgün herkes vegan olacak” söylemi gerçekte ne kadar da iddialı bir söylem!

Bir gün herkes FENERBAHÇELİ olacak gibi bir saçmalık… İnsan sağlığı açısından konuyu tartışmak; elbette ki Tıpta Bilim Uzmanı olanların işi… Biz kendi uzmanlık alanımız bağlamında söz söyleyebiliriz ancak… Tarımsal topraklar yapılaşmaya kurban edilirken nerede yetişecek VEGAN için vegitable? Türkçesi ile sebze, ot, çöp, bitki…

Önce TOPRAK! Önce TARIM! Önce TARIMSAL ÜRETİM! Eğer bunlar varsa… Tarlalar değilse arsa… Ve tarlalar ürün veriyorsa… Çok da canın istiyorsa; VEGAN olabilirsin şekerim!

Ve VEGFEST’lerde boy gösteren NEFES koçları… Bir başka deyişle nefesciler… Teknik olarak nefes alıp, verenler ki onun da Türkçesi soluk almak… Günümüzde görüyoruz ki “nefesi kuvvetli hocalar”dan sonra; bir de bunlar türediler.

Türedi meslekler ki marjinal sektör olarak tanımlanır. Ekonomik getirisi tartışmaya açıktır. Bir baltaya sap olamayıp, çarşı-pazarda da hesap ödeyemeyenlerin uydurduğu meslek gurupları diye bilinen uğraşlar…

Gelelim onlara, nefesçilere…

Sanayileşmeyle… Otomobilleşmeyle… Fosil yakıtların havayı kirletmesiyle… Teknikleri bir yana; karbonmonoksidi olmayan bir hava bulun da ister teknikler geliştirin, isterseniz bulabildiğiniz temiz havayı aranızda üleştirin. Böylesine kirletilmiş bir havada hala soluk alabiliyorsa bir kişi; ne kadar da sağlam ciğerleri varmış demek ki…

Ama biz yine diyoruz ki VEGANLAR gibi onlar için de önce TOPRAK, önemli olan TOPRAK… Çünkü TOPRAK’da ağaç, ağaçta oksijen veren yaprak varsa… Olunacak hava var demektir. Bunlardan yoksunsa solunan hava; oksijen tüpünü taşırsın sırtında!

Bence en iyisi mi sen; Batılı’ya özenç duyarken, önce ülkenin doğal kaynaklarını korumanın tekniklerini öğren! Dün Wellness, bugün VEGAN… Bakalım yarın daha neler olacan? Ama TOPRAK anayı korumazsan; yaşamda kalırsın yayan! Anlatabildim mi çok Sayın VEGANİST bay ve bayan?

Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanı