Yanlışı “neyle” yıkarsan/ yıka temizlenmiyor!

ABONE OL
5 Ağustos 2021 07:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yandaş gazete manşetlerini gören yangın bölgesi yurttaşları neler düşünüyordur bilmiyorum…

Hani yazıyorlar ya; helikopterlerin beşi birden oradaydı, tomalar yangını söndürmek için çalışıyordu, söndürme uçakları yeterince alevlere ulaşıyordu…

Şu sorulmaz mı burada:

Peki, bunca yerinde/ zamanında çalışmalar vardı da, yangın neden büyüdü, neden yayıldı, neden sekizinci gününde bile zorluklar yaşanıyor, yöre halkı “yardım gönderin” diye çığlıklar atıyor?

“İktidara” ile yandaş medyaya bakarsanız; hepsi yalan, hepsi algı çalışması, çalışmalar karartılıyor, her şey zamanında yetişiyor!

Yeniden sorayım:

Yangınlar neden büyüyor?

***

Şunu unutmamak gerek, atasözümüzde vurgulandığı gibi “yılanın başı küçükken ezilmeli”, ya da mevsim yaz/ sivrisinek sorunu yaşanıyorsa “larvalar gelişmeden çalışmalar yapılmalı”…

Tutar “yılan” büyüdükten, “larva” yayıldıktan sonra önlem aldığınızı/ çalışmalar yaptığınızı/ her şeyinizi ortaya koyduğunuzu söylerseniz; siz bu “işi” bilmiyor/ yapamıyorsunuz” denir!

Yangın, tüm bölgede “bir anda” ortaya çıkmadı! İlk duman, ilk kıvılcım görüldüğünde alınmayan önlem/ önceden hazırlık yapılmayan çalışma olmadığı için yayıldı/ büyüdü/ bugünkü durumuna geldi!

Hava sıcak, kurak bir yaz geçiriyoruz, orman bitki örtüleri her an yalımlanmaya uygun durumda…

Her yıl haziran, temmuz, ağustos ayları gelince bu öngörünün uzağında kalmak “işin” duyarsızlığı…

Peki, ne yapıldı?

Elde söndürme uçağımız yok denildi, elde olanların onarılması gerek denildi, pilotların işine son verildi denildi, depodakiler hurdalık denildi, kiralık üç uçakla söndürme işi sürdürülüyor denildi…

Yandaş, yanlışla karındaş, olanlara gözleri yumuk medya ne diyor peki; her şey yerli/ yerinde…

Bu duyarsızlıkları yaşamak zorunda mıyız?

***

Arapçadan dilimize geçen, her “iktidarın”/ kurumun sık kullandığı bir sözcük var; “liyakat”… Yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik anlamında kullanılıyor.

“Buna”, her yerde olduğu gibi “yangın söndürme” işinde de ne denli özen gösterildi, ortada…

Hortum taşıyan yurttaşları, çalı- çırpıyla söndürmeye yardım eden yöre ya da uzaktan katılan halkı, arazözlere pet şişelerle su taşıyan insanlar değil sözünü ettiğim…

Bölgeyi “ilk kez” gören helikopter pilotları, yangın uçağı pilotları “söndürme” işini doğru yaptı mı/ zamanında söndürme gerçekleşebildi mi, taşıdığı suyu alevlerin üzerine bırakabildi mi, yangının sönmesinde/ dağılmasında istenen yararlar sağlandı mı?

Bunun adına her yerde “liyakat” deniyor!

***

Ülke, zorlu bir süreçten geçiyor!

Orman yangınları, sığınmacı akını, covid 19, işsizlik, toplumsal tedirginlik…

“İktidar” başta olmak üzere, “herkesin” olduğu yeri/ konumu/ durumu/ toplum duyarlılığını gözden geçirmesi gerekmez mi?

İnsanların, yangın bölgesinden gelen sesleri yok sayılarak, sınırları zorlayan yabancılar umursanmayarak, büyüyen işsizlik görmezden gelinerek, yaşadığımız toplumun kendine özgü duyarlılığı hiçe sayılarak yapılmak istenen “nedir” anlamak istiyorum!

Evi, yaşam alan, ulaşım yolu yanan yurttaş dört bir yanını saran yangınlardan dolayı “yardım” istemesin mi, gelmeyişini söylemesin mi?

Yaşadığı kentin sokaklarında gün geçtikçe artan, gün geçtikçe “kendi” yaşam biçimlerini yerleştirmeye çalışan, günler/ yıllar geçmesine karşın “dil” öğrenmemeye yeminlenen kalabalığın varlığından duyduğu kaygıları dile getirmesin mi?

Yaşamının “en verimli” dönemini “işsizlikle” ayar verilerek harcatılan gençliğin yurtdışına gitmek istemesi, yaşamını yurtdışında sürdürmek istemesi, yurtdışındaki firmalarda iş aramaya kalkışması neyin göstergesi?

Bir şeyi “iktidar” söylüyorsa doğru, yandaş medya da savunuyorsa tartışmasız!

Öyle bir halk olmadığını “orman yangınında” gösterdi, bu ülke…

***

Biraz önce, geçtiğimiz günlerde aradığım, Marmaris’te yaşamını sürdüren arkadaşı yeniden aradım; hiç de tanıdığım/ bildiğim gibi değildi, tepkiliydi…

“Şu an her hangi bir alev olmasa da, dumanlar var, yerleri belirsiz, biraz sonra nelerin olacağını bilmiyoruz” dedi.

“Çalışmalar nasıl” diye sorduğumda da…

“Marmaris’te şu an çalışanlar, kenti gözetim altında tutanlar belediye çalışanları ile yurttaşlar. Başka bir şey görmedim! Bazen bir iki helikopter geziniyor havada, sonra yok oluyor! Tırnağı olan, kafasını kaşıyor!  Evin, işyerinin olduğu yerleri görmeye gittiğimizde şok yaşadım” dedi.

Yandaş medyanın yazdıkları ya…

***

Bugün sekizinci gün, şu an bile televizyondan görüntüler izliyoruz, sosyal medyadan “yardım” isteyenleri okuyoruz…

Yanlışı “neyle” yıkarsan/ yıka temizlenmiyor!

İstediğince “fitne” de,

İstediğince “yalan” de…

Bu yurdun kentlerinde ormanlar yanıyor, yakın yerleşim yerlerine de zorluklar yaşatıyor!

Yaşananları kulakların duymaması, gözlerin görmemesi vahşet…

040821

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP