Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

“Korkular”, “uyarılar” neden dışarıdan gelene değil?

Dört günlük dinlence dönüşü “neler” yazılır, diye düşünmeyeceğim…

Neler “yazılmaz” ki?

Daha yola çıktığımız gün, uzun araç kuyruklarının arasından “önceden” ayırttığımız yere ulaşmak; öyle, bilindiği gibi kolay olmadı!

Ya o bakanlığın sıkça uyarmasına, görsel medyanın aranan/ her yerde alan ayrılan bilen insan Mehmet Ceyhan’ın eleştirilere “siz kim, aşı konusunda fikir ileri sürmek kim, benim sayfamı tuvaletinin duvarı sandı herhalde” diyecek denli popülistliğin etkisiyle söylemek istediği her şeyi söyleyebilmesine karşın “olgu sayısındaki” büyüme…

Can sıkıcı, şimdi “yazılmasa” olamaz!

Ayrıca;

Taliban için “aynı inançtayız” denilmesine,

Taliban’ın, Afganistan konusundaki uyarısına,

Rize’de yaşanan selin “önlemsizliğin/ bilgisizliğin” nedeni olduğunun yadsınmasına,

Kıbrıs’ta kurgulanan oyunun içeriğine,

“İktidarın” olanlardan yurttaşı sorumlu tutmayı sürdürmesine…

İlerleyen süreçte mutlaka değinilmeli…

Ama şimdi değil!

***

Bayramın ikinci günüydü.

Hem sıcağa, hem de bayram trafiğine yakalanmamak için sabah altıda ayaktaydık…

Çok geçmeden yola koyulduk!

Deniz kıyasından gitmek yerine Konya yolu, Ereğli, Aksaray yönünü yeğledik!

Bizim gibi, yol yoğunluğuna tutulmamak için bugünü seçen azımsanmayacak sayıda araçla aynı yöne gidiyoruz…

Pozantı dolayında sekiz miydi, ya da dokuz mu; kısa tünellerden geçerken, eskisi gibi Şeker Pınarı’nı görmemek üzdü beni.

Arada bir dinlenerek, gereksinmeleri sağlayarak yol alırken, vardığımız her yerdeki “rahatlığa” kızan olsa da benim sözüm yok; araçta iki kişinin, ya da açık havada birkaç kişiyle yürüyenin, en önemlisi de aşı olmayanın üzerinde kurulan baskı ne öyle?

Birbuçuk yıldır bu insanların çektiği, birbuçuk yıldır bu insanlara yüklenmeye çalışılan korku; bir de bunlara “yaşayın” uyarıları…

Side’deydik! Rus turistlerin yoğun olduğu bir dinlence bölgesi. Gerek deniz kıyılarında, gerek Side Antik kentin sokaklarında, gerekse restoranlarda/ marketlerde “yaşadıkları” rahatlığın onda biri yoktu bizde!

Korkutuluyorduk, uyarılıyorduk aralıksız…

Oteller, toplu ağırlanma yerleri özellikle Rus televizyon kanalları açıyorlar, hiç biri ilgilenmiyor, o an içinde bulunduğu neyse onu yaşıyor!

Üstelik bunun böyle olacağını öngöremeyen bir bakışın, halka “ayar” vermeye de hakkı olduğuna inanmıyorum artık!

Sorgusuz/ soruşturmasız dinlence kentlerine girmesine izin verenler kimlerdi, madem böyle bir korku/ beklenti vardı neden izin verildi?

Yoksa böyle olacağı bilinmiyor muydu; hepsi oyun muydu!

***

Oyun mu?

Halkı içeride kıskaca alacaksınız, sonra da dışarıdan turist gelsin de/ nasıl gelirse-gelsin diyerek kapıları açacaksınız!

Üstelik Rusya’nın, günlerdir korkudan/ sur taşlarından kaleler ördüğünüz “delta varyantı” konusunda sicilinin parlak olmadığını dış işbirlikçilerinizden öğreneceksiniz!

Duymadığınızı, anlamadığınızı, ya da “kandırıldığınızı” söylemeyin! Korkunç gebeliklerin, korkunç doğumları oluyor!

“Uyarılar” neden; anlamıyorum!

“Korkudan” kaleler örenlerin de anladıklarını sanmıyorum!

Daha önce yine yazmıştım…

Tüm medya “korkuyu/ uyarıyı” yayanlara açık! Karşı gelenlerse tüm bunlardan uzak! Böyle bir medya anlayışının varlığı bile iç acısı olması gerekirken, Ceyhan kendini eleştirenlere öyle kızıyor, öyle “aşağılama” yolu seçiyor ki, örneğin “siz kim, aşı konusunda fikir ileri sürmek kim” sorusunu yöneltiyor!

Doğrudur, hiç kimse Ceyhan gibi uluslararasında bilinen/ tanınan bir isim değil, hiç biri “hızlandırılmış” sekiz aylık bir aşının nasıl kullanılabilir olduğu konusunda bilimsel sözler edemiyor…

Yine hiç kimse maskenin gözeneklerinden covid 19’un rahatça geçebilecek küçüklükte olduğunu, dar ortamlarda/ ya da kalabalıklarda maskenin beyne oksijen gitmesini engellediğini/ beyinde hücre yenilenmesini durdurduğunu/ bunun ilerleyen süreçte çok büyük yitimlere neden olacağını da birçok kişi bilmiyor olabilir…

Öyleyse, bu denli “bilgi eksikliği olan/ bilmeyen” topluluğa; aşı öncesi imzalatılan Onam formu ne anlama geliyor? Formda aşının etkileri ile verimliliğinin bilinmediği, kişinin kendi isteği ile uygulanabildiği, oluşabilecek zararın hiç birinden “firmanın” sorumlu olmadığı neden yazıyor?

Hem kişinin “kendi isteğiyle” olduğunu söylüyor, hem de “korku” örüyorsunuz; neden?

***

Dört günlük dinlence dönüşü “bakışımda” bir şeyler eksiltmedi, daha çok üstüne ekledi!

Birileri “sınıyor” olmalı bizi!

O “korkular”, o “uyarılar” neden dışarıdan gelene değil de, bize?

Anımsarsınız, “bu da benim öngörüm” diyerek, hazirandan aylar önce “bir haziranda normalleşme sağlanacak” demiştim. Neden olarak da gelecek turistlerden, onların bırakacakları dövizden, canlandıracağı piyasadan söz etmiştim!

Şimdi sıkı durun, yeni öngörüm;

Turistler ülkelerine döner/ dönmez “kısıtlamalara” gidilecek; ancak bu öncesi gibi olmayacak!

250721

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER