“Yeni Türkiye’nin” adı; kurla yaşa!

“Yeni Türkiye’nin” adı; kurla yaşa!

ABONE OL
17 Aralık 2021 11:12
“Yeni Türkiye’nin” adı; kurla yaşa!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Emekçinin “emeğinin karşılığını” istemesi, emekçinin gereksinmelerini karşılayacak biçimde “ücret” almak için uğraş vermesi ne kaçınılmaz” tutarsızlıkmış böyle!

Her yılın sonu yaklaşırken bir yandan “iktidar”, bir yandan işveren kanadı “aralık ayının ilk haftası” belirleneceğine ilişkin söylemelerine karşın, bir türlü gerçekleşmez!

Sanki bir “yaşamak için” yemek zorunda olanlar kendileri, bir kendilerinin doyması gerek, bir kendileri dinlenmeli, bir kendileri ekmek yemeli/ su içmeli, bir kendilerinin gelecek beklentisi olmalı…

Öyle ama…

Adına “huzur hakkı” denerek, her biri beş/ on asgari ücrete eş gelecek biçimde tıkınanları koruyan başkaları sanki!

Sırada emekçi, sırada dar gelirli, sırada bu yurdun değerlerinden kopmayana gelince…

Bir “kaçınılmaz tutarsızlık”…

Kaç oturum oldu, kaç beklentiye hapsedildi insanlar?

Konuşulanlar da içler acısı! Sokağın sesi, mutfağın acısı, pazar yerlerinin can acıtışı görüntüleri yok sanki!

***

Şunu anlamak “neden” zor!

Emekçiye verilecek aylık, her şeyden önce zorunlu temel gereksinmeleri karşılayabilecek biçimde olmalı!

Öyle “lüks” bir yaşamdan söz etmiyorum; yaz aylarının birini dinlenceye ayıracak, kışın sörf kaymaya gidecek, çocuklarıyla ayda bir kez dışarıda yemek yiyebilecek, nişan/ düğün çağrılarına en az bir çeyrek götürebilecek, çocuğuna iyi bir eğitim aldırabilecek, arkadaş toplantıları düzenleyebilecek…

Bunların “hepsi” lüks şimdi emekçi için!

Yaz aylarında “bir hafta” dinlence yapabilse; bir yıl etkisinden kurtulması olası değil!

Kışın sörfe gitmek, dışarıda yemeğe çıkmak, çağrıldığı düğünde bulunmak, çocuğuna eğitim…

Şu an asgari ücret beşbin lira bile olsa olanaksız!

Beşbin liranın yapacağı hepsi dört çeyrek altın; boşa koyulsa da dolmayacak!

***

Bunları yazmamın nedeni kendiliğinden oluşmadı…

Şimdi, asgari ücrette ortaya çıkacak rakamları “savunmak için” ekranlara yerleştirilen bazı isimler, önce Tüik’in açıkladığı verileri savunurken, bir yandan Kılıçdaroğlu’nun kurumun kapısına dayanmasına tepki gösterirken, şimdi de “asgari ücret 384 dolar olsun” istemini masaya yatırıyorlar/ önceki yılların asgari ücret/ döviz kuru karşılaştırmasını yapıyorlar!

“İktidara” yakın, “iktidarın” her söylemini/ tutumunu kendi “varlık nedeni” sayarak savunanların “yaşamla” aralarında kurdukları bağı “hep” düşünmüşümdür!

Ne için yaşadıklarını merak ederim doğrusu…

Açıklanacak “asgari ücret” ne olursa/ olsun; önünde eğileceği, “biat” edeceği, “iktidar bunu uygun buldu, doğrusu budur” diyeceği kuşkusuz…

Şöyle deniyor:

“Asgari ücreti 384 dolar isteyenler, dolara uyarlamak için baskı yapanlar, ikibinli yıllarda asgari ücretin kaç dolar olduğunu biliyorlar mı?”

Bellekte önceden yer almamış olsa da, Google arama motoruna sorduğunuzda şu karşılığı alıyorsunuz:

Asgari ücret 2000 yılında 132, 2001’de 83, 2002’de 109, 2003’de 152 dolardı…

Bu şunu mu gerektirmeli:

Asgari ücret yüz liranın da altına düşsün, çalışanlar aç/ açıkta kalsın, “uygun bulunup da” verilene “şükür” denilsin, herkes tıpış tıpış işine baksın!

Bu denileni Kılıçdaroğlu’da beceremedi; anlayın artık!

***

Burada bir “yaşanmışlığın” da altını çizmekte yarar var; o da şu:

İkibinli yıllar deniliyor ya, işte o yıllar, örneğin yumurta/ süt/ et tüketenler bu denli dolara bağlı değildi, bunlarla da insanlar doyabiliyordu!

Bugün, sözüm ona yandaşların yere/ göğe sığdıramadığı “Yeni Türkiye’de”, örneğin “bir ekmeğin” emekten başka her şeyi dolara bağlı!

Tarlayı süreceksin, ön gübresini atacaksın, biderini sağlayacaksın, bindiğin araca akaryakıt dolduracaksın, sulamada elektrik kullanacaksın, hasadı bekleyeceksin…

Tüm bunlar kur üzerinden değerlendiriliyor!

“Emekten başka” dedim de, aslında “emeğin” de oluşması için kullanılan temel gereksinimler de öyle…

“Yeni Türkiye’nin” adını koyalım; kurla yaşa!

***

Yaşamını sürdüren herkes, temel gereksinmelerini karşılamak istiyor!

Bunu kimsenin engellemeye, buna kimsenin sırt dönmeye, bunu kimsenin “hadsizlik” olarak değerlendirmeye hakkı yok!

Çalışan, bu yurdun topraklarını işleyen, suyunu kullanan, fabrikalardaki makinelerin susmamasını sağlayan emekçi sınıfının doyması/ alım gücünün yükselmesini istemesi/ yaşamını sürdürecek ekonomik gücü elinde bulundurması kadar doğal hiçbir şey yok!

Şu köşeleri tutmuşlar, yandaşlıkları kire/ pasa bulalı yüzlerin söylediklerinin yaşamın içinde yeri yok!

Asgari ücret bugün mü açıklanır, yoksa bir başka güne mi bırakılır; onları düşünecek yerlerim ağrı içinde!

Bilinsin ki, yaşam “aya otoban yol yapacağız desek inanacak olanlar var” biçimin tanımlanan yığının söz sahibi olabileceği bir oldu değil!

“Yeni Türkiye’nin” kura dayalı duruma getirildiğini herkes bilsin!

161221

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP