İstenmeyen

İstenmeyen

ABONE OL
11 Mart 2022 17:28
İstenmeyen
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

Elma dersem de çık, armut dersem de… İstenmiyorsun işte!

Hemen öküz altında buzağı aramaya kalkışmayın; bu kadın yine neler yazıyor böyle diye şaşırmayın…

Hiç kimseye “istenmiyorsun” demek ne haddimize? Ola ki desek; alimallah TCK 299 yine iner tepemize… Üstelik tepemizden ayrıldığı da yok!

Bizim sözümüz, yakınmamız şu kilolara… Ki o kilolar yüzünden katılamıyorduk ne düğünlere, ne de balolara… Bu iş böyle yakınmakla, nefretle aynalara bakınmakla olmaz dedik; verdik kendimizi Zumba çalışmalarına…

Bir de ne görelim; neredeyse Aydın’ın yarısı ter döküyor, yağ yakıyor salonda…

Ve dönersek şu “istenmeyen” sorunsalına…

İnsan sağlığı için elbette ki pek çok istenmeyen olgu, oluşum, olay vardır yaşamda; ama öncelikle ve elbette ki ilk sırada olan şişmanlık denen kavram, kilolu olmak denen dert, yağlanmak denen sorun…

Bilindiği gibi ya da uzmanların bizlere anlatmak için çokça çabaladıkları gibi ŞİŞMANLIK yalnızca yağların cilt altında birikerek ortaya çıkardığı bir güzellik sorunu değilmiş. Pekiyi neymiş?

Yağların damarların içinde birikmesi sonucu dokuların kanlanmasını azaltan, karaciğerde depolanmasıyla dokularda oluşan atıkların yok edilmesini önleyen, kalp ve akciğer boşluklarına baskı yaparak nefes almayı ve de kalbin verimli çalışmasını engelleyen bir sağlık sorunu imiş…

Bu istenmeyen sorunla karşı, karşıya kalmamak ya da böyle bir sorununuz varsa, bu sorundan kurtulmak için de öncelikle; bol su içilecekmiş. Sık ve az yemek yenecekmiş. Bol sebze ve meyve tüketilecekmiş. Kola, kahve, çay, sigara alışkanlıkları varsa, hemen terk edilecekmiş. Yemek pişirme yöntemi olarak; haşlama, buğulama, ızgara tercih edilecekmiş… Akşamları hafif yemekler yenecekmiş. En önemlisi de spor yapılacakmış…

İşte bu kurallara uyarsanız, düzenli yaşarsanız ki erken yatıp, erken kalkarak, kesinlikle ve kesinlikle alkol, sigara, uyuşturucu gibi kötü arkadaşlardan da uzak durarak… Hem sağlıklı, hem de uzun bir yaşamın mutlu yolculuğuna çıkarmışsınız. Yok, bu işler bana göre değil, ot gibi yaşayamam derseniz; tezden helvanızı kavururlarmış bilesiniz.

Kim mi diyor bunları? Uzmanlar diyor elbette…

İstenmeyenlerden kurtulmak için hepsi bu kadarcık mı diye soracak olursa değerli okur… Sürdürelim uzmanların önerilerini, onlardan öğrendiklerimizi…

Öncelikle yoğurdu evinizde, kendimiz yapacakmışız. Meyveyi kararında ama sebzeyi daha çok yiyecekmişiz. Yağsız kırmızı et yiyecekmişiz. Ama paketlenmiş besinlerden uzak duracakmışız. Süt tozundan yapılmış ürünlerden kendimizi soyutlayacakmışız. Ne margarin, ne de çiçek yağı; varsa, yoksa zeytinyağı… Ve merada otlayan hayvanların sütünden elde edilmiş tereyağı…

İşin gerçeği paraya acımayacakmışız doğal, organik ne varsa onlarla beslenmek, sağlıklı bir geleceğe yaslanmak için…

En önemlisi de sağlıklı beslenme bir devlet politikası olmalıymış. İlaç şirketleri para kazansın diye; halkın sağlığı gözardı edilmemeliymiş. İlaca verilecek para yerine, tarıma destek verilmeliymiş ki daha sağlıklı bir toplum, daha sağlıklı bir halk bu ülkede gönenç içinde yaşayabilsinmiş.

Bu nedenle Cargill’in ürettiği “mısır şurubu” içerikli hazır dondurmalardan, bisküvilerden, pasta, çikolata ve şekerlemelerden özellikle uzak durulmalıymış. Bunlar aşırı şişmanlığa ve kansere neden olan ölümcül kimyasallarmış.

Sözün özü; her işin başında gelmeliymiş öncelikle sağlık… Bunun için de sağlıklı beslenme, bedensel hareketlilik… Ne demiş bizden öncekiler? Sağlam kafa, sağlam bedende bulunur. Sağlam kafalar da, sağlam/sağlıklı kararlar verir, neleri isteyip, neleri istemediklerini çok iyi bilir. Ki sağlıklı olan kişi; ister erkek olsun, ister dişi… 2023’de seçim günü geldiğinde; sağlıklı bedeninin üzerindeki sağlıklı kafasıyla, daha doğrusu sağlıklı beyniyle vereceği sağlıklı kararların sonucunda istenmeyen ne varsa, sandığa atacağı oyla onu yaşamından çıkarmasını da çok iyi becerir.

Velhasıl şu şişmanlık denen istenmeyen varlık, memlekete vermesin diyorsanız darlık… Sağlam kafa, sağlam bedende… Sakın üşenip de “aman bir oyla ne değişir?” tembelliğine düşmeden de… Sandıklara gidin! Şunun şurasında bahara nasıl ki 20 günden daha az gün kaldı… 2023 yılına da sanki ne kaldı? Sağ oldukça halkımız; göz açıp, kapayıncaya kadar önümüze gelir sandık… Sonrasında… Bahar gelsin memleketimizin dağlarına, ovalarına… Görüşmeci göndermesin yeşil soğanı; biz özgürce toplayabilelim tarladan, ya da satın alabilelim pazardan, cebimizdeki parayla…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP