Duaya kalmış işimiz 

Duaya kalmış işimiz 

ABONE OL
14 Şubat 2022 11:54
Duaya kalmış işimiz 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

Düşünen hayvanmış; insan… Öyle tanımlıyor kendisini…

İyi de… Doğada var olan diğerlerinin; düşünmediği nasıl ileri sürülebilir?

Ava saldırırken; planlı hareket eden dişi aslanların düşünmediğini/düşünemediğini kim ileri sürebilir ya da avına pusu kuran tüm hayvanların; zeki olmadığını kim ileri sürebilir?

Gerçekte “düşünen” olduğunu savunan insan; doğada en düşüncesizce tutum ve davranışlar sergileyen bir tür. Ama kendini tanımaktan aciz, kendinin ne olduğunun farkında bile değil… Üstelik de bu düşüncesizliklerinin sonucunda; pek çok türlerin sonu geldiği gibi, insan kendi sonunu da hazırlıyor ne yazık ki bunun da farkında değil…

Bu bağlamda yaparsak bir sınıflandırma işte hayvan türleri:

Otçıl; Barışçıl…

Etçil; Savaşçıl…

Leşçil; çalıp, kaçanlar (AKBABALAR gibi)…

Tıpkısının aynısı; insanlar alemi…

Kısaca bir bakalım bu aleme… Görelim neler düşecek kaleme? Ve bu gidişat sonucunda kimler erecek, erebilecek kemale?… Öncelikle bir selam gönderelim Takunyalı biraderlerden en Tonton olanına… Ve analım onu; USA’nın atanmışı Bay Turgut Özal’ı… Alt-üst kimlik söylemleriyle; ulusal birliğimizin altına ilk dinamiti döşeyen adamı… Ve özelleştirme girişimleriyle; ülkenin varını yoğunu pazara süren, orta diğeri bitiren, köşe dönmeciliğin, çağ atlama yalanının ve de ikinci cumhuriyet söylemlerinin mimarını… İşte bugünkü Türkiye elbette ki en çok onun eseri… Biz de alkışlayalım mı onu ayakta?

Al sana özelleştirme ya da ÖZALlaştırma… Bizlerden önce pek çokları alkış tutmuştu zamanında; “şirket yönetir gibi, devlet yönetiyor” diye TÜ’ye… Ve nasıl da sessiz kalmıştı aydın, baydın zevat; cümle tekke tarikat erbabına Çankaya’da kurunca sofra ve giderek her konuda ahkam kestikçe softa… Bu sessizliklerin sonucunda geldik bu günlere… Şöyle bir bakalım ahval-i şeraitimize… Ne görünüyor çevrede derseniz; her yerde karşımıza çıkıyor milyonlarca praying mantis… İşte şimdi, tam burada yakınmayı bırakıp, başlayalım mizaha… Elbette ki kara olanına… Bu ileri demokrasi ortamında ancak bu kadarı düşebilir yazıya…

İşimiz gücümüz düşünmek, düşünmekten üşenmemek… Bunca bilgi, birikim; boşa gitmesin bunca emek diyerek düşünüyoruz. Ki düşüne, düşüne… Yakında Şeytan karışacak işimize, gücümüze… Ama iyi ki var şu Praying Mantis ya da bizdeki adıyla Peygamber Böceği…

Caydırıyor bizi Şeytan’ın yolundan ve düşüncelere salıyor bizi ulvi, imanı ve dahi ilahi cihedden…

Sürekli duada, sürekli iman taptaze; dimdik ayakta…

Bakınız etrafınıza; şükredin Rabbiniz’e… Nasıl da her adım başında dolaşıyor bir Praying Mantis…

İşte şu AK-ümmetin memleketinin inkişafının timsalı olmalıdır; mütemadiyen duaya durmasından dolayı şu Praying Mantis… Benzerliğiyle; bir an dahi uzaklaşmayan duadan, ibadetten o kutsal nefisli müminler babından…

Ki bilumum mevzilere zehrini akıtarak, ulusalcı taifesini bön, bön bakıtarak; 21.yüzyıldan, 6. yüzyıla yürüyor her köşe, bucakta… Her nahiye ocakta; milyonlarca Praying Mantis…

Bunca mümin Praying Mantis sayesinde; şu memlekette bir bolluk, bir bereket… Menzil yakındır; bertaraf edilmiştir Atatürkçü felaket…

Secdeye varmak lüzum hasıl eder önünde; ey kutsal Praying Mantis… Yakışır sancaklara; el açık, Mevla’ya yakarır pozundaki bir resmin… Ve seni gördükçe sancaklarda; sapmaz ATATÜRK’ün yoluna hiç bir nefis…

Ne mutebersin bu ümmetin indinde; sen Praying Mantis!

Sayende unutup da bu dünyayı, alacağız gaipten her türlü havadis…

Aydınlık beyinlere karşı; baltalar, satırlar elinizde… Uzun ipler belinizde… Ama hem Rus, hem de Amerikan ayısı; olmuş PKK’nın dayısı, hamisi… Sınıra dizmiş tankı, topu, füzeyi… Kurtarabilecek mi acaba bu ümmeti; şu Praying Mantis? Ve dahi kurtaramazsa; kalacak mı hiç kimse de izzet-i nefis? İşte orası meçhul!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP